Annemlerle oturduğum yemek masasında film izlercesine onların mutlu aile tablosunu izliyordum, babam ve benimle yediği akşam yemekleri gibi değildi. Evlendiği eşi Kuzey Ağabey ve ondan olan küçük kızı Ece ile mutluluğu gözünden okunuyordu, bizimleyken gördüğüm tek şey asık suratıyla soğuk bakışlarıydı. Şimdiyse bu ortam öyle sıcaktı ki, kendimi fazlalık hissediyordum.
"Anne bale gösterisinde baş dansçı olacağım biliyor musun? Baş kuğu gibi süzüleceğim, Barbie olacağım. Abla, bana sevdiğim pırlanta tacını verirsin öyle değil mi?"
Beni ortama dahil etmesiyle balığı kestiğim bıçak durdu, ona tabii ki de tacımı vermeyecektim. Taçlarım benim kombinlerimin vazgeçilmeziydi, bu minik cırtlak kıza vermezdim. En az Baran kadar nefret ediyordum ondan. Ters bakışlarımı ona gönderdim, bal rengi gözleri umutla parlıyordu. Ne kadar sevimsizdi.
"Sana taçlarımı bırak, eskilerimi bile vermem. Taçsız Barbie ol."
Sert ses tonumla söylediğim şeye onun bal rengi gözlerinin parıltısı sönüp önüne dönerken Kuzey Ağabey delici siyah gözleriyle bana bakıyordu, annemden farksız değildi. Soğuk bir adamdı, benimle manevi ya da maddi bağı yoktu. Onunla konuşmalarımız çok nadir gerçekleşirdi, o da sırf konuşmuş olmak içindi.
"Kardeşine daha iyi davranman için seni uyarmıştım, özür dile."
Annemin otoriter tavrına karşılık duruşumu bozmadım, bana o küçük kızına gösterdiği önemin çeyreğini bile göstermemişti.
"Dilemeyeceğim."
Annemin bal rengi gözleri öfkeden parlıyordu. Umrumda değildi.
"Annen psikiyatristinden bahsetti. Gitmen gerektiğini bir kez daha görüyorum."dümdüz sesiyle konuştuğunda ima ettiği şeyi anlamıştım ama terapiye devam etmeyeceğim, yani en azından öyle umuyordum. Çünkü yarın Banu annem tekrar götürecekti, yaklaşık bir haftadır babam her seferinde benim gitmeme isteğimi reddetmişti. Banu annem de Barkın Ilgaz'ın çok iyi olduğunu söyleyip duruyordu, ne iyiydi(!)
"Gitmeyi düşünmüyorum, yarın son kez giderim. Sonra bir daha gitmem."
"Barkın Ilgaz alanında iyi bir uzman Beren. Son kez diye bir şey söz konusu olamaz, Batu'da bunu kabul etmeyecektir. Değiştiğine inanana kadar gideceksin. İtiraz etmesen iyi edersin."
Annem beni yine sindirmişti, bunları sadece bana yapıyordu. Ece ile aramızda çok büyük farklar vardı. Buz dolabına benzeyen Kuzey Ağabey bile ona sevgi timsaline dönüyordu. Annem bana uyguladığı baskının hiçbirini uygulamıyordu, istemediğim her şeyi yaşarken o küçük kızın özgür olması haksızlıktı. Farklı babalarımızın olması mı sorundu? Her seferinde deli muamelesi görüyordum.
__
Banu anneme yine şirinlik yapmaya uğraşıyordum, beni tekrar o odaya sokmasın diye. Tabii umrunda mıydı? Hayır.
"Annen ile babanın aynı fikirde olduğu nadir anlardan. Eğer bunu gerçekleştirmezsen daha çok zorlanacağın şeyler yapacaklar."
Son kozumu kullanmadan daha bitmeyecekti. Hemen kınayan ifademi takındım.
"Annem neler dedi Banuş anne bir duysan, böyle laflar duymadım ben hiç."
Banu annem kaşlarını kaldırarak gülümsedi, bu inanmadığını gösteriyordu.
"Hadi Berencim, Barkın Bey seni bekliyor."
Ofladım, bu odaya bir kez daha girmek istemiyordum. Duruşumu dikleştirdim, yüzümü tekrar her zamanki ifademe bürüdüm. Odasının içine girdiğimde o geçen haftakinden farksızdı, her zamanki gibi önündeki laptopa bakıyor; aynı albenisiyle duruyordu. Albenisi? Bunu cidden içimden geçirmemiş olmayı umdum, gözleri bana döndüğünde geçen haftakinin aksine keyif vardı. Yüzü de keyifli bir hâl aldı, geçen hafta heykel gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Queen (Daddy Issues)
FanfictionO odaya girdiğimde masada beni bekleyen adama böylesine güçlü hisler besleyeceğimden bihaberdim. *** Not: Cinsellik, argo, yaş farkı içerir. Başlangıç tarihi: 18.08.2023