2.Bölüm

185 14 19
                                    

Guanshan gözlerini açtığında tanımadığı birinin ona gülümseyen yüzle bakmasını beklemiyordu. Kısa siyah saçları, soluk teni, Guanshan'ı sabitleyen kaslı kolları vardı. Guanshan korkmuş gözlerle ona bakarken o daha çok gülümsedi.

"Üzgünüm Tanrı değilim ama ona yeterince yakınım."

Siyah saçlının sesi Guanshan'ı beklediğinden daha çok korkutmuştu.

Guanshan onda yanlış bir şeylerin olduğunun farkındaydı o farklı görünüyordu. Ne olduğunu anladığında ise çığlık atmaya başladı.

O insan değil.

Guanshan aniden kalkıp kaçmak istesede siyahlının kollarının onu sabitlediğini fark etti. "Kalk üstümden!!" . Ne kadar yorgun olursa olsun bağırmayı başarmış olsada karşısındakinden beklediği tepki bu değildi.

"Daha iyi olduğunu görmek güzel."

"Sen kimsin?"

"Sakinleşirsen sana söyleceğim."

Guanshan kalkmak için çabalamayı bırakır ve gözlerini siyahlıya çevirip tekrar sorar. "Benden ne istiyorsun?"

Siyahlı gülümseyerek kafasını ona yaklaştırdı. "Aslında beni çağıran sensin o yüzden benden ne yapmamı istersen onu yapacağım. "

Guanshan kaşlarını çatarak daha dikkatli bakmaya başlamıştı.

Siyahlı iç çekerek Guanshan'ın üstünden kalkarak ayakta durdu. Üstündeki siyah pelerin, altında dar bir beyaz gömleğin ve pantolonun sıkıca sarmış fit vücudu gizlemiş gibi görünüyordu. Yüz hatları, boyu ve sesi Guanshan'la aynı yaşta gibi dursada bakışları hareketleri daha olgun duruyordu.
Siyahlı ellerini kalçasına koyup yüzündeki gülümsemeyi silip Guanshan'a bakmaya başladı. "Sen beni çağırdın. Bu yüzden artık hizmetindeyim."

Guanshan serbest kalınca gözleri kapıyı arar fakat bedeninin kafası dışında donmuş bir şekilde olduğunu fark eder.
Siyahlı tekrar iç çekerek. "İnsanlar çok tahmin edilebilir varlıklar."

"Sen kimsin?"

Adam aynı sorular karşısında güldü. Ve bundan zevk alıyormuş gibi cevap verdi. "Senin çağırdığın şeytan."

Guanshan'ın gözleri fal taşı gibi açılırken kalbinin durduğunu hissetti.

Bir şeytan!

Taşlar yerine oturuyorken şaşkınlıkla tekrar çığlık attı Guanshan.

Siyahlı gözlerini devirdi. "İşkence çığlıklarını severim ama seninki sadece can sıkıcı."
Guanshan'ın kalbi hala ağzında atarken "B-ben seni çağırmadım."

Şeytan başını eğip Guanshan'ın baktığı yere baktı hala kaçma fikrini düşündüğü için gözlerini devirdi. "İnsanların hepsi aynı." Guanshan anlamamış gözlerle şeytana korkarak tekrar baktı.

Başını diğer tarafa eğdi,yüzündeki sırıtış silinmiş yerini şaşkınlık almıştı. "Bana beni yanlışlıkla çağırdığını söyleme."
Guanshan son kalan gücüyle başını aşağı yukarı salladı.

Anlamsızca ona baktıktan sonra gözlerini kapatıp yüksek sesle bir kahkaha attı. Guanshan kahkaha ne kadar yüksek olsada She Li'nin kahkahaları gibi ürkütücü olmadığını fark etti. Onun aksine rahatlatıcı bir havası vardı. Göğsünde bir sıcaklık hissetti.

Şeytan kahkalarını yavaşça azaltıp kıkırdamaya döndürürken kendi kendine mırıldanmaya başlamıştı. "Yapamam...biri nasıl...ah şeytan..."

Guanshan rahatlamış olsada tepkileri karşısında huzursuz hissediyordu. "Bilerek çağırmadığımı biliyorsun artık... şimdi beni lanetlemeden bırakacak mısın?"

Şeytan iç çekip soruya normal bir şekilde cevap verdi. "Benden bir şey isteyene kadar ayrılamam."

Kendini avutmaya çalışıyordu Guanshan.

O bir cin gibi, dilek diledikten sonra gidecek...koyu saçlı ,yaramaz ama iyi görünen bir cin gibi...sakin ol.

