on yedi

2.3K 287 201
                                    

ar damari catlak betimlemeler mevcuttur, bilginize.

👄

Restoranın durgunlaşan çıkışından dışarı vardıkları vakit bir o kadar tenha hâle dönen sokağın karşı kenarındaki arabaya doğru yol aldı ikili. Saatleri aşkın süredir koyu sohbetlerinden sıyrılıp da eve dönmeyi akıllarına dahi getiremediklerinden dolayı müşterilerin bir bir terk ettiği mekandan kapanma saatinden kırk dakika evvel çıkabilmişlerdi. Hyunjin, her ne kadar tonla yüz kızartıcı şey düşünmüş olsa da bu birkaç saatten aldığı keyif inanılmazdı, Jeongin'in tuhaf hastalarıyla olan anılarını dinlemek hayli hoşuna gitmişti.

Arabanın önüne ulaştıklarında Hyunjin davranamadan atılıp kapısını onun için açtı Jeongin. Jesti karşısında oyuncu bir mahçuplukla tebessüm edip kuruldu ön koltuğa. Jeongin de dolanıp şoför koltuğuna oturduktan sonra kafasını arkasına yasladı Hyunjin, lacivert gömleğinin düğmesinden tutarak ileri geri çekip gövdesini serinletmeye uğraştı fark ettirmeden. Yemeğin başından bu yana hissettiği sıcaklık dayanılmaz hâle geliyordu.

"Telafi edebildim mi?" dedi Jeongin anahtarı yuvasına sokup arabayı çalıştırırken. Ardından munzur bir sırıtışla yan tarafındaki oğlana baktı tepkisini görmek adına.

"Kısmen." diye cevapladı siyah saçlı genç, neyi kastettiğini anlayacağını biliyordu ve yalnızca bir adıma ihtiyacı vardı.

"Pekâlâ," diyerek kısa ve tok bir kıkırtı kaçırdı Jeongin dudakları arasından. Sonrasında ise bedenini ona doğru çevirip kafasının arkasında duran emniyet kemerini kavrayarak oğlanın bedenini saracak biçimde uzattı. Hyunjin'in nefesini tuttuğu barizdi, zira bu yakınlıklarından ötürü salıverse öyle titrek çıkacaktı ki soluğu ciğerlerinden, aklından geçenleri anlamak işten bile olmayacaktı. Ne var ki bu vaziyet gerçekleşmemesine rağmen Jeongin durumun ayırdındaydı ve yalnızca kendisinin böyle hissetmiyor oluşu keyiflendirmişti. "Bunun bir bahane olduğu anlaşılıyor mu?" dedi kısık bir sesle.

Suratları arası mesafe bir karış etmezdi, Jeongin'in eli hâlâ emniyet kemerinin ucundaydı ve yerine oturtmamıştı, niyeti de yoktu işin aslı.

"Hem de nasıl," diye mırıldandı Hyunjin. "Fakat ben salağa yatmayı düşünüyordum."

Bununla beraber tek kaşı kusursuz bir etkileyicilikle havalandı Jeongin'in. Bir eli kemerdeyken öteki eli siyah saçlının koltuğuna yaslıydı, sonra Hyunjin'in elini hissetti yanağına tırmanırken. Elmacıklarına ulaşıp fazlası incitirmiş gibi hafiflikle okşadı birkaç saniye, ardından tutuşa tutuşa dibine vardı doktorun ve açlıkla kavradı alt dudağını.

Başından beri ikisi de bu vakti kolladığından dolayı bu birbirine dolanmışlık haline girişmeleri fazla zaman almamıştı. Jeongin, elini çekip talihsiz bir kaza olmaması adına eliyle takip etti emniyet kemerinin eski yerine dönmesini. Ardından boşta kalan elini Hyunjin'in çene hattında dolaştırıp durdu dudakları ağzında muhtelif hâllere giriyorken.

Hyunjin, kollarını doktorun boynuna doladığında ansızın belinde hissettiği ellerle beraber yeni meskeni olan kucağa kuruldu ona yardımcı olarak. Jeongin şimdi kendi koltuğundayken kucağında oturan gençle alın alına, gecenin bir yarısı bulundukları ıssızlaşan sokakta birkaç saniye bekleştiler.

"Yine kaçıp gitmeyeceksin değil mi?" diye sordu Jeongin sükûneti bozarak.

"Hayır." diye cevapladı Hyunjin, kucağında oturduğu adamın geniş omuzlarını parmakları ile arşınlıyorken, sonra doktorun muzipçe sırıtışına şahit oldu. Siyah gözlüğünün ardındaki gözleri keskin bakışlıydı ve belindeki eller nazik tutuşlu değildi.

supernatural | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin