Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
kızlarjakuzimiz bu şekilde ama biraz daha derin ve geniş olarak hayal edin.
iyi okumalar.
×
"jeongin, uyu artık güzelim..." bacaklarımın arasında sürekli mızmızlanıp duran ve kıpırdanan bedenini sabit tutmaya çalışıyordum. saat neredeyse gece yarısı fakat hâlâ ikimizi de uyutmadın.
nedenini bilmiyorum. uyu artık küçüğüm, lütfen...
"güzel yavrum, kapat hadi gözlerini de uyuyalım." kırmızı saçlarını yavaşça okşarken, bitkin sesimle konuştum.
"kalçam çok ağrıyor." karın ağrının, daha çok kalça ağrının bu olduğunu öğrendiğim için hafifçe kıkırdayıp, kucağıma çektim seni.
şimdi sırtın, göğüsüme dayalıydı ve baldırlarımın üzerindeydin.
"çok mu ağrıyor kalçan?" dudaklarımı büzerek, şefkatle konuştum.
"hmhm.." diye mırıldanıp, iyice yerleştin kucağıma. aslında çok normaldi kalça ağrısı çekmen, çünkü yaklaşık iki-üç saat önce yarın yokmuşcasına sevişiyorduk.
"masaj yapabilirim ya da krem sürelim mi deliğine? sıcak su da iyi gelebilir aslında." önerilerimi koyu koyu düşünerek, kafanı boynuma bıraktın. kesinlikle biraz ilgi istiyordun. ve ben istediğini verebilirdim.
"ne yapalım bebeğim, hm?" diye sorduğum zaman mırıldanarak konuştun. "ne yapalıım," kelimeyi uzatarak söylediğin zaman, boynuna bir öpücük bıraktım.
istemeye istemeye kucağımdan indiğinde, yatağa uzandın ve mızmızlanmaya devam ettin. gülüp, alnına bir öpücük daha bıraktım. bu ilgi isteyen hallerini gördükçe bebeğim gibi ilgilenmek istiyordum seninle.
ve sen de bunu istiyorsun.
(...)
"bebeğim, gel hadi." jakuziyi, tam senin istediğin gibi hazırlamıştım. köşe de yanan kokulu mumlar ve dışarıdan gelen tek düze ışık, odayı güzelce aydınlatıyordu.
eh, tabii birde bir kadeh kırmızı şarap. sen suyun içindeyken, elimdeki kadehle seni izlemenin çok iyi olacağını düşünüyorum.
jakuzinin kenarına oturarak, içeriye tembel adımlarla giren minik bedenini izledim.
"binnie, sen girmeyecek misin?"
sırıtarak, "girmemi mi istiyorsun?" diye sordum.
"tabii ki girmeni istiyorum." diyerek üzerinde olan şeylerden bir bir kurtulmaya başladın.
