0.2

470 73 116
                                    

________

#hyunjin's pov

"Nereye lan? Okuldan yeni geldik."

"Ben çıkıyorum işim var, siz devam edersiniz." Geçen gün Minho'yla konuşmamız üzerine belirlediğimiz vakit gelmişti. Şimdi tavşan öğretmenimi kızdırmamak adına erkenden çıkmam gerekiyordu. Kalıp bizimkilerle pc oynayıp kızlar hakkında konuşamayacak kadar meşguldüm yani.

"Yine kiminle gününü gün ediyorsun orospu çocuğu?" Sevgili arkadaşım Chan, bana sevgi sözcüklerini yollarken çantamı tek koluma astım ve dış kapıyı açarken cevapladım onu.

"Minho'yla, ders çalışağız-" Lafımı henüz tam bitiremeden, içeriden gelen ilkel seslere gülmeden edemedim. Ergenlik zor bir şeydi, arkadaşlarınız gelişimini tamamlamamış maymunlar gibi sesler çıkarabiliyordu. Genel de Changbin ve Jisung bu potansiyeldeydi.

"Hocam ne çalışacaksınız, biyoloji mi yoksa? Hem de Lee Minho'yla, off çok güzel çocuk." Gözlerimi içeriye doğru çevirdiğimde, bu lafı eden can dostum Jisung'la buluştu irislerim. O, bakışımla ne demek istediğimi anlamış olacak ki görünmez bir kilit çekti ağzına. O kilidi vurmasaydı, çok geçmeden ben kapatacaktım gevşek ağzını.

"Güzelse güzel, size mi güzel amına koyayım."

"Tamam Hyunjin, senin."

"Anladık anladık, kızma hemen Hwang."

Onlar bana gülerken, giyili olan ayakkabılarımla binanın koridoruna çıkmış, onlara seslenmiştim son kez. Hiç güvenmiyordum. "Amcam arada bakmaya geliyor, eve düzgün davranın sikerim belanızı." Sadece Chan'ın eliyle yaptığı bir onay işareti içime hiç su serpmese de, kapıyı kapattım. Onlardan daha önemli bir işim vardı ne de olsa.

Lee Minho.

Gerçekten güzel bir çocuktu, onunla uğraşmak, kızdırmak, bazense utandırmak benim gibi bir serserinin hayatına eğlence katabilecek nadir şeylerdendi. Bu beni yarım ağız gülümsetti, arabama binerken de hala üstümde olan forma gömleğimin yaka düğmelerinden birini açtım. "Umarım öğretmenimi çok bekletmemişimdir."

Kızgın bir kediyle uğraşmak kolay olmayabilirdi.

__

"Hyunjin, Hwang Hyunjin. Minho'nun arkadaşıyım."

Çiçekli kapı süsüyle on dakikadır bakışırken, kapıdan gelen sese bir kez daha yanıt verdim bıkkınca. "Kimim dedin evladım?" Biraz daha ayakta dikilirsem delirebilirdim. "Hırsız teyzecim hırsız, aç kapıyı."

"Minho burda bir çocuk var, hırsızmış. Tanıyor musun?"

İçeriden gelen sese istemsizce güldüğümde, alnımı kapıya yasladım. Koskoca Hwang Hyunjin, on dakikadır kapıda bekletiliyordu. İnanılmazdı gerçekten.

"Hırsız mı?" Naif ses tonunu işittiğimde, kapının açılacağını anladığımdan başımı geri çektim. Anında da açılan kapı ile ev haliyle beni karşılayan Minho'yu görmem bir olmuştu.

"Hırsız değil bu Minji teyze, bizim mahallenin sapığı."

Bilmiş bir halde bana attığı bakış, yalnızca tatlı gösteriyordu onu. Güldüm bu lafına, kolumu kapının kenarına yaslamış ve hafifçe güzel yüzüne doğru eğilmiştim, tek elim huy edindiğim gibi yanağını buldu ve hafifçe çekiştirdim. Bundan nefret ettiğini biliyordum ve bu daha da hoşuma gitmesine sebep oluyordu tabii."Yalnızca senin sapığınım, güzelim."

slow down ↪ hyunho Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin