Carl'ın söylediği şeyi beklemiyordum. Gerçekten sinirlenmişti. Neden bu kadar sinirlendiğini de anlayamamıştım. Benden hoşlandığını düşünmüyordum. Eğer öyle olsaydı bana böyle davranmazdı. O yüzden ben de ondan hoşlandığımı belli etmek istemiyordum.
Carl'dan
Dışarıya çıkmıştım. Yağmur yağıyordu. Onları gerçekten kıskandığımı fark etmiştim ama Olivia benim hiçbir şeyimdi. Sanırım ondan hoşlanıyordum. Tam emin değildim ama tuhaf duygular içerisindeyim.
Ben bunları düşünürken arkamdan birisi omzuma dokundu. Arkamı döndüğümde bunun Olivia olduğunu gördüm. Yağmur yağıyordu ve sırılsıklam ıslanmıştık. Saçları ıslakken bile çok güzel görünüyordu.
Beklemediğim bir hamle yapıp sol elimi yavaşça tuttu. Neden bilmiyorum ama o anda elimi geri çektim. "İçeriye gir hasta olucaksın." dedim. Olivia "Sen ne yapıcaksın?" dedi. Ben de yere bakıp biraz düşündükten sonra "Buradan gidicem." dedim ve birlikte kaçtığımız tellerin oraya doğru yürümeye başladım. Olivia arkamdan geliyordu.
Olivia'dan
O hızla yürüyordu ve ben ona yetişemiyordum. Oldukça telaşlıydım. Gideceğini söylemişti. İkimiz de feci halde ıslanıyorduk ama şuanda umrumda olan bu değildi.
Sonunda Carl'a yetişip kolundan tuttum ve hızla kendime çevirdim. "Ne yapıyorsun Carl?" dedim bağırarak. Carl bana baktı ve "Daha fazla burda durmak istemiyorum." dedi. Ben de "Nereye gittiğini sanıyorsun ki?" dedim. Carl da cevap vermedi. Ben de daha fazla sinirlenip "Buradan gidince eline ne geçeceğini sanıyorsun?" dedim.
Carl birden bağırarak "Sahte bir hayat yaşıyoruz! Hepimiz birbirimize oyun oynuyoruz Olivia! Hiç kimse, hiçbir şey gerçek değil buradaki! Hepimiz sadece kendimizi kandırıyoruz! Sen de uyan artık." dedi. Çok yüksek sesle bağırmıştı.
Şaşkın bir şekilde ona bakıyordum. İkimizin de gözleri dolmuştu. "Carl sen iyi değilsin." dedim. Carl "Ben gidiyorum Olivia." dedi ve tellere yöneldi. Ben de gözümden düşen bir damla yaşı sildim ve "Gitmeni istemiyorum!" dedim.
Bu dediğimi ben bile beklemiyordum. Carl duraksadı. Yine ben bir adım attım ve onu kendime çevirdim. Baktığımda ağladığını gördüm.
Birden kollarımı ona sardım. O da sıkıca belime sarıldı ve göz yaşlarının yağmurla karışmasına izin verdi. Ağlıyordu. Başını okşuyordum. Bu olanların hepsi ikimize de çok ağır gelmişti. Carl ne kadar güçlü durmaya çalışsa da onun ne kadar sarsıldığını görebiliyordum.
Kollarımızı ayırdığımızda Birbirimize baktık. Elimi yanağına koydum ve baş parmağımla ıslak yanaklarını sildim. Birbirimize yaklaşıyorduk. Burunlarımız değmeye başlamıştı. Carl dudaklarıma bakıyordu. Sonra tekrar gözlerimin içine. Çok heycanlanmıştım.
Karışık duygular içerisindeyim. Tam beni öpücekti ki duraksadı. "Bunu sana yapamam Olivia." diyip anlıma bir öpücük kondurdu. Gözlerimi kapattım. Daha sonra dudaklarını anlımdan çekip ellerimi son kez sıktı ve arkasını dönüp hapishaneye doğru ilerledi. Ne olduğunu anlamamıştım. Öylece arkasından bakıyordum. Yağmurun altında kalmıştım. Carl gözden kaybolana kadar orada durmaya devam ettim.
Hücreme gelmiştim ve Carol'dan bir havlu isteyip saçlarımı kuruluyordum. Carl ortalıklarda gözükmüyordu. Hücreden çıktığımda Koridordaki Daryl ile karşılaştım. Daryl "Sen yağmurun altında mı kaldın?" diye sordu.
"Evet" dedim. Sonra çok utanacağım bir şey söyleyip "Sizi gördüm çocuk. Ayrıca git ve ateşin başına otur. Hasta olucaksın." diyip yanımdan geçti ve gitti. Dediği şeyle gerçekten çok utanmıştım. O bizi görmüştü. Öpüşmek üzere olduğumuzu. Daryl'ın söylediğini yapıp ateşin başına oturdum. Biraz ısındım. Daha sonra kestirmek için odama gittim ve yatağıma uzandım. Carol'a yemek yemeyeceğimin haberini vermiştim.
