1.Başlangıç ya da Son

7 2 1
                                    


Hala kendini gerçekleştirememiş yalnız hisseden kalplere

İnsanların seçim yaptığı ve seçimler doğrultusunda hayatının şekillendiği söylenir.Hayır.Çoğumuzun hayatında seçim diye bir şey yoktur.Doğdumuzda kimilerimizin ilk yatağı beşik kimimizin alalade bir koltuk kimimizin cami önü mermeri kimimizin ise bir çöp tenekesi olur. Hayata kimimiz sevilerek sahiplenerek kimimiz ise terk edilerek başlarız.İşte asıl seçim biz doğmadan önce gerçekleşir ve bundan sonra seçim yaptığımızı sandığımız ama aslında aynı noktaya giden birbirinin türevi olaylar yaşarız. Ve düşünürüz ya o gün o an şunu seçseydim...O seçimin aslında hiç bir önemi yoktur.İçinde bulunduğun çevre seni sen yapan yegane şeydir.
Dünyada biz insanların seçimlerini yaşıyordu bu günlerde.Büyükler dünyanın tüm kaynaklarını sömürüp torunlarına gelecek vadetmeyen susuz ve çorak topraklar bırakmıştı.Büyüklerin yaptığı günahların bedelini en günahsızlar ödüyordu.Artık kimsenin bir seçim şansı yoktu.İşte böyle bir dünyada sadece suda akan yaprak gibi su sizi nereye götürürse oraya gidiyorsunuz.

Dışarıda hiçliğin ortasında dururken yanı başımda hareket halindeki klimanın pervanesinin çalıştığını güç bela fark edebilmiştim. Yine beni bitirip tüketen kendi düşüncelerimle başbaşa kalmış, beynim konudan konuya cirit atar olmuştu.Düşüncelerimden koptuğumda çalışan klima pervanesinin ne kadar da sinir bozucu bir ses çıkardığını fark ettim.Sanki zorlanarak o da dışarıdaki boğucu sıcaklıkla savaşarak hayatta kalmaya çalışıyordu.Bu farkındalık ile birlikte bu sese artık daha fazla katlanamazdım. Zaten bu bekleme işinden de tamamiyle sıkılmıştım.Dakikalardır dışarıda ekip arkadaşlarımın gelmesini bekliyordum. Dışarıda herhangi bir tehdit veya hareketlenme yoktu. Şu pervane dışında.İçeri girmek için merdivenlere doğru yöneldim.Havada yine katlanılamayan sıcak bir rüzgar insanın yüzünü yalıyor nefes almasını güçleştiriyordu.Rüzgarla birlikte kum taneleri de insanın vücuduna nüfus ediyor kaşlarına, kirpiklerine kulak deliklerinin içine dahi giriyordu. Bir elimle kendimi bu toza karşı siper etmiştim. "Lanet olsun!" Kendimce söylenmeden edemedim.Gözlüklerim araçta kaldı.Hafif eğimli kimisi dar kimisi geniş merdivenlerden çıkıp biraz sarımtırak hale gelmiş cam kapıdan içeri girdim.İçerisi havasız da olsa serinliği ile dışarının boğucu sıcaklığına bin kere tercih edilirdi.Kasanın arkasında kararmış yüzü ve irili ufaklı dişleri ile dışarıdaki merdivenleri andıran zayıf çelimsiz bir adam duruyordu.Dükkanın en üst tarafına küçük bir ekran konulmuş iyi giyinimli parlak yüzlü bir kadın haberleri sunuyordu.Haberlerin en değişmez cümlesi artık : bugün son yüzyılın en sıcak günü idi.Yine bir sonraki güne kadar bugün de en sıcak gündü.Kasanın arkasındaki adam elini kolunu sallayarak konuşuyor bir yandan da haberlere göz atıyordu.Sanki içinde bulunduğu tartışmadan uzaklaşmak istercesine bir kaç saniye ekrana bakıyor ardından gözünü ekrandan çekip yine zayıf kollarını karşısındaki kadın ve erkeğe doğru sallıyordu. "Olmaz." "Olmaz."
Dışarıda kafamda eski ve sonu gelmeyen düşünceler cirit atarken içeride yeni bir tartışmanın filizlendiğinden habersizdim. Duraksayıp ne olup bittiğini anlamaya çalıştım. Anlamak çok zor olmadı. Artık memlekette yaşanan beş kavgadan üçü bununla ilgiliydi.Su kredisi...Suyu daha tasarruflu kullanabilmek için artık su kredisi yasası vardı.İçme için ayrı duş için ayrı kredi veriliyordu.Arada yine de yasal olmayan şekillerde bu krediyi delip insanlara fazladan su veren ve bunu bir fırsat haline getirmeye çalışan ticaret mafyaları da vardı elbet.
"Daha fazla verebilmemin imkanı yok!" dedi kasanın arkasındaki adam. Sesi net tavrının değişmeyeceği kesindi.
"Yeni kararname ile kredi üçe düştü. Herkesin günde üç hakkı var daha fazlasını veremem." Omuz silkti.
"Alacaksanız alın ya da gidin." Önündeki su şişelerinden üçünü kenara ayırdı. Diğerlerini ise öne doğru uzattı.Kadın ve erkek sinirli bir şekilde adamın elinden şişeleri çekip aldılar.Sıra ile kimliklerini okuttuktan sonra bana doğru yöneldiler.İçeri girenin ben olduğunu zaten çoktan duymuşlardı.
Navruz ve Aley ikisi de senkronize biçimde ellleri belimde önümde durdu.İkisinin yüzlerine de kısa bir bakış attım.Sözsüz bir konuşmaydı bu.Elleri bellerinde benden bir tepki beklercesine duruyorlardı.Uzun bir yola çıkıyoruz ve elimizde olan su yetmeyebilirdi bakışların manası.
"Bugün hakkımı hiç kullanmadım kalanları da ben alırım." dedim ikisinin arasından kasaya hızla yönelerek.Hem onların hem de adamın duymasını istercesine yüksek sesle konuşmuştum.
"Bak işte bu olur." dedi adam. Kenara ayırdıklarını kasadan geçirdi.Kimliğimi çıkarıp posta okuttum.Ekran yeşile döndü.Kalan hak 0.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 20, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TEMASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin