bölüm 1.

59 12 4
                                    

Jungkook's;

Ben Jeon Jungkook, hayatı tamamen arabalar üzerine kurulu olan Jeon Jungkook. Şuan ise yine bir araba yarışına gitmeye hazırlanıyorum.

Elime aldığım sigaraya bakarken bugün ki yarışı düşünüyordum. Kazanacağımdan zaten emindim, ben kaybetmezdim. Ancak yıllar önce ben, bu yarışta babamı kaybetmiştim. Bu yüzden bende yeri çok ayrı olan bu yarışta babamın beni izleyeceğine emin olarak yarışacaktım. Babamın intikamını son kez burada alacaktım. Elimde ki sigara ağzıma ulaşırken, geçmiş beni yine içine çekip bataklığına batırmıştı.

8 yaşımdayken babam bir gün beni bir yere götüreceğini söylemişti. Üzerine de her zaman giydiği renkli ceketlerinden birisini giymişti. O zamana kadar bunların ne için olduğundan bana bahsetmediğinden neyin ne olduğunu tam olarak anlayamıyordum. Sadece daha önce televizyonda bir araba yarışında o ceketleri giyen abilerden görmüştüm. Babama ise araba yarışı mı yapıyorsun diye sorduğumda bana hiçbir cevap vermeyip vaktini bekle demişti.

O gün ise babam, beni o televizyonda gördüğüm mekân gibi bir yere getirmişti. Tahminlerim doğruydu. Babam araba yarışlarıyla uğraşıyordu. Ailemizin gelir kaynağı demek ki buraya dayanıyordu, yalan söyleyemezdim, durumumuz cidden çok iyiydi.

En önlere oturup babamı izlemeye başladığımda, babam finale kalan son rakibin oldukça ilerisindeydi. Aslına bakılırsa herkeste babamın kazanacağına emin olduğundan, tüm bahisleri onun için oynamışlardı. Babam önde giderken ben çocuk hâlimle ona tezahürat yapıyordum. Bilmiyordum ki o babama ilk ve son tezahüratım olacaktı.

Babam rampayı çıktığı sırada aşağıya inerken direksiyon hâkimiyetini kaybetmiş, bir türlü toparlanamadığı için son gaz frene basmıştı. Ancak ne olduysa o fren tutmamış, babam takla atarak durabilmişti. Babam final yarışları için gittiği ve bana şampiyonluğunu göstermek istediği o pistte arabasının takla atması üzerine hayatını kaybetmişti. Rakibi ise hiçbir şey olmamış gibi ödülünü almış, orayı terk etmişti.

Ben ise daha 8 yaşında herkesi yenerek babamın intikamını alacağıma ant içmiş, bu yarışlara katılabilmek için 18 yaşıma gelmemi beklemeye başlamıştım. 18 yaşıma geldiğimde ise o zamana kadar simülasyonlarla yaptığım eğitimler işime yaramış, ehliyetimi ilk sınavımda kazanmıştım.

Şuan ise 24 yaşındaydım, bahsi geçen kimseyle rakip dâhi değildim. Bana meydan okuyan herkes, yenilgisiyle mekânımdan defolup gidiyordu. 7 yıldır düzenlenen her yarışta adımı şampiyonluğa yazdırıyor, ünüme ün katıyordum.

Ben kimseye meydan okumazdım, onlar bana meydan okur ve yenilirlerdi.

Düşüncelerimin içinde kaybolduğumu fark ettiğimde sigaramı söndürerek koltuğumdan kalkmış, askılıkta ki deri ceketimi alarak üzerime geçirmiştim. Bugün son yarışıma katılacaktım. Bundan sonra sadece bu araba yarışlarını düzenleyecek, mekânımda olan bitenlerle ilgilenecektim.

Kapının yanında dizili olan sıra sıra anahtarlara bakmış, babamın kullandığı arabaya benzetmeye çalıştığım arabanın anahtarını almıştım.

Sonra ise odadan çıkarak Jimin'in yanına ilerlemiştim. O da burayı kurarken bana en çok yardımı dokunanlardan birisi, aynı zamanda en yakınım diyebileceğim tek arkadaşımdı.

Aniden kulağıma dolan çığlık sesleri ile gözlerim devrilmişti.

"JUNGKOOK, HADİ GEÇ KALACAKSIN NEREDESİN SEN?"

"Buradayım Jim, daha 5 dakika var??"

Söylenmelerine mırıldanmalarla devam etmiş, beni hiç takmadan kolumdan tutarak sürüklemişti. Aşağı kata indiğimizde, orada çalışanlardan birisine anahtarı vermiş, arabayı piste getirmelerini istemiştim.

"Jungkook, tamam hepimiz biliyoruz kazanacaksın ama yine de gereğinden fazla hız yapma, kendini kaybetme, geçmişi düşünme."

