2(M), He'll always have me.

352 16 5
                                    


" Changbin, lütfen dur! "

Ona bağırışım hiçbir karşılık bulmadı. Sıcacık dudakları boynumu öpüp ısırırken ona karşı uyguladığım fiziki direnmenin boşa olduğunu biliyordum. Ama yine de çaresizce sabah onun yanında çıplak uyandığımda ve bu geceyi hatırladığımda duyacağım deli gibi pişmanlıktan kaçmaya çalışıyordum.

" Dur, ikimizde pişman olacağız! "

Aniden boynuma diğerlerinden daha sert bir ısırık aldığında elimde olmadan inledim ve başımı geriye yaslayıp ona daha fazla yer ayırdım istemeden. Bu fırsatı kaçırmadı ve soğuk elini belimin arkasına atıp beni kendine daha fazla çekerek boynuma daha fazla baskı yaptı.

Acıtıyordu ve sanki nefesim kesiliyor gibi nefes alışverişlerim dengesizleşmeye başlamıştı. Beni sert ve baskın öpücükleriyle boğuyordu âdeta. Üstelik bacaklarımın da ayakta duracak hali kalmamıştı. Tahrik olduğum için mi yoksa bayılmak üzere olduğum için mi bilinmez elbette.

Elimi onun omuzuna koydum ve benden küçükken çaldığı tişörtümü sıkarak destek almaya çalıştım. Giderek tehlikeli duruma girdiğimi biliyordum. Kontrolünü kaybetmişti.

" Chang, kendinde değilsin. Acıtıyor. "

Bir anlığına durdu ama yüzünü boynumdan çekmedi. Onun da düzensiz nefes alışverişleri boynumu resmen yiyip bitiriyordu.

" Uzun zamandır kendimde değilim, Hyung...Senden sonra kendime asla gelemedim. İstiyorum. "

Bu duruma düştüğümüzden bu yana ilk kez başını boynumdan kaldırdı ve yüzüme yaklaşıp yüzümün her santimine bakmak için birkaç dakika ayırdı. Gözleri o kadar şehvet doluydu, ki karanlıkta bile parıl parıldı o gözler. Korktuğumu hissettim o an. Kaçmak istedim o şehvetli gözlerin hedefinden. Beni yerle bitmesinden korktum.

" Her zaman çok güzeldin. Ama şimdi sana sahip olacağım fikri gözümde seni daha güzel yapıyor. "

Sahip olmak...Kusacağımı hissettim hatta ağzına kadar geldi ama aniden sıcacık dudakları dudaklarımı esir aldı. Sanki beni en büyük dalgaya hazırlamaya çalışıyormuş gibi sakince ve usul usul öpüyordu dudaklarımı. Bundan hiç zevk almadı, alamadım. O benim kardeşim gibiyken nasıl yapabilirdim ki?

Ellerimi onun karnına attım ve kendimden yeniden uzaklaştırmaya çalıştım ancak o da beni kendine çekmek için sırtımdaki elini kullandı. Diğer eli beyaz gömleğimden içeri girdi ve karnıma yuvarlak daireler çizmeye başladı. Dokunuşu çok yakıcıydı. Vücudumun her köşesi onun yüzünden yanıyordu.

Dudakları dilimi yakaladı ve onu dışarı çekip sanki bir dondurma yiyormuşçasına dilimin tadına bakmaya başladı. Midem kalktı çıkan sese. Tüylerim diken diken oldu ve vücudum ondan kaçmak için çaresizce elinden gelen her şeyi yaptı. Ama en acı verici olan meme ucumu bana bir uyarı olarak sıktığında oldu. Karşısında iki büklüm oldum. Dilimi bırakıp yarattığı halime sırıtarak baktı.

" Hyung, seni çok fena istiyorum... "

Yatağa attı beni. Bunun en acı verici olan taraf olacağını biliyordum. Kalkmak için hareket ettim ama bacaklarımın üstüne oturup pantolonundaki kemeri gözlerime bakarak çıkardı. Sonra da bileklerimi yakalayıp ne kadar dirensem de başımın üstünde birbirlerine bağladı. Bunu yapan kişinin aynı kişi olduğuna inanmak zordu. Ama yaşadığım şeyin gerçekliği gözümün önündeydi. Bunu yapan kardeşim dediğim kişiydi.

𝙻𝚎𝚝 𝙼𝚎 𝙱𝚎 𝚈𝚘𝚞, 𝙷𝚢𝚞𝚗𝚐 | 𝙲𝚑𝚊𝚗𝚌𝚑𝚊𝚗gHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin