1.Bölüm Kaçış

59 9 8
                                    

Bu kış diğer kışlardan farklıydı sanki daha soğuk, daha kasvetliydi. Belki anlamıştı gökyüzü kaderimin değişeceğini.
Ben Gölge krallığının tek varisi ve tek kızı olan Gölge. Biliyorum ismim krallığın ismi ile aynı çünkü bu annemin ölmeden önceki son dileğiymiş.
Bugün babamın duyurusuyla karşımda yine başka krallıklardan gelen ve bu krallığın benim ile evlenerek kralı olmak isteyen binlerce velihatlardan bir tanesi karşımda durup özelliklerini babama gösteriyor bense sadece izleyebiliyorum. Elimden gelen sadece bu çünkü. Sıradaki velihat gezegenimizde bulan birkaç krallıklardan biri olan Su krallığının velihattı Aris.
Aris ihtişamlı gümüş kapıların açılmasıyla içeri girdi. Giydiği lacivert botlarını sertçe ve kendinden emin bir şekilde yere basıyordu. Kırmızı halının üstünde sert bastığında oluşan ayak izleri gittikçe yaklaşıyordu üzerine her velihattın giydiği gibi kendi kralliyet resmi elbiselerini giymişti. Sarışın saçlarına inat sönük kalan mavi gözleri benim de dahil her kızın etkilenebileceği türdendi-tabi kendisi benim en büyük düşmanım olmasaydı-sağ elini arkaya atarak selam verdikten sonra geçmişini ve soyunu anlatıp bildiklerini babama ha bir de üvey annem olucak o cadıya göstermişti.
¬Sevgili krallım ben Su krallığının 5 varisinin en büyüğü Aris.
Üvey annem Yusira onaylayıcı bakışlarla Aris'e bakınca öfkelenmemek için kendimi tutuyordum yoksa bir bodrum cezası alıcaktım. Yusira babama dönüp bir şeyler fısıldadıktan sonra önce bana baktı,bakışlarında onay vardı. Üvey annem olucak lanet olası kadın yine babamın aklıyla oynamıştı. Ve bunu sadece ben bilebiliyordum buna engel olabilirdim tabi her iki işaret parmağımdada o lanetli yüzük olmasaydı.
Babam bakışlarını benden çekip Aris'e bakıp konuşmaya başladı ben içimden hâlâ dua ederken
¬Aris seni ailen ile burada görmekten gurur duyarım.
Babamın kelimeleri kulağımda çınlanıyordu. Artık dayanamazdım içimde oluşan öfkeyle ayağa kalktım ve.
¬Ben evlenmek istemiyorum hele de bu adamla.
Sinirli adımlarımla hızlıca yukarı çıkıyordum babamın ve Yusiranın arkamdan bağırmasını umursamadan. Odama geldiğimde hışımla kapıyı kapatıp sırtımı kapıya dayadım. Tüm saraya inat tüm siyahlığıyla bana göz kırpan odama baktım. Odanın ortasında tam da benim rahat edebileceğim bir boyutta siyah nevresimlerle kaplı yatak, her iki yanında gümüş işlemelerin olduğu iki çekmeceli siyah komodin, yerde odayla karşılaştırınca küçük olan siyah yumuşak bir halı, odayı aydınlatan avize ise odanın karanlığına zıt bir şekilde parıldıyordu. Rahatsız olan gözlerimi avizeden çekip banyoya girdim. Banyo benim isteğim üzerine fazla sadeydi ve gözümü yormuyordu. Odada Dünyalılarda olduğu gibiydi. Bir duşa kabin ve elimi yüzümü yıkamak için var olan siyah mermerlerin üzerinde gri bir evye vardı. Aynanın her iki yanında gümüş işlemeli siyah dolabım vardı. Banyoyu incelememi kapının yumruklanma sesi bölmüştü. Demek ki velihatlar gitmişti. Ama benim kırılacak olan kapıyı açmaya hiç niyetim yoktu. Duşa kabine girip iliklerime kadar hissedeceğim suyun altında kalmak kapıyı açmaltan daha cazipti doğrusu.
🕳️
Banyodan çıktığımda üzerimde olan siyah bornoz ve ayağımdaki en sevdiğim iki renkten biri olan kırmızı pamuklu terlikler vardı. Karşımda ise benim bu umursamaz tavrıma karşın babam ve Yusira bir o kadar öfkeliydi.
¬Harzem Bey kızınız odada duş alıyordu bu yüzden içeri giremedik.
Demek ki babam beni aşağıya çağırmış ben gelmeyince ise muhafızları suçlamıştı.
¬Gölge seninle konuşmamız lazım hemen aşağıya gel.
¬Gölgecim böyle yapmamalısın baban krallığın kaderi için böyle yapıyor.
Yusiranın o yeşil kem gözleri benim siyah gözlerimin içine bakarak kurdu cümleleri. Tiksintiyle söylediği yalanları tekrardan düşündüm artık dayanamıyordum bu kadının yalanlarına
¬Yalan söyleme Yusira senin gibi bir cadı asla bu krallığı gerçek bir samiyetle önemseyemez yalanlarınla bizi manipüle etmeyi bırak.
Sözlerimi bitirdiğimde babam daha da öfkelenmiş. Yusira ise bana bunların cezasını bana sonra ödeteceğini anlatan gözlerle bakıyordu gözlerime Yusirayı izlememi bölen Babamın gür sesi olmuştu.
¬GÖLGEEE o senin annen terbiyeli konuş ve bilki bu terbiyesizliğinin de bir cezası olucak.
Nokta yine ceza alıcaktım cezayı ilk kez annem öldükten sonra allmıştım Mahzen cezası.