Aklındaki düşünceler bunlarken aniden bir farkındalık yaşadı. "Bekle, bir şeytanı çağırdığında bu cehennemde bir yer garanti ettiğim anlamına mı geliyor? Ve öldükten sonra ruhumu mu alacaksın?"
Şeytan tekrar sırıttı. "Dürüst olmak gerekirse, zaten cehennemde ayrılmış bir yerin olduğunu düşünüyorum. Ve evet, öldüğünde ruhunu alacağım."

"Bir dakika She Li nerede?"

"Seni öldürmeye çalışan beyaz saçlı adamdan mı bahsediyorsun?"

Guan Shan başını önüne eğdi. Yaşadığı an aklına gelince yüzünü buruşturdu ."Evet o"

"Onu küle dönüştürdüm."

Guanshan aniden başını kaldırıp şok olmuş bir şekilde şeytana baktı "Sen ne?!"

"Rica ederim."

Her ne kadar şaşırsada She Li'nin ölümüne pilmanlık duymuyordu. Sonuçta o ölmezse kendisi ölecekti.

"Bu bir dilek olarak sayılmıyor mu?"

Şeytan şeytani bir şekilde sırıttı, "Yanlışlıkla öldürdüm o yüzden sayılmıyor."

Guanshan çok acımasızca cevap verdiğini düşünsede sonuçta o bir şeytandı.

"Bu arada, neden yerde yatıyorum ve hareket edemiyorum?"

"Kaçmanı istemedim."

Guanshan derin bir nefes aldı. "Yapmayacağım."

Şeytan doğru mu söylüyor diye gözlerini Guanshan'a çevirmişti. "İyi."

Omurgasından aşağı bir rahatlama hissederken parmaklarını hareket ettirmeye başladı. Artık hareket edebildiğini görünce rahat bir nefes alarak ayağa kalktı. She Li'nin vurduğu yerlerde acı hissetmiyordu şaşırmış bir ifadeyle şeytana tekrar döndü. "Beni iyileştirdin mi?"

Şeytan omuz silkerek Guanshan'ın bakışlarına karşılık verdi. Karşısındaki insana bir yemekmiş gibi bakıyordu. "Belki."

"Hala bir dileğim var mı?"
Şeytan ellerini kaldırdı. "Arzu ettiğin her şey."

"Eve gitmek istiyorum."

Şeytan bir kaşını kaldırdı. "Tuhafsın. Her şey isteyebilirsin ve eve gitmek mi istiyorsun?"

Guanshan başını salladı. Şeytan yavaşça ona doğru yürüdü. "Her şeye sahip olabilirsin. Sonsuz bir para, şöhret, kızlar ve tek istediğin tek şey eve gitmek mi?"

Tekrar başını salladı. Şeytan ona yaklaştıkça yaklaşıyordu ama Guanshan'ın bir adım bile atacak hali yoktu. Aralarında sadece bir nefes uzaklık kalmıştı. Şeytanın simsiyah gözleri sanki onu yerinde tutuyor hareket etmesine izin vermiyor gibiydi.

"Evet."

"Sanırım şimdi diğer insanlardan farklı oldun."

Şeytan insana dokunmadan önce şeytanı şaşırtacak bir soru sordu.

"Bir ismin var mı?"

Daha önce bir insandan böyle bir soru duymamıştı. Kimse şeytanın ismini öğrenmeye bile zahmet etmemişti. Şeytan gülümseyerek cevap verdi.

"He Tian."

Şeytan insana dokundu.

Guanshan o hasret duyduğu rahatlığa kavuşmuştu. O sıcacık yatağı. Gözlerini kapatıp derin nefesler alarak tüm yaşadığı şeylerin bir rüya olduğunu düşündü.

Evet hepsi bir kabus...

Bir öksürük sesi o rahatlığı yarıda böler. Guanshan gözlerini açıp odasındaki varlığa bakar. Masasının üstünde oturmuş bir şeytan? Kendini beğenmiş bir şekilde etrafa bakıyordu ve birazda utanmıştı.

"Burada ne yaptığını sanıyorsun?"

He Tian omuz silkti, zemine zarif bir şekilde uçarken, pelerini arkasından sarkıuordu. "Planların değişti sanırım ayrılamıyorum. Yedek bir yatağın var mı?"

"Siktir hayır!"

"Sanırım paylaşabiliriz." Şeytan gülerek göz kırpıyordu. Guanshan öfkeyle He Tian'ın yüzüne doğru bağırdı.

"Evimden çık!"

Hot As Hell | Tianshan | Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin