Ben ahmet bu hikayeyi arkadaşım dedesi anlatmış oda bana anlattı bizde sizlerde oğrwnin istedik seviliyorsunuz ...
Çocuktum. Uzun zaman buna anlam veremedim. Kafam çok karışmıştı.
9 yaşındaydım. Dün gibi hatırlıyorum. Yaz mevsimiydi, bahçelerde erik ağaçları meyvelerini vermiş, yeşil yeşil bize bakıyor adeta çocukları bizi koparın der gibi cezbediyordu. Arkadaşlarla anlaştık tepede ahşap bir köşk vardı. Arkadaşlardan biri;
"Sahipsiz, orda oturan kimse yok, bahçesinde bir sürü erik ağacı var oraya gidelim eriklere dalalım" dedi.
Çok heyecanlamıştım. Tamam dedik 5 oğlan 2 de kız düştük yola. Çok yakındı yürüyerek on dakika bile sürmedi. Oraya gidince çok şaşırmıştım, çok büyük bir avlusu ve avlunun ortasında büyük bir havuz vardı. Havuzun dibinde kocaman gövdesiyle göğe yükselen bir ceviz ağacı vardı. Öyle büyük ve öğle geniş yer kaplıyordu ki ceviz ağacının altından göğe baktığında gökyüzü gözükmüyordu. Evin çevresi erik ağaçlarıyla kaplıydı o kadar çok meyve vermişler ki dallar yerlere değiyordu. Yalnız kapı çok dardı ve bizi boylayan otların arasından geçerek bahçeye girdik. Kapının dibinde de erik ağacı vardı bahçeye girerken erik ağacının altından geçmiştik. Biraz ürkütücüydü. Etrafa baktıktan sonra daldık eriklere herkes ceplerine doldurdu. Ben bir ara köşke doğru baktım. Pencereden bize doğru bakan yaşlı bir kadın vardı. Görmüştü bizi. Hemen bir çığlık attım. Kaçın gördü bizi diye. Hepimiz öyle heyecanlanmıştık ki kaçarken birbirimize çarpıyorduk ve ellerimizdeki erikleri de yere düşürmüştük. O dar kapıdan sıkışarak dışarı çıkmaya çalıştık. Dışarı çıkınca arkadaşın yakasına yapıştık. Hani kimse yoktu sahipsizdi diye. O da bilmiyorum öyle duydum dedi. Sonra evin yolunu tuttuk. Aradan 2 yada 3 gün geçti toplandık çocuklarla tekrar gittik oraya.
"Ben kontrol edeyim, siz ağaçlara dalın" dedim.
Çocuklar kimi ağaçlara çıktı, kimi de boyu yetiştiği yerlerden erik koparmaya başlamışlardı. Bende köşke, etrafa ve pencerelere göz gezdiriyordum. Köşkün büyüklüğüne güzelliğine o ihtişamına hayran kalmıştım. Sonra bir gölge belirdi pencereden yine aynı yaşlı kadın, ayaktaydı. Bir de yanında yaşlı adam vardı. O da geldi pencerenin dibine oturdu. 2. Kattaydılar. Benim onları izlediğimi görmemişlerdi. Sonra kadın sanki benim orada olduğumu biliyormuşcasına başını çevirdi o an göz göze geldik, aynı anda yaşlı adam da bana baktı ve gülümsediler. Korkum ve heyecanım azalmıştı. Bize kızmıyorladı. Sonra ben de onlara bir gülücük attım ve çocuklara;
"haydi gidiyoruz bu kadar yeter" dedim ve çıktık ordan. Sonra tekrar arkama baktım. Hala ordalardı. Çocukların derdi erik yemekti sulu sulu şapur şupur erik yiyorlardı. Evlerimize dağıldık. Birkaç gece rüyamda gördüm onları. Hep aynı şekilde pencereden bana bakıyorlardı tebessüm ediyorlardı. Uzun bir zaman gitmedik yani 10 gün falan diyebilirim. Sonra tekrar oraya gittik. Etraf çok kalabalıktı. Bir sürü adamlar vardı. Aralarına karışıp merakla içeriye baktım. Duvarları göçürmüşlerdi. İçeride kocaman bir kepçe vardı bizi boylayan otlar yoktu ama ev yerinde duruyordu, erik ağaçlarını da kesmişlerdi. Attım kendimi içeriye siz napıyorsunuz neden yıkıyorsunuz burayı diye. Kovdular adamlar beni, girme içeriye git burdan, burası çok tehlikeli dediler. Adamın biri kolumdan tuttu attı dışarı. "Durun içerde dedeyle nine var" dedim.
"Yok kimse burda burası yıkılıp yeni apartman yapılacak ondan burayı göçürüyorlar" dedi, bir amca. Ama içerdekiler dedim. Yok yavrum burası 30 senedir boş kimse yok dedi. Kafam karıştı. Koştum bahçeye havuzun yanına kaldırdım başımı o yaşlı kadın ve adam pencereden bana bakıyorlardı. Dizlerimin üstüne çöktüm. Ağlamaya başladım. Tuttular beni kolumdan çık dışarı dediler arkamı döndüm tekrar baktım pencerelere ikisi de bana el sallıyorlardı. Sanki vedalaşırcasına. Çok üzüldüm. Günlerce dışarı çıkmadım. Uzun zaman sonra arkadaşlarla yine bir araya geldiğimizde sordum onlara siz o evdeki yaşlıları gördünüz mü diye. Onlar hayır sen kaçın dedin arkamıza bakmadan kaçtık. Kimseyi görmedik dediler. Sonra arkadaş;
" ben size söylemiştim orda yaşayan yokmuş diye bana inanmamıştınız" dedi. Sen kedi falan gördün korktun diye benle dalga geçtiler. Sonra anneme sordum anne sen biliyor musun dedim yukardaki evde yaşayanlar neredeymiş dedim. O da bana;
"Orda yaşlı bir karıkoca yaşıyormuş seneler önce ikisi de çok hastaymış kimseleri yokmuş önce adam ölmüş, 10 gün sonra da karısı ölmüş. Biz buraya geleli 10 sen kadar oldu işte ben bildim bileli boştu o ev yani orda yaşayan kimse yok" dedi. Kafam iyice karışmıştı.
İnsan çocukken böyle şeylere anlam veremiyor.
Ben bu yaşadıklarımı anlatmadım kimseye hep düşündüm. Onları hiç unutmadım. Onları ne zaman düşünsem o gece mutlaka rüyamda görürüm ve aynı pencereden gülümseyerek bana el sallarlar.
gajder