düştüm, fakat kalkamadım. ellerimi tutmadi

122 14 5
                                    

Hırs işte .

Gençlik yıllarında kimsenin farkinda olmasa bile içinde büyütüp durduğu o şey, bir yerle gelme çabası, birilerinden üstün olma çabası, en iyi yerde olma isteği, en tepede olma çabası. Her şeyin en iyisi olabileceğine olan inaç. Biraz kibirle harmanlanmış büyük bir duygu. Hırsa kapılıp en yakını göremeyecek kadar kör bir duygu.

  Tek bir hedef için bir sürü insanın hedeflerini, duygularini, onları incitmekten korkmamak, Jeongin bunun en iyi örneğiydi.

   Kim ne derse desin. Jeongin doğuştan böyle biriydi. Bazıları kötü olmak için doğmuştur bu boyledir. Kötülüğünün sebebi yoktur. Kötü olması için hiç bir sebep yoktur. Doğuştan gelen bir kinle de gerçekleşir bu. Kimilerinin onları tetikleyecek hiç bir sebebi yoktur. Her hangi bir yabancı onlar için sebep olabilir. Katil olmak için birilerini öldürmeye gerek yoktur. Onları ölüme sürüklemekte katil olmanız için yeterlidir. Her gün değişen yüz hatlariniza katlanan insanlara acımasız laflarınız da sebep olabilir. Siz sebep olduğunuz an katili olursunuz onun.

  Ve bu hikayenin icinde dort kisi vardı. Ülkenin en iyi konservatuarında okumaya hak kazanmış dört kişi. Eski dostunu unutanlar, hırsından deliye dönenler, iyilik meleği kılığında şeytanlar, hayatı içinde boğulanlar 

Ve biri gelir. Belki o hırsı ikiye katlar önüne gelene zarar verir. Belki yıkar bütün duvarlarını en saf haline bürünür. İşte bu iki ihtimalde kazanmak mümkün değildi. En azından Jeongin için.

  Tanıdığı herkese garip gözlerle bakmış, herkesi dinlemiş ama çözüm üretmek istememişti. Kendisini açmayı hiç bir zaman sevmedi, bunun sebebi gerçekten sevdiği birinin olmamasıdır belki de. Belki de sevilmenin, sevmenin tadına asla varamayacak kararmış kalbidir.

  Jeongin çevresi çok geniş ama bir o kadar az olan biriydi. Her zaman kendini en iyi olarak gördü fakat sorunda buydu. O karşısına bir rakip bile bulamıyordu buna rağmen o hırs o istek onu asla terk etmedi. Kendini yenmeye çalışıyordu. Sanki kuyruğunu kovalayan bir köpek gibi. O kadar acizdi. Fakat acizliğini farkedebilecek azizlik onda yoktu. Korkunc sözlere bulandı. Bazılarını dinlemeliydi, ya da ona derince bakmalıydı. İçindeki hırçın okyanusu izlemeliydi.

  Jeongin her açıdan şanslıydı. Onun isteyeni çoktu. Güzeldi, beyaz tenine bakan hayran kalırdı. Siyah saçlarının doğallığı, gül kurusu dudaklarının dolgunlugu, minik suratı, ince ama fit vücudu bunlara ek maddi durumu, yetenekleri. Her konuda en az bir fikre sahip olan biriydi. Herkeste severdi onu, ağzından çıkan tek söze bakardı birilerinin onun peşinden koşması. Koca  üniversitenin tek yildiziydi. Ya da o yıldız olduğuna inanırdı.

   İnce ama hoş sesi, dört enstrümanda profosyonelligi, besteleri, söz yazarlığı bir insan en az bu kadar mükemmel olabilirdi. Tabii bu işin içinde Jeonginin karanlık kalbi olmasaydı. Siyaha bulanmış düşünceleri olmasa her şey mükemmeldi fakat sıkıntı buydu. Belki de Jeongin bu yüzden mükemmel olmak istiyordu tabii hep eksikliği dışarıda aradı. İçine bakmak onu hep korkuttu. Tek dinlediği ses nefsiydi.

Nefsiniz.

  Sizi donulmeyecek yollara sokar, bir güzel pişman ederdi Sizi. Fakat siz bunu  farkındalığını yaşayacak kadar sansliysaniz, halledebilirdiniz. Kirilmis bir vazoyu tamir edebilirdiniz. Ama farkedemediyseniz çok geçti o vazo tuzla buz olmuş, Sizi yarı yolda çoktan bırakmıştı.

Onu bu raddeye getiren nefsiydi işte.

  Ve en sonunda biri patladı, bütün gerçekleri onun yüzüne vurdu. Kısa bir süredir tanışıyorlardı fakat en iyi o çözmüştü Jeongini. İçindeki karanlığın tam ortasına doğmuştu o.

"Asıl sorun senin en iyi olma isteğin değil. Sen zaten en iyisisin ama unutma en iyi olduğun hiç bir konu kötülüğünle yarışamaz. Sen busun. Saf kötülükten başka bir şey değilsin. Kim seni ittirdi buna? Sebebin var mı? Yok! Sen busun."

Karşısındaki, sesi çatlaya çatlaya, ağlaya ağlaya bağırdı ona. Gerçekleri ilk defa duymanın zorluğuyla karşılaştı Jeongin.
Açıklama bile yapamadı. Hep hırsından ağlayan çocuk ilk defa üzüntüsünden ağladı. Tabi hiç bir özür olanları geri alamazdı. "Sen o hatayı bir kez yaptın, gerisine ihtiyacım yok." Dedi.

  Kimdi ki bu? Tek gördüğü rüya bile sahneyken şimdi neden her gece onun suratını görüyordu. Ve artık gülmüyordu ona karşı. Bir kez deliksiz uykusundan uyandı ve bir daha da uyumak ona işkence oldu. En son ne zaman böyle rahat uyumuştu ki?

  Biri vardı yanında çırılçıplakti hatta, kendine baktı o da öylece uzanıyordu. Ama bir şeyler tersti. Sarılmak yerine uzak duruyorlardi birbirleriyle. Kimdi ki bu?

           

°
Kurguyu yeniden yazıp düzenledim. Oldukça değişiklikler olacak o yüzden yeniden okumanızı tavsiye ederim. Şimdiden teşekkürler.

Karamsar bir hava,ihanetin bol olduğu bir kurgu.

Oy verin ve yorum yapın fikirlerinizi merak ediyorum.
Biraz yaralayabilir şimdiden özür.

Medyaları iyice inceleyin tssskk

Sorgu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin