6. GÖRÜŞME

7 0 0
                                    

Çok sessizdik yol da giderken. Bir süre sonra babam beni kafenin oraya bırakıp gitti.

Karakola burdan yürüyerek 3 dakika giderim gibi gözüküyordu. Yürümeye başladım...

Tahminimdeki gibi 2-3 dakika sonra orada olmuştum. Kapıdan içeri girdikten sonra girişte beni Önder abi karşıladı. Hemen uzaktan bir selam verdikten sonra yanına gittim.

"Önder abi Güneş ile nasıl görüşebilirim " dedim.

"Gel Eylül benimle" dedi.

Arkasından yürüyordum. 2 kat falan aşağı indik. Bir tane odanın kapısını açtı bana.

Sim siyah bir odaydı. Bir tane masa vardı. Masaya oturdum. Önder abi bana beklememi söylediği için beklemeye başladım.

Bir süre sonra kapı açıldı. Önder abi Güneşi getirmişti. Güneşin elinde kelepçeler vardı. "Eylül'cüm sen konuş ben dışardayım birşey olursa seslen " dedi Önder abi. Bende kafamı salladım ve kapıyı kapatıp dışarı çıktı.

Güneş burda çökmüş gibiydi. Göz altları mos mordu, gözlerinin içi hafif kanlanmıştı. Saçları dağınıktı.

Kelepçeli elini masaya koydu. "Neden benimle konuşmak istedin?" Diye sordu.

"Ben de sana çok meraklı değilim ama aklıma takılan birşeyler var. İfaden ve yaşanan olaylar biraz çakışıyor. Son olan olayları duymuşsundur. Şimdi şöyle ki eğer beni bıçaklayan kişi ile katıl aynı kişi ise sen katil olamazsın. Ama birde bıçakta parmak izin var. 2 tane daha kişinin var. İfaden de ise..." çantamdan bir kağıt çıkardım kâğıtta Güneş'in ifadesi yazıyordu.

İfadesi:Pelin'i hiç sevmezdim doğrusu, evet okulda kendisi ile hoş olmayan şeyler yaşadık. O gün Pelin'le sınıfa aynı anda girdik morali çok bozuktu ama çok sevmediğim biri bile olsa kıza acıdım Eylül dışında kimsesi yoktu çünkü. Yanına oturdum. Aynen ona şöyle dedim. "Neyin var?"diye insanca sordum. Bu soruyu sorar sormaz daha fazla ağlamaya başladı. "Güneş ben bunu Eylül'e anlatamam ama .... kişisinin 6 gündür peşini bırakmadığını söyledi kim olduğunu söylemedi zorladım ama söylemedi. Ardından sınıfa Esila,Sarp,Gece geldi. Pelin'le yine uğraştık falan filan...

"Biliyor musun ifadeni okuduktan sonra aklıma şu soru geldi. Sabah böyle birşey soran birisi sorduktan sonra niye öldürsün? Ama bıçakta neden parmak izin var? Neden 3 kişinin? Ve neden diğer ikisinin hâlâ kimliği tespit edilemedi?" Diyerek konuşmamı bitirdim.

"Cevapları çok mu merak ediyorsun Eylül Ölmez bir anlaşma ile söylerim" diye bir teklif sundu.

Uzun bir süre yüzüne bakıp düşündükten sonra...

"Ne anlaşması?" diyebildim.

"Yarın o mahkemede tutuksuz yargınlanıcam hakkımdaki bütün suçlamalar silinicek eğer bunlar olucaksa anlatırım" dedi.

Gizlice çantamdaki telefonumu çıkarıp ses kaydı açtım.

"Kabul"

"Pekâlâ anlatıyorum: Peli'nin çığlık sesi sonradan geldi. Katil o kadar zeki biri ki lavabonun altına bir tane telefon yerleştirmiş ordan güzel bir çığlık sesi geldi. Aslında herşey önceden planlanmıştı Eylül. Katil 2. Kabinin içindeki yukarıda buluna havalandırmadan kaçmış olmalı. Katil benden yardım istedi birşey karşılığında bende yardim ettim ama bana kimlik vermedi katıl ne öldüreceği kişinin ne de kendinin... İkiz kardeşim benim yerime geçti sadece 1 derslikti ben sana kâğıda sus yazdırdıktan sonra yer değiştirdik."

"Ölümüne yardim ettin..." dedim titreyen sesimle. Gözlerim dolmuştu...

Bazende böyledir gerçeği bulmak istersin, ama bulmaktan korkarsın...

ÖLÜMÜ ÇAĞIRAN SESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin