Bölüm 9

616 44 3
                                    

Sabah olmuştu. Jess göz kapaklarını zorda olsa açmayı başarmıştı. Bugün onun için yepyeni bir hayatın başlangıç günüydü. Elizabeth artık yoktu. Ölmesine üzülmüştü. Fakat olmayışıda onu huzursuz etmiyordu. Şuan tek düşündüğü babasının mahkeme sonucuydu. Memur Hammilton'un dediği gibi sonuç pek parlak olmasada en azından diğer azılı cinayet suçluları gibi değildi babası. En azından Jess için öyleydi. Güzel bir duş aldı. Ondan sonra saçlarını kuruttu. Giyindi. İçindeki güçsüzlük ve kırgınlığı belli etmemeliydi. Aynanın karşısına geçerek; "Hey sen toparlan artık! Boşa üzülmenin bir anlamı yok. Hayatına olduğu yerden devam edeceksin. Ama tek başına. Yanlız. Biliyorum zor olacak. Ama sen Şükran gününde 2 tepsi hindiyi tek başına midene indirmiş olan bir insansın. Bunu yaptıysan her şeyi yaparsın. Hadi toparlan Jessica Alban. Toparlan"

Bu sözleri tekrarlayarak merdivenlerden indi. Çok acıkmıştı. Ama bir dakika Mike nereye gitmişti ki.
Jessica evin içinde Mike'yi aradı. Ama bulamadı. Bir an Mike'nin tekrar gittiğini sandı. O sırada Mike geldi. Üstündeki beyaz tozlarıyla tabiki. Jess'i gören Mike'nin suratında kocaman bir gülümseme meydana geldi. Jess bu gülüşten memnundu. Mike sıradışı da olsa onu rahatlatıyordu. Onu yeni tanımasına rağmen ısınmıştı. Tek sorun bir hayalet olmasıydı. Mike'yi sıradışı yapan özellikte bu olsa gerek. Mike elindeki poşetleri bırakarak; "Sana kahvaltı hazırlamam gerekiyor. Yorgunsun. İyice dinlen. Omlet ister misin?" Jess merakla sordu ; "Hey Mike sen bunları nasıl aldın? Hayalet Casper türünden de olsan sonuçta sen bir hayaletsin. İnsanların seni gördüğünde vereceği tepki çok açık ve net bence sence?" Mike gülümseyerek; " Senin için bir anlık birinin bedenine girmek gibi bir hata yapmış olabilirim. Ama bu sadece bir seferlik geçerli. Sadece alışveriş yapmak içindi nasıl olsa. Uyandırmak istemedim. Çok güzel uyuyordun. Tıpkı bir melek gibi. Bende kendim çıktım."

Jess büyük bir heyecanla; "Sen birinin bedenine girebiliyor musun yani? O zaman neden birinin bedeninde yaşamıyorsun ki? Neden böyle etrafından un saçıyormuş gibi dolanıyorsun? Mike şöyle dedi ; "Birinin bedenine girebilmem sadece ani bir davranış. Kalıcı olarak bir bedene girebilmem için o kişinin ölüm anında yanında olmam ve onun ruhu serbest kaldığında girmem gerekiyor. Ancak bu zaman bir bedene girebilirim. Ve hiçbir bedene girmeyi düşünmüyordum. Ta ki seni görünceye kadar." Jess bir anda olsa ürperdi kekeleyerek; " Ne ne yani şimdi sen benim bedenime girmeyi falan mı istiyorsun?" Mike büyük bir kahkaha atarak; " Hayır tabiki. Eğer senin yanındayken bir insan olabilseydim belki sende bana dokunduğunda teninin içimde uyandırdığı hissi yaşayabilirdim. Fakat bu mümkün değil." Jess bu sözleri duyduğunda kalbi ısındı. Ama belli etmek istemedi. "Peki" diyerek konuyu kapadı. Kahvaltı yaptıktan sonra okula gidecekti. Mike'nin onun için hazırladığı omlet çok lezzetliydi. "Parmaklarımı yiyebilirim" diye kahkaha attı Jess. Mike buna çok sevinmişti. Çünkü Jess'den çok hoşlanıyordu. Tek sorun o bir ruh Jess ise bir faniydi. Fakat bu konuyu fazla önemsememeye çalışıyordu. Jess okula gitmek için çıkarken düşündü. Neden Mike'de onunla gelmesin ki. Sonuçta onu Lisa ve kendisinden başka kimse görmeyecekti. Yani bir sorun yoktu. Kapıdan Mike'ye seslendi; "Heyy Mike" Jess'in sesini duyan Mike hemen kapının önünde belirdi; "Söyle Jess. Bir şeyini mi unuttun?" Jess gülümsedi ve "Unuttuğum şey sensin Mike. Benimle birlikte okula gelmek ister misin? Lütfen kırma beni. Senin yanında olmak beni mutlu ediyor." Mike bu sözler karşısında" Evet" demekten başka bir şey diyemezdi. İkisi beraber okula doğru yol aldı.







Yazmaya devam edicem :))

Hayalet SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin