flashback 2018Hanyang Üniversitesi'nde sıradan bir günde sarı saçlı omega, fakültesinin az ilerisindeki kafede oturup kahvesini yudumluyordu. Sıradan bir kafeydi fakat yılların kahve zincirlerine taş çıkartırdı kahveleri. Taehyung özellikle karamel sevmeyen birisi olarak karamel lattelerine bayılıyordu. Kahvelerin içinde genel olarak sevmediği bir şurubu bile sevdirmişti bu kafe ona.
Okullar açılalı üç gün oluyordu. Henüz oryantasyon haftası olduğundan ötürü pek ders işlenmiyor, kampüste arkadaşlarıyla takılıyordu. Geçen sene hazırlık okuduğundan dolayı bu sene henüz İktisat birinci sınıftı. Hazırlıktaki pek çok arkadaşının bölümü farklıydı ve şu üç günde başka insanlarla tanışmak durumunda kalmıştı.
Karşısında Hoseok oturuyordu. Oda arkadaşlarının ona klozet yoluyla cinsel hastalık bulaştıracağından korkuyordu ve bunu öyle komik bir biçimde anlatıyordu ki gülmekten önünü göremiyordu Taehyung. Soğuk kahvesindeki buzlar erimeye yüz tutmuştu.
Sonunda kahvesinden içerek dört kişilik arkadaş ortamıyla sohbet ediyorken, kafenin aurasını değiştiren bir olay yaşandı. Kafeden içeriye kalabalık ve aurası baskın, genel olarak dövmeli ve siyah ağırlıklı giyinmiş koca cüsseli bir alfa grubu giriş yaptı. Bu durum özellikle güven problemlerinden ötürü alfalardan pek de haz etmeyen Taehyung'u germeye yetti.
Neyse ki Hoseok, "Böyle tipler lisede kalmamış mıydı ya?" diyerek sohbeti değiştirerek Taehyung'un gerilen sinirlerini ve dağılan dikkatini tekrar masaya odaklamasına sebep olmuştu.
Sonraki birkaç ay boyunca Taehyung, artık en yakın arkadaşı kategorisine giren Hoseok'la beraber ders çalışıyor, kafeye gidip bir şeyler içiyor ve arada sırada da eğlenmek için üniversitenin çevresindeki birkaç eğlence mekanından herhangi birisine gidiyordu. Sarı saçlarını özenle fönleyip, tırnaklarını güzelce boyayarak makyaj yaptığı bir gün gittiği gece kulübünde bir alfanın radarlarını takıldı. Nane kokulu feromonları, mentollü sigara aşığı alfanın dikkatini çeken ilk unsur olmuştu. Eh, gözlerini bu güzel kokunun sahibine çıkartınca da güzelliğiyle dili çoktan tutulmuştu.
Önce biraz izledi onu, alfa olan. Avına yaklaşmadan önce gözlemlemeyi ve çıkarım yapmayı severdi. Psikoloji okumasının getirdiği bir özellikti bu durum arkadaşlarına göre. Yarım saat kadar bir bar masasının etrafında arkadaşlarıyla bira içen sarışın çocuğun hareketlerini izledi. Dışarıyla ilgilenmiyordu, omega. Tüm dikkati arkadaşlarındaydı ve arkadaşlarıyla kahkaha atarak ettiği danslara bakılırsa derdi sadece eğlenmekti. Alfa olan kendi kendine güldü ve dudak kenarındaki piercingi ısırırken en yakın arkadaşı Yoongi'nin dikkatini çekti. "Kimi kestirdin gözüne?"
Siyah saçlı alfa güldü. "Nereden çıkarttın bunu, Yoon?"
"Yeme lan beni," dedi sarı saçlı alfa. "Pişmiş kelle gibi sırıttığına göre baya iyi bir omega buldun."
Bu sefer Jungkook'un gülüşü ufak bir kahkahaya dönüştü ve, "Evet," dedi. "Hayatımda gördüğüm en güzel omegalarda ilk üç sırada."
Sonra gözünü şöyle bir sarışına dikti ve baştan sona tekrar inceledi. "Vazgeçtim, muhtemelen ilk sırayı aldı bile."
Yoongi, Jungkook'un baktığı yere kafasını çevirip gözleriyle etrafa bakındı. "Hangisi?"
"Beş kişilik şu masayı görüyor musun? Hah, evet duvarın oradaki. Sarışın ve deri pantolon giyen. Evet, evet yüzünde parıltılar olan çocuk."
Bu sırada duvar dibindeki yüksek masada eğlenen arkadaş grubundaki kızıl saçlı omega, üstlerindeki bakışları fark edip kaşlarını çatmıştı. Okulda ikinci seneleriydi ve az çok kimin ne olduğunu birinci sınıf da olsalar biliyorlardı. Hem, okudukları üniversite bir vakıf üniversite olmasından ötürü her sene çok az sayıda öğrenci kabul ediyordu. Üzerlerindeki bakışların sahiplerini gayet de iyi biliyordu.
Jeon Jungkook tüm kampüste isim yapmış biriydi. Her sene okulun öğrenciler tarafından yönetilen sosyal medya sayfalarında yapılan anketlerde açık ara farkla en yakışıklı alfa seçiliyordu. Tıpkı yanında gezdirdiği alfalar gibi baskın bir aurası, yakışıklı bir suratı ve mükemmel bir vücudu vardı. Hoseok o alfanın ve arkadaşlarının tekin insanlar olmadıklarını biliyordu. Böcekkapan gibiydiler. Bir kere sizi içlerine çektikleri zaman dönüşünüz yoktu. Canları sıkıldıkça insanları paçavra gibi ortada bırakıp hayatlarına devam etmekle ünlüydüler.
