27.12.2016
Baş ağrısıyla araladığı gözleri koltukta oturmuş dikkatle kendisini izleyen bedene takıldığında anlık bir korkuyla yatakta oturur pozisyona geçti. Karşısında oturmuş hala aynı dikkatle kendisini izleyen tanıdık bedeni görünce rahatlayarak derin bir nefes verdiğinde sırtını yatak başlığına yasladı ve kalp atışlarıyla birlikte düzensiz nefes alıp verişinin normale geçmesini bekledi. Yeni uyandığı için tam açamadığı gözlerini ovaladıktan sonra mırıltılı çıkan ses tonuyla dudaklarını araladı. "Beni korkuttun." Oğlan bir şey söylemedi, hala aynı dikkatle gözünü bile kırpmadan süzüyordu kızı. En son karnında durduğunu farkettiği gözlerine karşı eli istemsizce karnına inmişti genç kızın.Buna karşın kendine gelip gözlerini tekrar kızın yüzüne çeviren oğlan sessizliğini korurken kız tekrar konuşmak için ağzını araladı. "Ne zaman geldin?". Oğlan hala sessiz kalırken kız konuşmayacağını düşündüğü için cevap beklemiyordu zaten. Bu sefer kızı yanıltmıştı oğlan, belkide ilk defa kıza cevap vermişti. Düşünceli bir ses tonuyla, sessiz bir tonda çıkardı dilindeki kelimeleri. "Çok olmadı, bir saattir buradayım." Kızın merak duygusu ön plana geçtiğinden şaşkınlığını şimdilik göz ardı etmişti. "Neden beni uyandırmadın?" oğlan biraz bekleyip tekrar cevap verdi. "Sadece düşünmeye çalışıyordum." genç kız oğlanın sorduğu sorulara cevap vermesine ciddi anlamda şaşırıyordu. Sanırım bu uzun zamandır yaptıkları en uzun konuşmaydı.
"Neyi düşünüyordun?" oğlan derin bir nefesi içine doldurup çok bekletmeden tekrar nefesini dışarı sıkıntılı bir şekilde üfledi. "Bebeği düşünüyorum. Nasıl hamile kalırsın? Nasıl oldu bu?" genç kız oğlanın bu sorularına karşı hafifçe kaşlarını çatarak ayaklarını yataktan aşağı sarkıtarak bedenini tamamen oğlana dönderdi. "Nasıl hamile kalırsın derken? Ne söylemeye çalışıyorsun sen?" genç kızın içinde oluşan ufak öfke kırıntıları sesine yansımıştı. Kızın söylediklerine karşı gözlerini tamamen kızın harelerine odaklayan oğlanda aynı ses tonuyla konuştu. "Bence gayet açıktı. Aramızda bir şey yaşanmadı, buna rağmen hamile kalman sencede garip değil mi?" genç kız oğlanın söylediklerine karşı yaşadıkları o geceyi hatırlamıyor oluşuna şaşırsada yaptığı imaya karşın vücuduna doluşan öfkenin içine dolmasına engel olmadı. Bir hışımla ayağa kalkıp oğlanın önünde biten genç kızın öfkesi yüzünden anlaşılıyordu. "Sen ne dediğinin farkında mısın? Yaşadıklarımızı hatırlamayacak kadar zihnini silmen yetmiyormuş gibi birde bana neyin imasını yapıyorsun." oğlanda sinirlenmeye başladığını açık bir şekilde belli ederken aynı hışımla ayaklanıp kızın karşısında durdu. "Yaşadığımız derken? Hamile kalabileceğin hiçbir şekilde dokunmadım bile sana. Bunu düşünmem normal değil mi sencede?" normal bir anda bu kadar yakınında durmasına heyecanlanacak olan kız şuan bu yakınlığı umursamıyordu bile. Oğlanın ağzından çıkan her cümle kızı biraz daha öfkelendirirken dahada hiddetlenerek konuşmaya devam etti. "Sana inanamıyorum! Her şeyi geçtim; aramızda yaşanan o kadar şeyi bir kenara bıraktım. Şuan bana ciddi ciddi seni aldattığımı ima edecek kadar alçalmış olduğunu düşünmezdim." genç kız gözlerindeki acı ile harelerini oğlanın yüzünde gezdirirken oğlanın dudağı alayla kıvrıldı. Ağzından bir 'hah!' nidası çıktıktan sonra alaylı bir ses tonuyla cevap verdi. "Bir şey yaşamadığımız halde hamile kalan sensin ama alçalan benim öyle mi? Gerçekten komikti." oğlanın eli ikinizin arasında bir seni bir kendini gösterdikten sonra yüzünü ciddi bir ifadeye sokup ağzını tekrar araladı, "Dürüst ol! Çocuk kimden?". Oğlanın son söylediğine karşı artık öfkesinden kendini kaybeden kız elini kaldırarak son gücüyle oğlana tokat atmıştı.
Bu sefer çok incinmişti, gururu kırılmıştı. Sevdiği adamın onu aldattığını ima etmesini kaldıramıyordu. Ağlamak istiyordu ama ağlayamıyordu. Sadece gözlerinden usulca yaşlar akıyordu. Oğlanın yana düşmüş başına hayal kırıklığıyla bakıyordu, sevdiği adam bu değildi. Bu bambaşka biriydi çünkü sevdiği adam ona böyle bir ima yapmayı bırak, sesini bile yükseltmezdi. Genç kız artık tanıyamıyordu karşısındaki adamı, çok değişmişti. Hızlıca gözyaşlarını silip başını kaldıran oğlana bakarak eliyle kapıyı işaret etti. "Çek git buradan! Her zaman yaptığın gibi aç kapıyı ve defolup git. Seni görmek bile istemiyorum." kızın yüzünü alayla süzen adam en son yüzündeki aynı alay ifadesi ile kapıya yönelmiş ve odadan çıkmıştı. Kısa bir süre sonra dış kapının sesinin duyulmasıyla genç kız tuttuğu göz yaşlarını serbest bıraktı. Yere çökerek hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Bunları hakettiğini düşünmüyordu genç kız. Yaptığı tek şey oğlanı canından bile çok sevmesiydi, bu muydu yanlış olan? Genç kız artık gerçekten çok yorulmuştu. Daha fazla dayanamıyordu bu kadar şeye ama ne yapacağınıda bilmiyordu. Yapayalnızdı. Ne oğlanın yaptıklarına dayanabiliyordu, ne de oğlandan kopabiliyordu. Büyük bir uçurumun kenarında gibi hissediyordu kendini; ne aşağı atlayabiliyordu, ne de geri çekilip kendini kurtarabiliyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ma meilleure partie
Short Storyher şeyimi adamıştım ben sana, ama sen her şeyimi alıp bir uçurumdan yuvarladın ve ortaya kocaman bir enkaz çıktı, fakat bu enkazın altında ezilen bir tek ben oldum.