damla girlfriend material:
─ merve
"yanlış." dedi yaseniya. tekrardan iç çektim. "nasıl yanlış üç kere baktım."
"bak şurda kafana göre genişletmişsin de diğerlerini de genişletmen lazımdı."
farkettiğim ufak hatayla kaşlarım çatıldı. "tüm soru bu hatayla mı çöp oldu.." diye söylendim.
"matematik böyle işliyor maalesef." dedi yanlışımı silerek. "bunu da düzelttiğinde bugünlük bırakabiliriz."
damla kapının önünde sürekli belirirken umursamadan kitabı kapattım. yaseniya kapıya döndüğünde damla hızlı hızlı kaçmıştı.
yaseniya'nın çektiği içle birlikte ona döndüm. neden ona baktığımı hemen anlamıştı. hafif sırıtarak "bakma öyle yavru köpek gözleriyle." dedi. "tamam söz verdim, yeni bir yer açılmıştı buralarda. oraya gideriz."
gülümseyip başımı salladım. kitabı çantama koyduğumda yaseniya ayaklandı. birkaç saniyeliğine gözüm ona kaymıştı. üstünde beyaz bir crop altında ise mavi, hafif baggy bir pantolon vardı. çok güzel gözüküyordu.
aşağıya indiğimizde damla bizi karşıladı. hala bana gözleri kısık kısık bakıyordu. "bakma öyle. sana söyledim sen anlamadın." dedim en sonunda.
"nah söyledin."
"anlasaydın banane."
yaseniya çantasını aldığında damla'ya iç çekti. "başlatmayın didişmenize. hadi gidelim." dedi bana. onun peşinden giderken damla pis bir bakış atsanda en sonunda pes etmişti, önüne dönerken biz de evden ayrıldık.
"ne yemek istiyorsun?" diye sordu. "geçen gitmiştim pizza ve hamburgerleri çok güzel."
"sen ne istersen."
iç çekip bana döndü. özel bir cevap istese de onun yediğini yemeyi tercih ederdim. gözleri yavaşça gözlerimle buluştuğunda kalbim hızlanmaya başlamıştı. hala benden cevap beklerken "pizza." dedim gözlerimizi ayırabilmek için.
"tamam o zaman. bende pizza alacağım denemediğim bir menü vardı." dedi, o konuşurken ben kalbimin yavaşlamasını bekliyordum, gerçi o yanımdayken mümkün müydü emin değildim.
dükkan çok yakında olduğu için beş dakikaya yetişmiştik. oldukça küçük, popüler olmayan ancak hoş bir mekandı. iki katlı bir bina olsa da her katta sadece dört amerikan tarzı masaları vardı.
siparişimizi verdikten sonra çantama uzandım. çantamı açacakken bir anda yaseniya'nın sert bir şekilde elimi tutmasıyla duraksadım. elinde bir kredi kartı gördüğümde reddetmek üzereydim, attığı bakışla susmak zorunda kaldım.
siparişi alan kız bize birkaç saniye garipseyerek baktıktan sonra kredi kartını geri verdi. yaseniya bir şey olmamış gibi yukarıya doğru ilerlerken kaşlarım çatılmıştı.
"en azından kendi siparişimi ödeseydim."
"ben ödedim işte sus." dedi. yaseniya çoğu şeyde çok tehditkar olabiliyordu ama neden yaptığını düşündüğüm zaman aslında sadece o gergin ortamı bozup para sorununu ortadan kaldırmak için yaptığı anlaşılıyordu. bu yönü çok tatlıydı ancak kendisi zorbalıkla üstünü kapatmayı tercih ediyordu.
yukarıda pencereye yakın bir köşe bulduğumuzda hemen yerleşmiştik. karşı karşıya oturuyorduk, oturur oturmaz bana baktı. "bugün gene iyi ilerlemiştin. beş testi bugün bitir yarın devam ederiz."
"bir gün için beş test çok."
"hayır çok kısa yaparsın."
"ben üşengeç bir insanım."
"bende ispikçi bir insanım." dedi yarım ağız bir gülümsemeyle. iç çekip başımı salladım. bana öğreten kişi yaseniya olmasaydı asla ve asla çalışmazdım, buna emindim.
birkaç saniye bir sessizlikten sonra gülümsedim. yaseniya'ya baktığında mimikleriyle neden gülümsediğimi sormuştu. "şimdi bu.. bir randevu, değil mi?"
bir süre duraksadıktan sonra "sanırım." dedi.
"hiç kesin bir sonuç söyleyemiyorsun."
"yani arkadaşça değil sonuç olarak." dedi bana bakarak. "randevu sayılabilir."
kalbim tekrardan hızlı atmaya başlamıştı. yani şu an yaseniya ile bir randevudaydım. nefes alışverişim hızlandığında yemeklerimiz gelmişti. garsonun yemekleri getirmesiyle artık yalnız olmadığımız için daha rahatlamıştım.
yaseniya çocuk gibi yemeğe şehvetle bakarken eline bir parça pizza almıştı. göz bebekleri büyürken geri bıraktı. "sıcakmış.."
kıkıdayarak ona baktım. "geleli üç saniye oldu sakin ol."
"güzel gözüküyordu.." diye iç çekti. onu izlediğimi farketmezken eline ketçabı ve pizza sosunu alıp tüm parçalarına sürdü.
"benden bir dilim ister misin?" diye sordum.
"önce kendin yesene."
"çok iştahlı duruyorsun."
"iyi tamam." dedi. "bir tane tadabilirim ama sende benden tadacaksın."
başımı sallayıp ona diğerlerinden ayırdığım bir parçayı verdim. üstüne ketçap sıkıp bir lokma aldığında yüzüne biraz ketçap bulaştırmıştı.
fırsattan istifade ederek masaya biraz yaklaşıp elimi dudağının ucuna doğru götürdüm. hafif şaşkın ifadesiyle ketçabı götürürken gözlerini kıstı.
"bana dokunmak için sebep mi arıyorsun?"
"öyle yapıyorsam ne olmuş?" diye gülümsedim.
"bir de sapık olduğunu kabul etmiyorsun."
"sapık öyle mi?" diye mırıldandım duyacağı bir ses tonunda. daha sonra dudağının yanında olan baş parmağımı yavaşça orta dudağına doğru götürdüm. dudağını hafifçe aşağı doğru kaydırarak göz ucuyla dudaklarına baktım.
nefesini hissediyordum, heyecanlanmıştı. "istediğini vereyim o zaman." dedim. hızla geri çekildi, ama yüzü kıpkırmızıydı. yüz ifadesi çok tatlı geldiği için kıkırdadım.
yüzünü kapatırken "benimle dalga geçme.." diye homurdandı.
gülmem telefonumun çalmasıyla duraksamıştı. arayan babamdı. bir anlığına duraksamamın ardından yaseniya'ya baktım. açmam için el işareti yaptığında telefonu açtım. sert bir sesle girmişti.
"çabuk eve gel." dedi babam sert sesiyle, çok sinirli duruyordu.
"ne oldu?"
"delirtme beni ve eve gel." dedi bu sefer. ve telefonu kapattı. anlamamıştım ama beynim bir telaşa girmişti. yaseniya bana bakarken annemin mesajlarını farkettim.
anne: fuat öğretmen geldi eve
anne: konuşmamız gerek
görüldü
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ırz düşmanı # gxg
Romanceyaseniya uzun zamandır onu izleyip onu dikizleyen merve'yi farkeder. • texting & düzyazı