O gün Yoongi ve ben evde beklemiştik ama Taehyung ve Jin hyung dışında kimse gelmemişti. Jimin'in işi uzadığı için ertesi gün anca gelebileceğini söylemişti, yani bugün.. Sahi, peki Hoseok?
"Yoongi, onca olayın ardından cidden unutmuşuz. Hoseok nerede?"
"Onunla konuştum ben. Birkaç günlüğüne yurt dışına gitmiş ailesinin yanına"
"Böyle bir zamanda mı? Niye bizi öylece yalnız bırakmış?
"
"Orasını bilmiyorum. Üstelemedim zaten derdimiz başımızdan aşkın""Benden başka derdiniz mi var ki?"
Jin hyung da sohbete dahil olduğunda bir anlığına Yoongi'yle bakıştık. Sonra ben konuştum.
"Yanlış anlama, dert derken yani genelleme yapıyoruz. Sen bir sorun değilsin hyung"
"Ben öyle olmadığımı biliyorum zaten. Sadece başka bir sorun varsa da benden gizlemeyin olur mu?"
'Başka bir sorun' başka olan birden fazla sorun var. Ama ben yine yalan söyleyeceğim.
"Tamam"
Küçükken anneme söylediğim basit yalanlar dışı kimseye hiçbir zaman yalan söylememiştim. Yalan söylemek ne tuhaf şeydi öyle. Aşk, kirli bir günahtı resmen. Günah olan aşkın kendisi değil, uğruna yapılanlardı ama yine de bunların sorumlusu aşktı. Kimse aşık olmamalıydı.
Çalan kapının sesiyle irkildim ve hemen Yoongi'ye döndüm. Kapıyı onun açması için ona kaş göz yaptım ve ben diğerlerini oyalamak adına uno kağıtlarını karıştırmaya başladım.------
~YoongiJungkook'un suratıyla yaptığı tuhaf hareketler sonucu ayağa kalktım ve kapının önünde durdum. Derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı açtığım gibi karşımdaki Jimin gülümsedi ve hemen bana sarıldı.
"Ah tanrım, 1 günde bile çok özlemişim."
İsteksiz de olsam ben de ona sarıldım. Neden her şeyi zorlaştırıyordu ki?
"Jimin, konuşmamız gerekenler var" Ciddi bir ses tonunda söylediğimde Jimin benden ayrıldı ve yine de gülümsemeye devam etti
"Olur tabii! Hoşgeldin öpücüğüm yok mu?"
Başını yana çevirdi ve yanağını bana doğru uzattı. Ne yapsam bilemiyordum. Tamam, madem birazdan üzülecek o zaman birkaç dakikalığına da olsa mutlu olsun diye düşünerek yanağına minik bir öpücük bıraktım. Her zamanki gibi hemen kızarıp bakışlarını benden kaçırmıştı... O her böyle yaptığında, her bana iyi davrandığında kendimi iğrenç hissediyordum.
"Hadi benimle gel"
Ben önden ilerledim ve dün gece kaldığımız misafir odasına girdim. Karşılıklı duran tekli koltuklardan birine ben oturdum. Jimin de oturduğunda merakla baktı."Baş başa odaya getirmeler falan, yoksa benim için bir sürpriz mi hazırladın?! Dur tahmin edeyim... Peluş oyuncak mı? Ah hayır onu doğum günümde almıştın. Başkaa... Çiçek falan mı yoksa! Orkideyi çok sevdiğimi biliyorsun onu almış olabilirsin. Veya-"
"Bu bir sürpriz değil Jimin. Dinle beni lütfen"
Jimin hayal kırıklığıyla sustu ve arkasına yaslandı.
"Ben, bak çok özür dilerim. Ne desen hak ediyorum iğrenç biriyim. Ben, ayrılmak istiyorum Jimin"
Söylediklerimden sonra aniden bana döndü ve şaşkınlıkla ağzını açtı.
"Ne? Neden? Bir şey mi yaptım? Noluyor Yoongi?"
"Hayır hayır sakın kendinde suç arama. Ben, benim hayatım çok karışık. Daha fazla devam edemeyiz"