Luffy eve geldiğinde kapının kilidini açtı ve içeri girdi. Çantasını bırakıp oturma odasına doğru yürüdü. Ağabeyi Ace'in televizyon izlerken çoktan kanepeye uzanmış olduğunu fark etti. Luffy de onun yanına oturdu.
Kan bağı olmasa da Ace en küçük kardeşine oldukça benziyordu. Ancak Ace daha ciddi görünüyordu, daha uzundu ve daha kaslıydı. Ayrıca yüzünde oldukça çocuksu çiller vardı.
Yemek yerken ve konuşurken rastgele uykuya dalma eğilimindeydi ki Luffy bunu gerçekten komik buldu.
Ace başını televizyondan kaldırıp ona doğru döndü, "Yo Luffy, okul nasıldı?"
"Eğlenceliydi sanırım..." Luffy başka tarafa baktı, ona ne olduğu hakkında hiçbir şey anlatmak istemedi.
Ace tek kaşını kaldırdı, "Sorun ne?"
"Hiçbir şey..." diye mırıldandı.
"Sen çok kötü bir yalancısın." Gözlerini devirdi, "Şimdi bana sorunun ne olduğunu söyle yoksa zorla mı öğreniyim?"
".."
".."
Luffy pes etti ve içini çekti. "Gerçekten söylemem gerekiyor mu?"
Ace doğrulup ona sert bir bakış attı, Luffy yutkundu.
"Kötü bir şey mi oldu?"
"Gerçekten hayır." Luffy yanıtladı
"O zaman?"
"Ben... sanırım aşık oldum..." dedi usulca.
Ağabeyi ona baktı ve birkaç kez gözlerini kırpıştırdı.
Bazen birdenbire kendini ikiye katladı ve gürültülü, sert bir kahkaha attı,
"HAAHHAHA, iyi bir şakaydı!!"
Ace'in onu ciddiye almadığı açıktı.
"Adamımmm, beni gerçekten yakaladın! Neredeyse sana inanacaktım!" Nefes almaya çalışırken konuştu.
Luffy kollarını çaprazladı. "Bu bir şaka değil Ace..."
Ace dikkatini Luffy'ye çevirdi ve gülmeyi hemen kesti. "Şaka yapıyorsun, değil mi?"
Luffy yalnızca başını olumsuz anlamda salladı.
Ace, Luffy'nin bu sefer yalan söylemediğini biliyordu ve gözleri inanamayarak irileşti.
"Ne oluyor Lu?!"
Küçük erkek kardeş ona her şeyi anlatmaya karar verdi. Ace'e öğretmeniyle okulda ve otobüste olanları anlattı. Ace sadece ona baktı, ağzı ve gözleri hâlâ kocamandı.
"Yani evet..." Luffy sözlerini tamamladı, yanaklarında hafif bir kızarıklık vardı.
"Kahretsin... Aşık olabileceğin hiç aklıma gelmezdi.."
"Bu ne anlama geliyor?" Luffy somurttu.
"Sen çok... masumsun! Lu aşık olmak için çok gençsin, özellikle de öğretmenine!" Çilli adam kardeşinin yanağını çimdikledi.
"Artık çocuk değilim! Kendi başıma seçim yapabilirim biliyorsun!" Luffy elini itip yanağını ovuşturdu.
"Hayır, yapamazsın! Zaten o öğretmenin muhtemelen bir sapıktır!"
"Hayır değil!"
"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun, ha?"
Bir süre daha bu şekilde tartışmaya devam ettiler, ta ki içeri giren diğer kardeşleri tarafından ikisi de buna som verene kadar.
Luffy hemen Ace'e, Sabo'nun bundan haberinin olmasını istemediğini gösteren bir işaret yaptı.
"Bunu bir sır olarak sakla" diye fısıldadı ve Ace başını salladı. Ağabeyleri ona karşı aşırı korumacıdır ama Sabo korumacı olmaya başladığında çok korkutucu olur. Mesela geçen yıl birisi Luffy'nin numarasını sormaya çalıştı. Sabo daha sonra yabancının telefonunu aldı ve küçük kardeşini rahat bırakması gerektiğini söyleyerek çıplak eliyle parçaladı. Yabancı o kadar korktu ki kaçtı.
İnsanlar buna kardeş kompleksi diyor.
Evet, Luffy zaten Sabo'nun akıllı olduğunu biliyordu
"Elimden geldiğince saklamaya çalışacağım... bu sadece bir crush, muhtemelen her halükarda kaybolacak..."
İkisi de sohbetlerini sona erdirmeye karar verdiler ve bunun yerine biraz televizyon izlediler. Luffy cebindeki telefonunun birkaç kez titrediğini hissedebiliyordu. Muhtemelen Zoro'ydu ve ona ne olduğuna dair tonlarca soru soruyordu. Aslında cevap vermek istemiyordu.
Evet... Luffy'nin Law'dan vazgeçmesi lazım değil mi? Zaten pek şansı yok gibi.
Ama içten içe Luffy pes etmeyeceğini biliyordu.
Torao'yu seviyordu.
Hemde çok.
Ç/N: GECE GECE ATIYORUM Kİ SABAH UĞRAŞMİYİM. İYİ GECELER TATLI RÜYALAR, EĞER SABAH OKUYORSANIZ DA GÜNAYDIN
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşli Öğretmen? (Law x Luffy)
Fanfictionbu bir çeviridir. hikayenin sahibi xAniekax'dir. öğretmen x öğrenci içeren bir hikaye iyi okumalar