Ve bu bakışların hedefi en yakın arkadaşı Kim Taehyung'a çıkıyordu.
Hoseok'un asılan suratı ve arkadaşını koruma içgüdüsüyle düşüncelere dalması, Taehyung'un gözünden kaçmadı. "Hoseok," dedi, birayı tutmadığı sol eliyle arkadaşının kolunu nazikçe kavrarken. "İyi misin? Bir şey mi oldu? Alkol mü çarptı?"
Hoseok, "Yok bir şeyim," dedi. "Sadece şuradaki alfaların sana olan bakışları rahatsız etti."
Eliyle gösterdiği localara doğru kafasını çeviren Taehyung, orada oturan alfa grubuyla göz göze geldi. Hoseok'un dediği gibi hepsine onların masasına daha doğrusu kendisine bakıyorlardı. Bu durum Taehyung'u rahatsız etmeye yeterken birdenbire ortada oturan kaş ve dudak piercinglerine sahip olan alfanın ona göz kırpması daha da rahatsız etti. Etrafıyla pek de ilgilenmeyen, sadece kendisine ve kendisini geliştirmeye odaklı biriydi Taehyung. Bir alfanın tek amacının omegaları kullanmak olduğunu düşünüyor ve bir alfayla olmanın, kendisinin kariyerini baltalayacağına inanıyordu.
Kafasını çevirdi ve arkadaşlarına odaklanmaya devam etti. Kendisini gözüne kestiren ilk alfa değildi. Hazırlık sınıfına başladığı ilk günden beri çeşitli teklifler ve itiraflar alıyordu. Hatta çok göz önündeydi ve onun gibi kendi halinde olmak isteyen birine göre bütün bunlar oldukça bunaltıcı gelebiliyordu.
Gece boyunca üzerindeki bakışları görmezden gelip eğlencesine devam etti sarışın omega. Bu tavrının sadece biraz naz yapmak olduğunu düşünen alfa kendi kendine gülüp en yakın arkadaşına döndü. "Ben farklıyım havalarındaki bir omega daha," dedi ve dibini gördüğü viskisini yeniden doldurdu. Ortaya hep birden fazla şişe söylerlerdi. "Neyse ki aşırı güzel, azıcık zoru oynamasına katlanabilirim sanırım."
Yoongi onun bu haline sadece gülmekle yetindi.
Gece bitmeye yaklaşırken Jungkook ayaklandı. Locada oturan bütün arkadaşları ona doğru kafalarına kaldırdılar ve nereye der gibi baktılar. Jungkook göz kırpıp kafasıyla sarışın omeganın olduğu masayı gösterince arkadaşları güldü ve iyi şanslar dilediler. "Şansa ihtiyacım yok," dedi Jungkook.
Arkadaşlarıyla sohbet ederek masaya söyledikleri fıstıktan yiyen Taehyung'un yanına doğru yaklaşıp kulağına, "Selam," dedi. Taehyung, aniden gelen bu dış etkeni fark edemediği için irkildi ve refleks olarak burnunun dibindeki -gerçek anlamda- dibindeki alfaya doğru döndü. Kaşları istemsizce çatıldı ama yine de kaba biri değildi ve, "Merhaba," diyerek arkadaşlarına doğru gerisingeriye döndü. Bu sırada yanındaki dövmeli ve kocaman alfadan birkaç adım uzaklaşmayı ihmal etmedi.
Jungkook onun bu sevimli ve zoru oynama tavırlarına güldü. Belli ki bu çocuk da karşılaştığı birtakım omega gibi farklı ve unutulmaz olmak istiyordu. Jungkook çok iyi bir oyuncuydu. Özellikle söz konusu bir şey elde etmek olduğunda, sahne sanatları yetenekleri hemen beliriverirdi. Bu omegayla bir gece geçirebilmek istiyorsa -ve dostum kıçı fenaydı, kesinlikle geçirmek istiyordu- bu omegaya farklıymış gibi hissettirebilirdi. Bu konuda mükemmeldi alfa. Karşısındaki sarışını dünyadaki tek omegaymış gibi hissettirecekti.
"Seninle tanışmak istiyorum," diyerek dudak bükmüştü Jungkook. "Ama şu an çok kaba davranıyorsun."
"Pardon? Kaba davrandığımı nereden çıkardın, alfa?"
"Benden vebalıymışım gibi uzaklaşmandan tabii ki."
"Mesafemin ihlal edilmesinden hoşlanmıyorum sadece. Özellikle alfalar tarafından."
Güven problemleri, diye düşündü alfa olan. Kesinlikle bu güzel omegayı birileri üzmüştü. Eğer peşinden koşması gerekiyorsa pekala koşabilirdi. Jungkook eğlence arayan bir alfadan başka bir şey değildi. İstediğini elde edene kadar takıntı yapar, eğlenir ve sonrasında hedefine ulaştığında yaşadığı beyin orgazmı onu başka bir eğlence peşinde koşmaya iterdi.
"Ben Jeon Jungkook," diyerek elini uzattı alfa olan. "Ve seni tanımayı çok isterim."
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
some feeling | taekook
أدب الهواة"Akıl sonradan geldiğinde başa, ellerinden yitip gidenleri geri getirmeye yetmiyormuş." angst alfa!jungkook omega!taehyung 17.09.23