Ben tavanı seyrederken odaya giren ayak seslerini duydum. Muhtemelen bu Carl olmalıydı. Ranzanın gıcırdama sesini duydum. Daha sonra gözlerimi kapatıp yan tarafa döndüm. Kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Gelen bağırışma sesleriyle ve odadaki çarpışma sesleriyle gözlerimi açtım. Başımı aşağıya eğdiğimde Carl'ın Tom'u ittirmeye çalıştığını gördüm. Koridordan ise bağırışma sesleri geliyordu. Hemen ranzadan aşağıya indiğimde Tom'un aylağa dönüştüğünü görünce şoka uğradım. Carl mücadele ederken "Olivia uzak dur!" diye bağırdı. Bıçağımı aldım ve güç bir şekilde Tom'un başına sapladım.
O yere düşmüştü. Carl bana baktı. Nefes nefese kalmıştı. Ben ise dilim tutulmuş bir şekilde "Bu nasıl oldu?" dedim kekeleyerek. Carl tam konuşacaktı ki dışarıdaki sesleri duyup elimden tuttu ve beni dışarıya sürükledi. Koşuyorduk ve koşarken diğer aylağa dönüşen kişileri öldürüyordu.
Sonra Judith'in ağlama sesini duyduk ve ona doğru koşmaya başladık. Carl etraftakilere bıçağını saplarken Judith'i kucağıma aldım ve Carl yine bir elimi tuttu. Judith korkmuş bir şekilde başını omzuma yasladı ve kollarını sımsıkı boynuma doladı. Ben de korkuyordum ve sadece Carl'a gore hareket ediyordum. Aylaklar biz uyurken içeriye girmişlerdi. Sonra Daryl'a rastladık. Daryl okuyla hepsini vuruyordu. Bizi yönlendirip karavana gitmemizi söyledi. Carl önce karavana bizi bindirdi.
Daha sonra bana dönüp "Onlarla kal, Judith'i koru ve buradan kurtulun. Ben geleceğim." dedi. Carl tam gidicekken elini sımsıkı tutup "Gidemezsin Carl." dedim. Onu bırakmak istemiyordum. Carl elimi okşadı ve "Bunu benim için yap. Lütfen." dedi gözlerimin içine bakarak. Daha sonra da "Onlara yardım etmeliyim" dedi.
Elini yavaşça çekti. Ben de istemeyerek elini yavaşça bıraktım ve onun gitmesini izledim. Daha sonra Glenn karavanın kapısını kapattı. Koltuğa oturdum ve Judith'i kucağıma aldım.
Karavanın içerisinde Maggie, Glenn, Carol, Beth ve Aaron vardı. Karavan hareket etmeye başlamıştı. Camdan dışarı bakarken gözlerim Carl'ı arıyordu. Gözlerim dolmuştu. Ölmesine izin veremezdim. O an gerçekten emindim onu ne kadar çok sevdiğimden. O benim yaşama sebebimdi ve o ölürse ben yaşayamadım.
Tren raylarının yanında bir ev bulmuştuk. Glenn ve Aaron önden evi kontrol ettiler. Biz de arkalarından ilerledik. Judith'i sımsıkı tutuyordum. Carl için. Bu evde şuanlık kalabilirdik. Carl'a ne olduğunu çok merak ediyordum ve çok endişeliydim.
Stresten dört köşe olmuş bir şekilde düşünürken yanıma Maggie oturdu. "Nasılsın tatlım?" dedi. "Korkuyorum Maggie." dedim. Maggie "Carl için mi?" dedi. Ben de "Evet. Hem de çok." dedim. Maggie "Korkma tatlım. Carl çok güçlü bir çocuk. Eminim ki kurtulmayı başarmıştır." diyip bana gülümsedi. Buna inanmak çok istiyordum çünkü Carl'ı da kaybedemezdim. Onu çok seviyordum.
3 Gün sonra
Diğerlerinden hala haber yoktu ve çok tedirgindim. Carl'ın öldüğünü bile düşünmeye başlamıştım. Ateşin başında oturuyorduk. Daryl da yanımdaydı. Ne kadar mutsuz olduğumu farkındaydı. O Judith ile ilgileniyordu, ben ise Carl'ı düşünüyordum.
Birden dışarıdan bir ses geldi. Kapıya birileri yaklaşmıştı. Daryl hemen ayağa kalkıp oku kapıya doğru yöneltti. Tedirgin bir şekilde hepimiz tetikte bekliyorduk. Ben kapıya bakıyordum. Kapı hızla açıldı.
Rick'i görür görmez koşarak ona doğru gittim ve kollarımı ona sardım. Rick de bana sımsıkı sarıldı. Gözlerimi açtığımda Rick'in arkasındaki Carl'ı gördüm. Şok içindeydim. Rick'ten kollarımı çektim ve Carl'a baktım. Birbirimize bakıyorduk. Birden koşarak bana sarıldı ve ellerini başıma koydu. Gerçekten sımsıkı sarılmıştı. Gözlerim dolmuştu. "Yaşıyorsun." dedim sessizce.
Uzun bir süre sarılı kaldık. Carl saçlarımı okşadı ve "Sana geleceğimi söylemiştim." dedi. Kollarımızı birbirinden ayırdık ve gözlerinin içine baktım. O sırada herkesin yanımızda olduğunu düşününce birbirimizden yavaşça uzaklaştık. Carl Judith'e doğru koşup onu kucağına aldı ve doyasıya öptü.