???: GAMZE!!
Ne oluyordu? Biri bana seslenir gibi duydum. Rüya mıydı bu yoksa yine zihnimin içinde beni yöneten şahsiyetlerin beni kandırmaya çalışan, kendilerine çeken adımı çığırışları mı?
Yatağımdan doğruldum, elime telefonumu alıp saate baktım. "Sabahın altısı..." bu saatte uyanılır mı? Şansa bak, kabustan kabusa uyandım.
İçeriden, tam banyodan öksürük sesleri geliyordu. Babamdı sanırım. Aldırış etmedim ve tuvalete yöneldim. Anlık bir mide bulantısı geldi, yere yığıldım. "Hayır hayır hayır, düşündüğüm şey olamaz hayır." Kendi kendime mırıldandım. "Gamze?" Babamdı bu. Annem öldüğünden beri hergün, sabah uyandığımda ses yapan ben miyim diye merak ederdi. Deist olarak babamla aynı inanca sahip değildim ama babam müslüman olduğu için annemin gelip onu ziyaret edeceğine inanıyor. "Benim baba, endişelenme." Babam bir iç çekti. Ben ise ayağa kalkıp tuvalete vardım, biraz kustum çünkü bulantı çok bastırmıştı. Boş mideyle kustuğumdan ve sanırım biraz da reflümden kan gelmişti midemden. Sanırım pek bir sorun olmaz şimdilik.
Odama gittim, kardeşim yan yatakta hâlâ uyuyordu. Yanına yaklaşıp biraz onu izledim, saçlarını okşadım onu uyandırmadan. Ah be Mert Batur'um. Annemi o da çok özlemiştir, kim bilir içinde neler var. Küçücük yaşında annesiz kaldı yavrucak ve bu o kadar... Kelimeler kifayetsiz, anlatmanın ziyani yok. Yatağıma geçip telefonu aldım, şarkılarıma girip Sagopa'dan "Vazgeçtim İnan" açıp dinlemeye başladım.
"Nedir ki yaşama hevesi, bana o hevesi veren o şey de neyin nesi? Çok sual, az moral. Ve sebepsizce kurmaktan vazgeçemediğim aynı hayal, hatırlıyorum olanları hayal mayal..."
Bu şarkıya her seferinde kalbimi bıraktığım gibi yine bırakmıştım. Şarkıyı birkaç kere tekrarladıktan sonra geri uyudum. Saat sekiz buçuk, alarm çaldı ve uyandım. Bugün cumartesi ve okul yok ancak kardeşim hasta ve ilaç içmesi gerek. Babam çoktan çıkmış, ben ise kardeşim için kahvaltı hazırlıyordum. Ekmek almaya çıkarken kapıyı kilitledim, markette işim bitince yan tarafındaki eczaneye de uğradım. "Bir test alabilir miyim acaba?" dedim eczane çalışanına. "Sen kaç yaşındasın ki?" diye bir yanıt aldım. "On altı." dedim hafif fısıldayarak, kadın bir an suratıma baktı ve kafa salladı. "Geleceğe sahip çıkacak olanlara bak." diye söylendi. "Pardon?" bir şey demedi ve testi verdi. Ücreti istedi ve ödeyip çıktım. Aptala bak, sanki ben istedim böyle olmasını...
Birkaç dakika sonra eve vardım. Ekmeği sofraya koyup kardeşimi uyandırdıktan sonra tuvalete gidip testi yaptım. "Pozitif..." Ne yani o geceden sonra... Baba, ne yaptın sen?! Ben şimdi, kendi kardeşime mi? Hayır, düşüncesi bile korkunç. Bir yanlışlık olmalıydı ama olamazdı da. Ne olacaktı şimdi?
Saatler geçti, babam geldi. Kardeşim kapıya koştu, ben ise salonda oturmuş telefona bakıyordum. Babam içeri gelince "Bir şey konuşabilir miyiz?" dedim. Ses tonum agresif ve yüksek çıkmış ki, adam bana öldürücü bakışlar atmaya başladı. "Neymiş o Gamze Hanım? Ne bu tavırlar?" dedi bağırarak. Kardeşimi odasına yolladım ve telefonumu verdim, "Git biraz oyun oyna ablacım, biraz yalnız bırak bizi." dedim. Kafasını salladı ve gitti odaya. Salonun kapısı kapattım ve cebimde poşette duran testi çıkartıp babama gösterdim. "Sarhoşluğunun başka bir eseri, önce annemi öldürdün şimdi de bu. Mutlu musun?" dedim bağırarak. Bir anda tokat attı bana. "Beni sorgulamak sana mı düştü, şerefsiz nankör." diye bağırdı bana. Biraz geriye çekildim, sonra saçımdan tutup yere fırlattı beni. Yere düştükten sonra karnımı tekmeledi. "Bu bak çözümü, BU BAK!" acı içinde kıvrandım. Aşağıda öldürücek bir acı ve akan sıcak kan vardı. Bir süre sonra bilincimi kaybettim. Uyandığımda, az evvel ne yaşandı çok hatırlamıyordum. Tek bildiğim, o dayaktan sonra bebeğin yaşamasının imkansızlığı. Ne çeşit bir adamdı bu? Biraz daha uyumak için gözlerimi kapattım ve annemi gördüm. Yanında bir çocuk, daha önce hiç görmediğim. Anneme benzeyen bir kız çocuğu. "Neden korumadın beni, anne?" diye ağlamaklı bir ses. Nefes nefese terleyerek uyandım. Satte baktım. Gece üç...
Titriyordum, krize girmiştim. Farkındaydım ancak elimden hiçbir şey gelmiyordu. Akan kanları hatırladım. Benden akan ve annemden. Annemin kafasını bedeninden ayıran balta, iki parça halinde annem ve yanında çığlık çığlığa ağlayan babamla yan odada kardeşimi sakinleştirmeye çalışan ben.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırılgan Bir Taş Yürek
FantasyLiseli bir genç kızın başından geçenleri anlatan basit bir deneme romanı.