“Çoğu insan için zaman akıp giden bir nehirdir, benim için ise bir çemberin üzerinde dönmekten ibarettir”
Yıllardır olduğum yerde sayıklıyordum , en yakın arkadaşım ve tek ailem olan Asena kaybolalı tamı tamına dört yıl oluyordu . Bir zamanlar birlikte yaşadığımız fakat uzun zamandır tek kaldığım evimizde ve onun odasındaydım , eşyalarının yerleri aynı şekilde duruyordu . Akşam yemeği için dışarı çıkmam gerekiyordu , onun odasından yavaş adımlarla uzaklaştım ve kendi odama yürümeye başladım. Gardırobumu açarak içerisinden siyah bir kazak ve kot pantolon çıkarttım, üzerimi değiştirmek için kapımı kapatmaya yöneldiğim anda onun odasından gelen ayak seslerini duydum . Hızlı adımlarla odaya doğru koştum fakat kimse yoktu, son zamanlarda odasından her gece ayak sesleri ve bazı tıkırtılar geliyordu . Anlattığım insanlar Asena’nın kaybolmasının beni derinden etkilediğini ve seslerin beynimin bir oyunu olduğunu söylüyorlardı, her ne kadar inkar etsem de kendimi bir türlü inandıramıyordum. Artık pes etmiştim, kimseye bir şey anlatmıyor ve kimseyle görüşmüyordum. Aylardır iş yerinin bulunduğu sokaktan dahil geçmiyordum , Asena’nın yokluğu ve aniden ortadan kayboluşu gerçekten beni derinden etkiliyordu. Üzerimi değiştirip hızlı adımlarla evden çıktım, evin bahçesinde bulunan arabama bindim. Bu ev bana büyük babamdan kalmıştı . Asena ile üniversitede tanışmıştık, o dönemlerde büyük babam vefat etmiş ve evi bana bırakmıştı. Bu ev şehirden uzakta küçük bir kabadaydı , ev oldukça gösterişli ve siyah tonlarını ağırlıklı olarak barındırdığı için kasaba halkı buraya perili köşk derdi. Dedem bu evi yaptırmadan önce evin bulunduğu arsada mezarlıklar olduğunu da göz önünde bulundurursak kasaba halkı oldukça haklıydı, herkes bu evde yaşamamamız için uyarılarda bulunmuştu fakat denilenleri umursamadan eve yerleşmiştik. Eve yerleştikten yaklaşık iki ay sonra Asena ortadan kayboldu. Artık tek başımaydım ve onu bir an önce bulmam gerekiyordu fakat nasıl bulacağım ile ilgili en ufak bir fikrim dahil yoktu. Kasabadan uzaklaşmış şehre giden orman yolundaydım, hava kararmak üzereydi. Aylardır dışarı çıkmadığım için arkadaşlarım beni zorluyordu , en sonunda dayanamayıp kabul etmiştim. Arkadaşlarımla aksam yemeği için sözleştiğimiz mekana varınca arabayı uygun bir yere park ettim ve mekandan içeriye girdim. Oldukça lüks bir mekan olduğu mekanın girişindeki aydınlatmalardan belli oluyordu , yavaş adımlarla içeri girdiğimde arkadaşlarımın kapının sağ çaprazda bir masada oturduğunu gördüm. Beni fark eden arkadaşım elini kaldırıp bana selam verdi , yanlarına gittiğimde bana ayrılan masanın başındaki sandalyeyi çıkardığı sese aldırış etmeden yavaşça yerde sürüyerek geri çektim. Mekandaki bir kaç yüz bana ve ahşap bacakları mermer zemine sürterek ses çıkartan sandalyeye dönmüştü , bakışları umursamadan çektiğim sandalyeme oturdum. Ben oturunca geldiğimden beri bakışları benim üzerinde olan arkadaşlarımdan Banu , elini havaya kaldırarak sessiz ve tam da bu mekana yakışır şekilde garsonu çağırdı. Garson hepimize birer menü getirmek için kasaya doğru ilerledi ve kasada bulunan kadına bir şeyler söyledi, genç kadın bulunduğu yerden kalktı ve yavaş adımlarla hemen arkasında bulunan merdivenlerden yukarıya çıktı . Ortadan kaybolan genç kadının gittiği boşluğa öylece dalıp gittiğimi Selen’in “Roza , iyi misin?” diye sorduğu soruyla daldığım derin düşüncelerden sıyrılırken fark ettim . Bakışlarımı yavaşça ona doğru döndürdüm, evet anlamında kafamı aşağı yukarı sallayıp uzun zamandır yüzümden eksik olmayan o sahte gülümsememi yerine yerleştirdim. Herkesin gözleri benim üzerimdeydi , bu oldukça rahatsız ediciydi fakat onlar bunun farkında değillerdi. Az önceki garson elinde dışı kadifeye benzeyen uzun , siyah , üzerinde gümüş renginde menü yazan altı adet menü ile masaya yaklaştı. Sırayla herkese menülerini verirken beni atlayarak devam etmişti , en sonunda bana doğru yaklaştı ve siyah menüyü bana uzattı. Sorgulayan gözlerle garsona bakarken o bana bakmadan menüyü almam için daha çok uzattı, elindeki menüyü aldığım anda garson hızlı adımlarla uzaklaştı . Gözden kaybolana kadar ona baktım, göz kadrajımdan çıkınca kapalı şekilde elimde tuttuğum menünün kapağını yavaşça araladım. Gördüğüm şeyle dona kaldım, pembe bir not kağıdında bozuk bir yazı ile tam olarak şu yazıyordu “Asena yakınlarda”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp
Mystery / Thriller"Çoğu insan için zaman akıp giden bir nehirdir, benim için ise bir çemberin üzerinde dönmekten ibarettir"