-I-
YazUzak krallıkta soğuk bir sonbahar gecesiydi. Havanın her zamankinden daha soğuk olmasına karşın zamansız açan çiçeklerin kokusu genç kralın burnuna doluyordu.
-yüce kralımızın tek başına burada olması tehlikeli değil mi?
Arkasından gelen tok ses ile yerinde sıçradı kral Byun. General Park iki elinde işlemeli kadeh olmasına rağmen sağ elini karnına koyup dizlerini kırarak kralın karşısında eğildi. Kral ise selamına gülümseyerek karşılık verdi.
Ve karşısındaki heybetli general bu gülümseme karşısında titredi.
-Siz varsınız general. Siz varken her daim güvendeyim, değil mi?
Kral bir gece önceki sohbetlerine atıfta bulunarak konuştuğunda general elindeki kadehlerden birini kralına uzattı ve başıyla onayladı
-son nefesime dek, bir adım önünüzde olup sizi koruyacağım efendim
Baekhyun uzatılan kadehi alıp bir yudum içerken kırgınca gülümsedi "doğru ya, yan yana yürümeye dahi layık görülemeyecek biriyim"
Kralın keder dolu mırıltısını duymamıştı general . Çünkü tam da o sırada ay ışığının yansıdığı ipeksi tene, yıldızların özenle konduğu çehreye büyülenmişçesine bakakalmıştı.
-ilahi çehrenizi ne kadar görürsem göreyim, her seferinde ilkmiş gibi büyüleniyorum majesteleri
İri gözler, ince yüzü okşarcasına dolaşırken, kral ani itiraf ile şaşkınca çevirdi kafasını generale
-ne destanlar yazılsa, nice şiirler dökülse güzelliğinize, var olan tüm kelimeler utanır kendinden. Faydasızlıklarına lanet eder, yetersizliklerine yas tutarlar.
Duyduğu iltifat ve ruhunu delip geçen bakışlar karşısında mahçubiyetle kafasını eğdi Baekhyun. Yanaklarına al güller saçılmış, misler gibi kokuyordu kör gecenin ayazında
-sizden böyle şeyler duymak..
Chanyeol, kralın kendisinden sakladığı yüzünü bir nebze dahi görebilmek için hafifçe eğmişti kafasını. Kaşları hafifçe havalanmış, devam etmesi için 'hm?' diye mırıldanmıştı ilgili bakışlarının arasında.
-Nasıl anlatacağımı bilemediğim bir his..yalnızca, garip diyebilirim işte
Kafasını kladırdı kral. Yüreğinde ad koyamadığı bir sızı geziniyordu. Nasıl desindi ki, 72 gündür bana gösterdiğiniz bu yakınlık güçsüz yüreğimi kuş gibi çırpındırıyor diye..
Ceylan gözlerine bakan buğulu gözler Generale adını dahi unutturacakken fısıldadı
-Chanyeol..
-emredin majesteleri,
Chanyeol bir adım attı krala. Sesi talepkar, gözleri arzu doluydu
-canımı isteyin benden.
General park öyle ciddiydi ki Kralın tek bir lafıyla yüreğini çıkarıp, baş parmağında yıldız izi olan ellere bırakabilirdi.
Baekhyun gözlerini kaçırdı. Aklı, bu güzel bakışların üzerine konuşamayacağı kadar doluydu
Söyleyecek çok şeyi vardı. Cümleler boğazında düğümleniyordu. Sormak istiyordu, duyduklarının gerçek olup olmadığını, Leydi Hyo ile gecelerini paylaşıp paylaşmadığını.
Leydi ile gerçekten bir yuva kurup kurmayacağını öğrenmek istiyordu.
Aslında, yalandan dahi olsa yalnızca yüreğini kendisiyle paylaştığını, gözlerinin ondan başka bir şey görmediğini duymak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
COMMELİNA
FanficByun Baekhyun, savaşta ölen babasının yerine tahta geçtiğinde yalnızca 18 yaşında körpe bir delikanlıydı. Park Chanyeol ise çiçeği burnunda kralın yaşı kadar savaştan galip çıkmış bir ordunun generali. Baekhyun, chanyeolün avuçlarına baharı sığdırmı...