2

341 36 38
                                    

"Siz benim adımı nasıl öğrenmiştiniz acaba? " Evet, şu an olayın garipliği nin farkındaydım. Hiç tanımadığım biri mutfağımda bana ayılmam için kahve yapıyor ve ben ise ağrıyan başıma buz koyuyordum.

Ama tek takıldığım yer bu adamın adımı nereden bilmesiydi.

Elinde iki kupa ile içeri giren ve sadece adının Ryan olduğunu bildiğim adam kupanın birini bana uzatmış diğerini ise sehpaya koymuştu.

"Sizi ilk gördüğümde endişenlenip telefonunuzdan son aradığınız kişiyi aradım. Adı Ferdi'ydi sanırım. Gelmek istedi ama telaş etmemesini söyledim."

İyi ki de gelmemişti.

"Adınızın Szymanski olduğunu öyle öğrendim. "

Kafamı anladım dercesine salladım.

"Teşekkür ederim tekrardan size de zahmet oldu. "

"Ne zahmeti kim olsa aynısını yapardı. "

Son cümleden sonra uzun sayılabilecek bir sessizlik oldu. Ne konuşabileceğimizi bilmiyorduk açıkçası.

"Kahve çok güzel olmuş bu arada. Elinize sağlık. Yemekleri de böyle güzel yapar mısınız? "

"Aslında bir arkadaşımın restoranı var. Buraya baya yakın arada bir yardıma giderim. Arkadaşım el lezzetimin olduğunu ve kendi yerimi bile açabileceğimi söyledi. Fakat ben öyle işleri yürütemem."

Elimdeki kahveyi sehpaya koymuş ve vücudumu Ryan'a döndürmüştüm.

"Öyle düşünmeyin ben sadece elinizden bir kahve içerek böyle söylüyorum. Bide aşçı bir arkadaşınızın söylüyormuş bir düşünün derim eminim iyi işler çıkarırsınız. "

Son kelimemden sonra elimi ani bir cesaretle elinin üzerine koymuştum.

"Bu arada arkadaşınızın mekanını bir gün ziyaret etmek isterim."

Gözleri bir kaç saniye ellerimize kaymış sonrasında gözlerimle buluşmuştu.

"Tabii her zaman bekleriz. Bir zaman  ayarlayalım isterseniz beraber gideriz. Arkadaşlık yapmış olurum hem. "

Sözleriyle ben de gülümsemiş ve sehpanın üzerinde duran telefonumu almış rehbere girip ona uzatmıştım.

"Siz yazın buraya numaranızı whatsapp tan konuşuruz o zaman."

Elindeki telefonu alıp numarasını yazdığında geri bana uzattı.

'Manken çilingir' diye kaydettiğim numarayla gülümsemiş ve numarasını çaldırmıştım.

Kulağımı dolduran Fenerbahçe 100.yıl  marşı ile gülümsememi daha da büyültmüştüm

"Fenerli misniz? "

"Tabii ki dededen kalma takım feneri tutmayayım da taş mı olayım. Siz hangi takımlısınız? "

Tam benlik çocuktu yemin ediyorum.

"Ben de koyu Fenerliyim dededen kalma değil ama. "

"Bir ara da maça gideriz o zaman. "

Sen iste şu an nikah dairesine gidelim be.

"Gideriz tabii ama ilk önce şu  sizli bizli konuşmayı kaldıralım. "

"Kaldıralım Sebastian." Gülerek söylediği sözden sonra telefonu çalmış ve anında açmıştı.

"Evet buyrun. Tamam siz adresi verin hemen geliyorum. Tamamdır 10 dakikaya oradayım. " telefonu kapattıktan sonra ayaklanmış ve kahvesinden büyükçe bir yudum almıştı.

"Senin gibi kapıda kalan bir çocuğa daha yardım etmem gerekiyor. Tanıştığımıza çok sevindim tekrardan. O buz torbasını da değiştir istersen. "

Acele kurduğu cümleyle ilk önce bana dostane bir şekilde sarılmış sonra kapıdan çıkmadan son bir kere eklemişti.

"Kendine iyi bak Sebastian. "

Sonra kapı kapanmış ve başımdaki buz torbası ve elimdeki kupayla az önce yaşananları düşünmeye başlamıştım.

Kesinlikle bu manken çilingiri daha fazla görmek istiyordum.

Kent'e karşı Sebastian bundan sonra ağırlıklı texting yazabilirim sanırım hadi gorusuruzz 💛💙

Çilingir | RK×SSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin