Selam, bu serüvende yanımda olan arkadaşlarım. Size kısa bir giriş bölümüyle geldim. Beğenmenizi tüm içten dileklerimle diliyorum. Hikayeyi okumaya başlamadan önce buraya okumaya başladığınız tarihi bırakabilirsiniz.
Hepinize keyifli okumalar canlarım...
GİRİŞ: 1.BÖLÜM
Ben kimim bilmiyorum, nereye gidiyorum onu da bilmiyorum sadece bir koridorda öylece durmuş etrafımdaki yabancıları seyrediyorum. Ne neden var ya da kim neyi neden yapıyor daha bunun gibi birçok soruya cevap bulmaya çalışıyorum ama ben ne olduğunu ya da artık ne yaptığımı kavrayamıyorum.
Etrafımdaki herkes benim için birer yabancı hiçbirini tanımıyorum. Ben anlamıyorum...
Yüzümden aşağı akan bir sıvının ıslaklığını yanaklarımda hissediyorum. Gözlerim yanıyor ama neden bilmiyorum.
Bir dakika Ben ağlıyor muyum? Evet ben ağlıyorum. Onca sorunun içinde cevap verebildiğim tek soru bu evet ben ağlıyorum.Peki ben neden ağlıyorum , ya da ben kimim?
Kimim ben kim!?
Anlamıyorum zihnimde dönen tek cümle bu ; ben hiçbirşeyi anlamıyorum.Yanımdan geçen insanları tanımıyorum. Hepsi bana garip garip bakıyor, korkuyorum. Bana beni öldüreceklermiş gibi bakıyorlar!
Ölmek ne demek onu da bilmiyorum.
Ağzımdan kopan bir hıçkırıkla etrafıma göz gezdirdim. Ben , ben kimim, yanımdan geçip gidenler kim, ben neden buradayım ?Ağlıyorum o kadar çok ağlıyorum ki artık yanımdan geçenleride görmekte zorlanıyorum. Korkuyorum...
"An -anne" Bir fısıltı çıktı dudaklarımdan. Ben konuşabiliyorum.
Anne ne demek ya da o kim ! Ben bilmiyorum! Bilmiyorum işte bilmiyorum!
Ellerimle kulaklarımı kapatıp yere çöktüm. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Ben kimim, yanımdan geçip gidenler kim, burası neresi,neden buradayım ve en önemlisi ben neden hiçbir şey bilmiyorum!? Kolumda hissettiğim bir el le başımı dizlerimden kaldırdım.
"İyi misiniz ? "
İyi misiniz?, İyi misiniz?
İyi olmak ne demek ?
Kafamı İki yana hızla salladım bu bir cevap verme şeklimiydi ? Öyle olmalıydı öyle olmasaydı yapmazdım. Karşımda üzerine beyaz önlük giymiş genç bir adam duruyor. Siyah sakalları ve saçları yeni traş olmuş, yuvarlak siyah çerçeveli gözlükleri olan zayıf bir adam. Bir elini dizinin üzerine koyarak yanıma diz çöktü. "Adın ne senin? "
Kafamı salladım bu bir cevap verme şekli bunu kendime tekrar tekrar söyledim.
"Beni duyuyor musun ? "
Bu sefer hiçbir şey yapmadım çünkü ben anladım ilk kez bir şeyi anladım o beni anlamıyor. Kimse beni anlamıyor , ben yalnızım bir başıma kalmışım. Yardıma ihtiyacım var çünkü ben güçsüzüm. İnsanlar... onlar bana yardım etmeliydi! Ama nasıl dedim, ne yapmalıyım? İnsanlar nasıl yardım isterdi ki...
"İmdat ! "Diye bağırmaya başladım bu yardım et demekti. Cevabım buydu kendime imdat! Yardım edin bana...
"İmdat!" Diye bağırıp durdum. Biri gelir beni kapıldığım bu düşünce selinden kurtarır neden böyle bitkin hissettiğimi açıklar diye. Ben kendimle cebelleşirken yanıma diz çöken genç adam ayağa kalkıp etrafımızda bize bakan diğer insanlara bir şeyler söylüyordu. Kafamdaki uğultular onu duymamı engellemek ister gibi etkisini daha da artırdı. Etrafımızda koşuşturan birkaç kişiden sonra çevremizde küçük bir topluluk oluştu.