Ne!! şaka yapıyordu dimi? burayı yıkamazlardı olsa bile böyle bir şeye izin veremezdik.
'' nasıl? ...hayır burayı yıkamazsınız'' o kadar şaşırmıştık ki cümleleri kuramaz hale gelmiştik.
görevli bıkkınlıkla nefesini verirken '' bakın çocuklar burayı 2 ay önce yıkmak için planladılar ve her şeyi hazırladılar yani siz istiyorsunuz diye burayı yıkmaktan vazgeçemeyiz ve zaten burası alış-veriş merkezi olunca dahada eğlenirsiniz merak etmeyin.'' görevli söylediklerini bitirince arkasını dönüp uzaklaşacaktı ki ezgi adamın üstüne atlayıp durdurmaya çalıştı.
Aslında böle bir durumda olmasaydık gülebilirdim ama şuan malesef gülemiyorum.
Dilara'ya yandan bir bakış atınca o da ne demek istediğimi anlamış olacak ki aynı anda adamın kollarını ısırmaya başladık diğerleri ise şu duruda gülebiliyorlardı. Oğuz'sa yardım etmek için adamın saçlarını tutup çekmeye başladı Mehmet ile can ise daha bir gülmeye başladı dışarıdan bakan herkes gülerdi aslında
''Neler oluyor burada?''
arkadan gelen sesle o tarafa döndük siyah takım elbiseli hafif kumral saçlı ve yeşil gözlü bir adam duruyordu. hırpaladığımız adam ise artık özgürlüğüne kavuşmuş ve takım elbiseli adamın önünde suç işlemiş çocuklar gibi durarak açıklama yapmaya koyuldu.
''efendim çocuklara buraya girmemeleri için uyarıyordum'' takım elbiseli adam görevli adama 'sen gidebilirsin' anlamında bakış atınca görevli olan adam derin bir nefes verip uzaklaşmaya başladı.
''Evet neler oluyor burada?'' takım elbiseli adam hepimizi süzerken ter döküyordum adeta başlarımız öne eğik ellerimiz birbirine kenetli bir şekilde duruyorduk neden böyle durduğu anlayamıyordum ama sanki çok büyük bir suç işlemiş gibi düşünüyordum.
Hiçbirimizden ses çıkmayınca takım elbiseli adam kollarını çapraz bağlayıp ağırlığını bir ayağına verip derin bir nefes aldı
''bakın çocuklar burası için çok fazla planlar yapıldı herkes almak istedi siz bilmeseniz bile söylüyorum burası adeta bir düzine elmas değeri gibi ve burasını siz istiyorsunuz diye yıkmamazlık yapmacağım... beni anlıyor musunuz?''
kafalarımızı belli belirsiz sallıyorduk başka yapacağımız bir şey yoktu ama yinede orasının sadece bizim özel yerimiz olsun istiyordum canı sıkılanın veya başka birinin orayı sahiplenmesini istemiyordum sonuçta orayı biz keşfetmiştik
diğer yandan da bencil gibi hissediyorum ama kim sınıfında sürekli oturduğu alıştığı sıraya başkasının oturduğunu görse sinirlenmez ki?
*********
odamda oturmuş labirentin son kitabını -labirent ölüm emrini- okuyordum.Bu kitap fazlasıyla mütişti bazen bir olay olunca kendimi thomas gibi düşünüyordum ve öyle çözmeye çalışıyordum.
''elif balık tutmaya gidicem gelir misin?''
babamın teklifi üzerine kafamı istekle aşağı yukarı salladım küçüklüğümden beri balık tutmasını çok severdim. Hele ki babamla tutuyorsam dahada güzel oluyordu.