Koşar adımlarla spor salonuna doğru ilerledi Yeonjun.
Tüm hocalar onun voleybol oynadığını biliyordu. Bu yüzden o da bir bahaneyle kaçmıştı okuldan.O ikisi kavga ederken hiçbir şey yapamamıştı.
Son zamanlarda tuhaf davranıyordu zaten Yeonjun'un yanındaki. Yeonjun ise bundan rahatsız oluyordu ki Soobin'e laf atması bardağı taşıran son damlaydı.Spor salonuna gelmesiyle kapıyı açtı. Ve ardından bir kapıyı daha.
Sahanın olduğu yere geldiğinde her zamanki gibi basketbol oynuyorlardı.Yeonjun'un gözleri Soobin'i ararken çok geçmeden onu fark etmişti. Ne de olsa en uzunlarıydı.
Onların basketbol oynadığını umursamayarak, adımlarını yavaşlatmadan sahaya ilerlemiş ve Soobin'in yanına gitmişti.
Yeonjun'u fark etmesiyle Mingi, topu atacakken durmuş ve o ikisine bakakalmıştı.
Yeonjun Soobin'in karşısına geçmiş, ona mahçup gözleriyle bakıyordu.
Kendi hatası olduğunu düşünüyordu.
"İyi misin?"Ona aynı bakmaya devam ederken konuşmuş; ardından diğerleri oynamak için o ikisini beklerken Mingi boğazını temizlemişti.
O ikisi ona dönmüş ve ardından Soobin Yeonjun'un elinden tutup onunla sahanın dışına doğru yürümüştü.
Yeonjun, Soobin'in elini tutmasıyla kalbinin hızı iki katına çıkmıştı.
Onun peşinden yürüyordu ki kısa bir sürede Soobin onu boş bir odaya götürmüş ve içeri girmişti.İçeride pek bir şey yoktu. Eski toplar, birkaç koli ve birkaç tane oturacak yer...
İçeri girmeleriyle Soobin, kapıyı kapatmış ve ardından Yeonjun'a dönmüştü.Yeonjun aynı gözlerle ona bakıyordu. Dudağını büzmüş, fazlasıyla mahçup olmuştu ona karşı.
Parmak ucuna kalkmış Soobin'in yüzündeki yaralara göz gezdiriyor, tekrardan kendi hatası olduğunu düşünüyordu.
"Özür dilerim benim yüzümden oldu hepsi."Soobin yüzünü onunkinin hizasına getirmek için eğildi ve onun bu şirin haline gülümsedi.
"Yeonjun senin hatan değildi.""Off. Bu haldeyken bile nasıl hala sırıtıyorsun Soobin?"
Hırkasının cebinden bir yara bandı kutusu çıkardı ve bir tanesinin paketini açıp Soobin'in burnunun üstündeki çiziğe parmak ucuna kalkarak yapıştırdı.
Bantı yapıştırmasıyla Soobin, Yeonjun'un arkasında duran aynaya göz atmış ve tekrardan Yeonjun'a sırıtmıştı.
"Pembe ve kedili yara bandı mı?""Kes sesini Soobin!"
Yeonjun kollarını bağlamış göz kontağından kaçınırken arkasındaki masaya yaslanmıştı.
Soobin'in eski sevgilisi konusuna açıklık getirmek istiyordu ama yapamıyordu. Aynı konuyu açamıyordu."Şey Soobin... Şu, eski sevgilin var ya."
Gözlerini anlık olarak Soobin'le birleştirmiş, ardından hemen ayırmıştı.
Soobin ise onu dikkatli şekilde dinliyordu, tüm odağı ondaydı."Tüm lise boyunca zorbanın tekiydi. Yani, hem bana karşı hem de diğerlerine. Yani eğer sen seviyorsan şu an karışmak gibi olmak istemiyorum senin duyguların sonuçta ama onunla hala konuştuğunu gördüğümde şaşırmıştım ve biraz da kaba konuştum sana karşı."
"Yeonjun..."
Soobin cümlesini bitirmeden Yeonjun kendi sözlerine devam etmişti.
"Şu an onunla konuşmayı kes demiyorum, onu hâlâ seviyorsun belli ki. Sana karışmak istemiyorum ben sadece-"Soobin'in gözlerine bile bakamadan konuşuyordu Yeonjun. Saçmaladığını biliyordu ama yanlış anlaşılmasından korkuyordu, belki de Soobin'in kendi hislerini öğrenmesinden.
Tek nefeste aklına gelenleri sıralıyordu fakat devam edecekken Soobin'in cümlesiyle dona kalmıştı.
"Seni seviyorum."
---
ben oluyum sanirim
cok hosuma gitmedi bu bolum o yuzden baya gecikti 😞💔💔
sizi seviyorum muuah
(diger bolum ya da 1 bolum sonra final yaparim buyuk ihtimalle)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
club war
Fanfictionsaatleri aynı denk gelen voleybol kulübü ve sürekli onlara top atan basketbol kulübü yeonjun x soobin, texting (mini fic)