🕳️
Aşağı indiğimde üzerimde içimde dap dar bir içlik üzerine rahat bana tammamen zıt olan isteğim dışında giydiğim bembeyaz elbise altına ise küçük topuklu siyah bir ayakkabı giyinmiştim saçlarım ise üstlerime zıt bir biçimde dağınık topuz üzerine prensesliğime ithafen verilen gümüş tacım vardı. Babam ihtişamlı koltuğunda oturmuş annemin koltuğunda ise Yusira denen o cadı oturuyordu. Yusira üzerine koyu yeşil renklerde siyah detaylı ispanyol kol elbisesini giymişti saçlarının kırmızılığının üzerine konunan o ihtişamlı kraliçe tacı onu inanılmaz çekici gösteriyordu babam ise onun renklerine inat daha açık tonlar tercih etmişti siyah pantolonun üzerine işlemeleri özenle yapıldığı belli olan beyaz bir gömlek giyinmişti. İhtişamlı kaftanı bu sade kombinine renk katıyordu. Merdivenlerden inerken Muhafız geldiğimi gördüğü anda babama geldiğimi bildirmişti. Yusira ve babamın gözleri bana odaklanmıştı ama ben ise elimdeki gümüş işlemeleri ile bir harika olan bıçağı üzerindeki kan lekelerini siyah mendilimle siliyordum. Son dersimden kalan tavşan kan izleriydi. Babam benim bu umursamaz durumlarıma daha fazla katlanamaz olucak ki
¬Gölge o gözlerini bıçaktan çekip bize bakmayı düşünürmüsün.
Umursamaz tavrıma karşı gözlerimdeki öfkeyle babama ve Yusiraya bakıp cevap verdim.
¬Bu bıçak annemin bana bıraktığı bir kaç şeyden biri ve emin olun bu bıçak sizin o gözlerinizdeki bakışlardan bin kat daha önemli emin olabilirsiz ama önemli olan benim sizin bakışlarınıza esasen bu bıçağa daha vermem.
Babamın kırmızı çizgisini geçmiştim Yusira kollarını babamın sol koluna dolayıp.
¬Sakin ol Harzen bunu sinirin ona değmez o seni anlamak istemeyecek kabar bencil büyüklükle karşılaman gerekir.
Yusiranın sözleri vucüd ısımı arttıracak kadar öfkelenmemi sağlamıştı. Tam ağzımı açıp o lanet olası cadıya cevap vericekkken babamın sözü konuşmamı engellemişti.
¬SUS! Daha fazla sözlerini ve terbiyesizliğini çekecek tahamülüm kalmadı,bu yaptıklarının cezası olarak 5 günlük mahzen cezasına karar verdim. Ha bu arada istesen de istemesen de Su krallığının varisi Aris ile evleneceksin.
Konuşacak halim kalmamasına rağmen aklımdaki en büyük soruyu şaşkınlıkla sordum.
¬Peki bu krallığın başına kim geçicek benim kendi krallığım varken ben niye başka bir krallığın kraliçesi oluyorum niye beni istemediğim biriyle zorla evlendiriyorsun niyee.
Sorularımdan sadece birine cevap verdi babam.
¬Yusiranın kardeşi Kıran bu ülkenin başına geçicek onun bu ülkeye senden daha iyi sahip çıkacağına karar verdik.
Tek kelime edemedim,tek bir şey diğemedim, ben meğersem annemle birlikte krallığımı da babamı da ihtiyaç olduğum şefkat ve sevgiyi de kaybetmişim. Ben en önemlisi kendimi de kaybettim.
🕳️
İki muhafızın kolunda siyah ve o kasvetli ve iğrenç kokusunu merdivenin başından alabildiğim hayatımda odamdan çok vakit geçirdiğim mahzene doğru ilerliyordum. Her adımımda yerdeki pis suya bastığımız için çıkan ses kulağımda yankılanırken hâlâ babamla olan konuşmamızı düşünüyordum. Beni burada tutan iki muhafız gittikten sonra Yusiranın görevlisi geldi ikisi beni tutarken Yusiranın baş hizmetçisi kutudan çıkardığı saydam ve jel kıvamındaki sıvıyı boğazıma enjekte ediyordu. O an acıyla attığım çığlık Mahzenin duvarlarında yankılanıyordu. Alışmıştı duvarlar bu melodiyi tekrar duymaya. Bu iğneni içinde Yusiranın hazırladığı bir karışım vardı. Bu karışım benim halüsilasyonlar görmeme,çok fazla acı çekmeme,kabus görmeme, yememi ve içmemi engelliyordu. Direk şah damarımdan enjekte edilen jel kalbim kan pompalamaya devam ettikçe vucüduma yayılıyordu. Benim mahzenimin soğuk demir kapılarını açtıktan sonra içeriye adeta fırlatılmış ve yorgunluğumdan olsa gerek uyumamı sağlamıştı bu soğuk mahzen.
🕳️
Yine ateşler içinde kalıp beni mahveden kabuslardan birini görmüştüm. Geldiğimden beri gördüğüm annem yine belirmişti karşımda açlıktan guruldayan karnıma inat beynim yemek yememe engel oluyordu.
O sırada önce görmediğim bir şey belirdi. Bir kapı. Kapının içinden parıldayan beyaz ışık gözlerimi yakıyordu bunun bir halisülasyon olduğunu düşündüğüm için gözlerimi kırpıştırıp duruyordum. O anda içimde anlamını bilmediğim bir dürtüyle ayağa kalkıp elimi beyaz ışın içine doğrulttum ve ışığın içine çekildim.

Gecenin Gölgesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin