"Ne güzel, şimdi seni ona geri yolluyorum." der demez hızlıca kapıyı yüzüme çarpacakken elimi kapının arasına koydum.
Elim fena halde acımıştı. Geber Toji!
Toji kapıyı tekrar açıtı ve sert bir şekilde bakmaya başladı. Benden bir şeyler söylememi bekliyor gibiydi.
"Beni kabul etmek zorundasın!" dedim acıyan elimi tutarak.
"Seni bana neden gönderdi Wayne?"
"B-bilmiyorum.."
Yüzünde en ufak bir mimik dahi olmadan bakıyordu. Elini bana doğru uzatıp incinmiş olan elimi tuttu.
"Gel buz koyalım eline."
Başımı sallayıp evin içine gerdim. Sırt çantamı yere bırakıp Toji'nin peşinden hızlı adımlarla ilerledim. Büyük bir kapı ardından mutfağa girdik.
"Otur sen." dedi Toji. Mutfaktaki büyük masanın sandalyesini çekerek oturdum ve etrafı incelemeye başladım. Her şey fazla pahalı duruyordu. Kıskanmamak elde değildi.
Toji dolaptaki buz kalıbını alıp yanıma geldi. Sandalyeyi çekip oturdu. Yaralanmış olan elimi nazikçe tuttu ve kızarmış taraflarda parmağını gezdirdi. Ardından buzu çok fazla değdirmeden elime dokundurmaya başladı.
"Ellerin küçücükmüş." dedi gülerek.
Sabahtan beri ondan kaçırdığım gözlerim bu söyledikleriyle ona doğru baktı. Ne yani beni beğenmiş miydi yoksa öylesine mi diyordu?
"Yeterli bence bu kadar, fazla ağrımıyor zaten" dedim ama çok fazla acı çekiyordum, belli etmemeliydim.
"Pekala o zaman, şimdi sıra Wayne öküzünü arayıp seni neden buraya gönderdiğini sormakta."
Bir şey demeden olduğum yerde durdum. Toji telefonunu getirmeye gitmişti. Wayne'yi arayacak olması beni korkutuyordu çünkü olmadık şeyler söyleyebilirdi patron.
Toji kulağında telefonu tutarak mutfağa geldi ve tam karşımda oturdu. Bir kaç saniye sonra Wayne telefonu açmıştı.
"Bu kız kim ve neden burada?" dedi Toji daha selam bile vermeden.
"Artık ikiniz ortak olacaksınız Toji. Kız güvenilir biri merak etme ama çok yakınlaşırsan ısırabiliyor onun dışında gerçekten sahiplenmek istiyorsan kısırlaştırsan iyi olur."
Dikkatli dinleyince Wayne'nin konuşmasını duyabiliyordum ama son söyledikleri kulağıma dolduğunda gözlerim sinirle açıldı. Toji'ye baktığımda bir anda kahkaha atıp gülmeye başlamıştı Wayne'nin dediklerini duyunca.
Toji sormak istediklerinin cevabını aldıktan sonra telefonu kapattı. Şimdi ise boş boş bakışıyorduk.
"Odamı göster bana." dedim ayağa kalkarak.
"Bana emir verme bebe."
"Vereceğim ve sen de sözümü dinlemek zorundasın." dedim itiraz ederek.
Toji büyük bedeniyle bir anda ayaklanıp önümde dikildi. Elini bana doğru uzattı ve saçımı karıştırıp "Tamamdır bebe." dedi.
Bu tepkisini hiç beklemiyordum, saçıma dokunması çok hoştu ama bana bebe demesini kabul edemezdim.
"Bebe deme."
"hm. .." dedi ve beni takmadan mutfaktan çıktı. Hiç bir şekilde umursamadığı belliydi, tartışmaya girmiyordu.
Sanırım odamı gösterecek diye düşünüp peşinden gidip girdiği odaya girdim.
"Bura senin." dedi kollarını göğsünde birleştirerek.
Odaya baktığımda dev çift kişilik bir yatak gözüme çarptı. Rahatça uyuyabilirdim, çok güzel duruyordu. Etrafa bakarak büyük gardolabın yanına gittim. İçine milyon tane kıyafet sığabilirdi. Öylesine bakmak için rastgele bir kapağı açtım, keşke açmasaydım çünkü şuan Toji'nin diye tahmin ettiğim boxerlarla bakışıyorduk. Bir anda irkilip geri çekildim. Bunu beklemiyordum.
"HANİ BURASI BENİMDİ?" dedim hemen oradan uzaklaşarak.
"Senin zaten, ne bağırıyon."
"Buradakiler senin şeylerin ama!"
"Boxerlerim orada rahat ediyor, sal çocuklarımı lütfen kadınımsı bebe."
Yüzümü ellerimle kapatım boğuk bir çığlık attım. Sanırım bu adamla daha çoook işim vardı.