Hepsi tamamdı ama eğer geçmişi düşünürsem, uyardığı hiçbir şeye uyamazdım. Sadece başımı sallayarak ona sıkıca bir sarılma sundum.

O sırada enseme bir şaplak hissettim, küfrederek arkama döndüğümdeyse, 2 yıldır göremediğim arkadaşım tam karşımda duruyordu.

"Jeongguk, kazan ve gel."

Namjoon benim çocukluk arkadaşımdı, işi için Fransa'ya gitmişti. Şuan ise tam karşımda duruyordu. Ben ağlamayı sevmezdim ancak şuan gözlerim doluyordu.

Namjoon beni kendine çekmiş, sıkıca sarılmıştı. Sonra ise hafif boğazını temizlemişti, bu bir konuşmanın geleceğinin habercisiydi.

"Jeongguk, biliyorsun başlarda bu yarışlara katılmana çok karşıydım. Söylemesemde anlıyordunuz zaten, seni kaybetmekten korkuyordum. Ancak şuan baktığımda koca bir adam olmuşsun ve son yarışına çıkıyorsun. En azından son yarışında seni izlemeliyim diye düşünerek geldim buraya."

"Senin için her zamankinden daha güzel yarışacağım Hyung, söz veriyorum."

Vaktin geldiğini anladığımda, hızlı adımlarımla binadan çıkmış, Jimin ve Namjoon'u en ön sırada ki özel konukların oturabileceği yere yönlendirmiştim. Etrafa baktığımdaysa, bu sefer cidden oldukça fazla kişi vardı etrafta.

Babamın arabasına benzetmek için yüz binlerce para yatırdığım arabam gözüme çarptığında oraya doğru ilerlemiş, arabanın içine binmeden bana getirilen kaskı takmıştım. Arabanın içerisine bindiğimdeyse yüzümde oluşan gülümseme ile son olduğunu düşündüğüm yarış için her şeyi kontrol ettim.

Artık yarış vakti gelmiş çatmış, ben ise ayağımı gaza hafiften yaklaştırmıştım. Kemerim takılı, kaskım bağlıydı. Yine de içimden Tanrı'ya beni koruması için dualarımı sunmayı ihmâl etmemiştim. Her şey hazır olduğunda bir silah patlama sesi gelmişti, ben ise son gaz gaza yüklenmiştim. Beklendiği gibi de herkesten öndeydim. Direksiyon hâkimiyetim çok çok iyiydi ve bunu dışarıdan izleyen herkes anlayabilirdi.

Rampaya çıktığımda yüzümde her zamankine tezat buruk bir gülümseme oluşmuştu. Babam şuan yaşasaydı gurur duyardı benimle diye geçirdim içimden ve rampaya en son hızımla çıktım. Uçurum benzeri sona yaklaştığımdaysa, iyice hızlanmış aşağıya oldukça sert bir şekilde iniş yapmıştım.

Ancak bunda dâhi dengem bozulmamış, hâkimiyetime bir şey olmamıştı.

Bitiş çizgisi gözüme iliştiğinde gülümseyerek yavaşlamış, daha fazla hız yapmamın gerek olmadığını düşünmüştüm, ta ki yan aynadan gördüğüm "thv" plakalı araç bana yaklaşana kadar. İlk defa birisi bana bu denli yaklaşabilmişti ve ben, bu kişiyi ve plakayı ilk defa görüyordum. Düşüncelerimi şimdilik boş verirken iyice gaza basmış, çok küçük bir farkla onun önüne geçmiştim. Camdan ona baktığımda oldukça rahat olan tavrını görmem ile sinirlerim gerilmiş, önüme dönerek gaza son raddesine kadar yüklenmiştim. Ben yüklendikçe o da yükleniyor, önüne gelen engelleri rahat rahat geçiyordu.

Bir kaç metrelik mesafe kaldığında, belki de 10-15 saniyeyle onu geçmiş, yarışı kazanmıştım. Ancak bu yarışı kazanmış gibi hissedemiyordum. Ne demek birisi benim bu derece yakınıma bu kadar rahatlıkla yaklaşmıştı?

Son olduğunu düşündüğüm yarışın son olmayacağını o an anlamıştım, belli ki birileriyle bazı meydan okumalar gerçekleşecekti ve ben onu benimle yarıştığına pişman edecektim.

Başka bir fic yazarken yeni bir fice başlamak tam benlik bir şey.🫡🫡
Öncelikle umarım beğenmişsinizdir, hatalarım varsa lütfen nazik bir dille uyarın, bilmek isterim.

BİR SONRA Kİ BÖLÜME KADAR KENDİNİZE İYİ BAKIN.🎀

rivalry, taekook.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin