Ben sana yandım
Tekrar bir mektup, okuman dileğiyle.
Gökyüzümün altında duruyordun, bir manzara başkasına böyle yakışır mıydı?
Ben bir serseri, bir yüreksizim. Her şeyden önce aşağılık bir ruhum var. Ancak, tüm bunlara rağmen seni hâlâ sevebilmem, senin eserindir. Ciddiyetsiz olduğumu en çok senin ağzından duydum ve dinledim. Öyle olmadığımı çıkıp savunmam. Zira öyleyim, en azından çoğu zamanımda. Ancak senin yanındaki rahatlığım batar ve cozuturum. Elimde değil ki.
İlk görüşte orada oturan herhangi birinden farksızdın ve ben de kayıptım. Çoğu kişinin türlü türlü yerlerini görüp dokunan biri olan ben, aynen diğerlerine yaptığım muameleyi seninle de yaptım. Yaşlıların bir lafı vardır ve eminim sen de duymuşsundur; otuzun ortalarına yaklaştıkça yalnızlık ağır basar ve birine ihtiyaç duyma hissi en çok bu zamanlarda oluşur. Sanırım bu lafa inanıyordum. Birine ihtiyaç duymak berbat bir his tamam mı? Sen de biliyorsundur. Ben amaçsız ok olmaktan sıkılıyordum. Hem de fena sıkılıyordum.
Rastgele çıktığım yerde oturan rastgele birisiydin. Ama tanımadığım sen, nedense hoş hissettirdin. Diyeceklerimi okuyor musun sen? Daha kaç defa yazacağım bunları? Her mektubumda bunları çok kez yazıyorum Katsuki. Ancak artık bir geri dönüş bekliyor insan. Okuyor musun bari onu söyle. Beni görmezden de gelme, kırılıyorum.
Biraz daha bahsetsem sorun olur mu? Olmaz, çünkü sen benim bu duygularımın büyüklüğünü okumaktan pek zevk alıyorsun. Ki seni başka birisi hiç böyle sevdi mi? Sanmam. Ölümüm yakınsa fermanım ol gel lütfen. Doktorum, Civan'ım ol gel. Ben kapıyı asla kapatmayacağım. Yeter ki gel artık. Ne kadar böyle devam edecek bu yalnız gecelerim? Üzülmüyor musun bile? Ben çok üzülüyorum. Bak nasıl da yazıyorum. Kelimeler öyle akıyor ki kağıda. Keyifleniyo'n mu bari?
Katsuki, canımın ciğeri Katsuki'm. Ben bu hislerle ne kadar baş ederim bilmiyorum. Bir gece kapına gelip konuşacağım ve sonra gideceğim. Sabahında ise ölüm haberimi alacan vallah. Üzülür müsün acaba. Merak ediyorum :> neyse, iyi dileklerim seninle. Canın patronun, balkon arkadaşın.
İzuku.
"Şu herif. Deli ediyor adamı." Evinin salonunda köşesine çekilmiş. Bacak bacak üstüne atmış, bornozu üstünde. Evine gelen sayısız mektuptan birisi. Hepsini de okumuş. Ancak bir geri dönüş yok. Ve hâlâ daha yüzsüzlükle ona gitmeyi biliyor. İkisinin de mektuplardan haberi yokmuş gibi. Sanki onları yazan İzuku değilmiş gibi. Hepsi birer oyun. İkisi de memnun.
Katsuki garip, hoş bir hisle sonunu okudu. Bu his hep gelen mektubu okuduğunda göğsünde oluşur. Bunu yazanların patronu olması bir yana, cidden zamanını ayırıyordu. Oturup bir gece masanın başına, deliler gibi yazıyor muydu? Gülümsedi. "Ne çılgın ama." Katsuki mektubu katladı ve diğerlerinin olduğu çekmeceye koydu. Bir sigara yaktı. "Hah, balkon arkadaşıymış. Siktiğimin hanzosu." Yüzünde bir gülümseme.
Telefonu çalıyor. İzuku'dan gelen bir gece araması daha. İki çaldıktan sonra açıyor:
"Ne var yine?" Katsuki yalancıktan sinirli konuşuyor. İzuku'nun yalnız nefes sesini duyuyor. "Katsuki, mektubu aldın mı?" Diyor. Ne can yakan bir ses idi bu. İçtiği belli. Bir of çekiyor Katsuki. "Aldım.. seni şerefsiz. Daha ne kadar bu sonsuz sevginden ve intihardan bahsedeceksin.?" İzuku hafif gülüyor.
"Sen karşılık verene kadar. Ne diyorum ben sana.., sen benim canımın ciğerisin." Susuyor. Katsuki'nn kalbi anlık tekliyor. "İyi geceler sana. Uyu artık." Kırgın kaşlarını eliyle ovuyor durmadan. Ne ara bu hale gelmişlerdi?
"İyi geceler balım."
Öptüm bb.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
diamonds, dekubaku
Fanfictionceo İzuku x sekreter Katsuki Yeni gelen ceo, aslında hiç de yeni değildi Katsuki için. Zaten tanışıyorlardı -anime/manga bağımsız -toxic?