on

2.9K 177 5
                                    

yaseniya

"velilerinizi çağıracağım."

fuat hoca'nın sinir bozucu sesiyle iç çektim. fırsat bulduğu anda yönelimini bildiği her çocuğa bulaşan homofobik bir hocaydı ve kimse tarafından sevilmiyordu, homofobik öğrenciler tarafından bile.

bana göre sorun yoktu çünkü derslerim iyi olduğu sürece ailem karışmazdı, karışması saçma olurdu. ama anladığım kadarıyla merve için durum böyle değildi.

hoca'nın birkaç dakika bize bağırmasının ardından annem buraya yetişmişti. evde çalışırdı genellikle bu nedenle arabaya atlayıp gelebilmişti.

annemle fuat hoca bir köşeye geçtiğinde annemin hemen sinirlendiğini farketmiştim. oldukça agresif bir şekilde fuat hoca'ya karşılık verirken hoca pek memnun görünmüyordu.

içeriye sinirli bakışlı, hafif uzun bir adam girene kadar merveyle konuşmak üzereydim. üstü çok kirliydi, büyük ihtimalle inşaatçıydı.

merve'yi yanına çağırmasıyla babası olduğunu doğrulamıştım. zaten babasına görünüş olarakta benziyordu. köşeye geçtiği anda adamın bağırışlarını duymuştum.

birkaç saniye içinde merve'nin yüzünün nasıl değiştiğini farketmemle kaşlarımı çattım. sadece bir telefon muhabbetiydi, bağırmaya ne gerek vardı ki?

o kadar ciddileşiyordu ki konu annem onların yanına gitmek zorunda kalmıştı. merveyi kurtarmaya çalışıyordu. agresif adam pek buna izin vermiyordu ama en azından deniyordu.

merve bakışlarını yere çekti, gözleri öfkeyle mi üzüntüyle mi belli olmadan kısılmıştı. bağırışların bitmesini bekliyor gibiydi.

annem sonunda adamı susturduğunda bu sefer hocaya dönmüşlerdi. adam son laflarını söyledikten sonra merveye birkaç laf ederek terk etmişti okulu.

merveye baktım. ne neşesi kalmıştı ne de konuşabilecek hali. annem merve'nin omzuna dokunup onunla konuştuğunda baş salladı.

"iyi misin?" diye sordum bana doğru geldiğinde. "evet." dedi. bu cevap tabiki gerçekçi gelmiyordu. ne desem bilememiştim. onu tanımadığımı bir daha farketmiştim bu olayla. böyle çapkın gibi davranan birinin babasının böyle sinir hastası olacağını asla düşünmezdim.

"dersi ekmek ister misin?" diye sordum. başını olumsuz anlamda salladı. "daha fazla sorun çıkarmak istemiyorum."

annemin gidişini izlerken gözleriyle bana işaret yaptı. kızla ilgilen demeye çalışıyor gibiydi. iç çektim, "sorun çıkaran onlar." dedim. "hadi gel, terasa çıkalım."

ilkte reddedecekken elini tuttuğumda elime baktı ve sustu. fikrini hemen değiştirmişti. gülümsedim ve onunla beraber dışarıya doğru yürüdüm. gidişimize iğrenmiş bir bakış atan hocaya da sahtece gülümsedim.

hoca olduğu için kendini bir halt sanıyordu ancak gerçeklerin farkına varamamıştı. kimse onun sevmiyordu, ne hocalar ne öğrenciler ne de müdür.

sonsuza kadar nefret edilen biri olacaktı.

terasa çıktığımızda bir köşeye oturduk. "özür dilerim." dedim merve'ye. "bilseydim derste sana yazmazdım. bir telefon için öyle olay çıkacağını düşünmedim."

"kendini suçlama." dedi merve. "sadece fırsat kolluyordu o."

haklıydı ama gene de tenefüsü bekleyebilirdim. aslında uyarmıştı başta ama konuyu başka yere çekmiştim hemen. ama ne olursa olsun bir telefon için aileyi çağırmak sadece bir bahaneydi.

"ne dediler sana?" diye sordum.

"telefonumu alacakmış."

kaşlarım çatıldı. "notların zaten yeterli değil mi?" diye sordum. "hem yükseltmek için uğraşıyorsun hem de spor burs avantajın var."

"onun için farketmez ki." dedi dışarıya bakarken. "her hatamı yüzüme vuruyor."

duraksadım. tekrardan ne diyeceğimi bilememiştim. "hata yapman doğal. hem senin suçun bile değildi." dedim. "gerçi hata bile değil, nasıl hoca'nın bizi hedef olarak aldığını farkedemiyorlar anlamıyorum."

"fuat hoca babamı tanıyor. babam onu seviyor." dedi merve. kaşları çatılmıştı. "hoca'nın iyi biri olduğunu söylüyor bana sürekli. bize yaptığı baskıyı anlatamıyorum, babam da homofobik."

tekrar duraksadım. kaşlarım hafifçe havalanırken yüz ifadem değişmişti. aslında ailesinden bahsetmediğinde bunu tahmin etmiştim. yinede sinir bozucuydu, homofobi kadar büyük bir saçmalık görmemiştim hayatımda.

tam konuşacakken sözümü kesti. "gidelim artık." dedi bana bakarak. "rahatlayabildim daha da, teşekkür ederim."

büyük ihtimalle onun için üzülmememi istemediği için kapatmıştı ama bu hoşuma gitmedi. "daha fazla anlat." dedim katı bir sesle. öylece konuyu kapatmasına izin vermeyecektim.

"..."

"içinde tutmayı kes ve bana anlat." dedim tekrardan. kalkmadığımı farkettiğinde yavaşça geri oturdu. "durduk yere neden.." diye mırıldandı.

"sen benim hakkımda her şeyi biliyorsun ama ben bilmiyorum. şimdi bana kendin hakkında her detayı anlatacaksın."

"anlatacak pek bir şeyim yok."

"yalan söylemekte berbatsın." dedim. gözlerimin içine baktı, bu sefer daha parlak bakıyordu. "anlatacak mısın?"

"anlatacağım."

ırz düşmanı # gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin