0.3

75 12 19
                                    

bana tepeden bakan zorbalar, yüzlerinin üstüne, yere düşüyor.

"a- siz--"

"şşşt, isimlerimizi söyleme." jeno, bana bakıp konuşuyor.

"hadi buradan gidelim." renjun, ben ve jeno'ya bakıp söylüyor.

renjun, hala mücadele eden zorbaları iki koluyla yakalarken

"hadi, kalk..."

jeno beni belimden tutuyor ve kalkmama yardım ediyor.

ve beni hala kollarında tutarken zorbaların karnına tekme atıyor.

işte o zaman zorbalar bayılmış gibi yere yığılıyorlar.

renjun derin bi nefes vererek çenesindeki çiziği ovuyor ve başını bana doğru çeviriyor.

"çok geç kalmadık, değil mi?" renjun gülümseyip soruyor.

gülümsemesinin sıcaklığı, az önce iki büyük adamla dövüştüğüne inanmamı zorlaştırıyor.

renjun ve jeno beni kurtardığı için... yüzlerindeki çizikleri görmezden gelmemin imkanı yok.

"ben iyiyim ama... buna gerek yok--" jeno itiraz edercesine kafasını sallıyor.

"ama ben bu halde gezmenize izin verecek değilim."

"o zaman bu gece sende kalabilir miyim?" renjun hevesle soruyor.

"ona da izin verecek değilim."

soğuk terler dökerken, ikisini de evime davet ediyorum.

"vay be burası benim odam mı?" renjun odayı incelerken söylüyor.

renjun'ün neşeli tavrını görmezden geliyorum.

"yardımınız için teşekkür ederim. sadece geçip gidebilirdiniz..."

"birisi dövülürken nasıl geçip gidebiliriz? değil mi jeno?" renjun, jeno'nun karnına dirseğini geçirirken söylüyor.

"aynen, zaten biz de seni arıyorduk." jeno kollarını göğsünde birleştiriyor.

"beni mi arıyordunuz...? pencere ve vuruş makinesinin parasını ödeyeceğimi söylemiştim--"

"sadece geri çekiliriz dedik, tamamen pes ederiz demedik." renjun, hatırlamamı istercesine belirtiyor.

"'biz' demeyi keser misin?" jeno, renjun'e sinirli bir ifadeyle dönüyor.

"öhöm, hoşuna gitsin ya da gitmesin, şimdilik bizi buralarda göreceksin. çünkü sana kafayı taktım." renjun'ün söylediği saçmalıklara yanıt vermemeyi seçiyorum.

"beni görmezden mi geliyorsun?" renjun merakla soruyor.

"merhem sürmene yardım edeyim." ilk yardım çantamdan dezenfektan ve pamuklu çubuk çıkarıyorum.

bana isteyerek yüzünü sunan renjun'ün aksine...

"ben kendim sürerim." jeno pamuklu çubuğu elimden alıyor.

"biraz kaba saba birisi." diyor renjun, jeno'yu kastederek.

"renjun."

"öhöm! ilk yardım çantası buradaki çekmeceye mi konuyor?" tam çekmeceyi açtığı anda yüzü hafifçe değişiyor.

dur o çekmece..

orası kopmuş lastik iplerimi sakladığım çekmece.

"o çekmeceyi açabileceğini kim söyledi?" hızlıca renjun'ün yanına adımlıyorum.

wild pitch | nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin