Kg:sen...delirdin mi!?olmaz!
Bl:lütfen!
Kg:bile bile ölüme gidiyorsun!
Bl:biliyorum!ama mecburum!
Kg:neye!neye mecbursun!
Bl:Goryeo kralından intikamımı almam lazım!
Kg:ne!kral Ui-bang dan ne intikamı alıcaksın!
Bl:o...annemi benden aldı.
Kg:ohh!ben...üzgünüm.
Sorun değil dercesine kafa salladım.
Kg:benimle gel...saraya,sana yardım edeyim.
Bl:yüce gönlünüz için teşekkür ederim,ama malesef ki yardım istemiyorum efendim...
Kg:peki...
Arkasını döndü ve birine seslendi.
Kg:mareşal jimin!
Yn:emredin majesteleri...
Kg:hanfendiyi yuana götüreceğiz...ama önce ona savaş sanatlarını öğretmen gerek...
Mareşal young bana ters ters bakıp emri kabul etti.
Bl:efendim anneniz ile de tanışmak isterim,sizi çok iyi yetiştirmiş...
Kafasını eğip burukca gülümsedi...
Kg:annem...çok özel bir yerde,oraya ancak iyi hayat sürüp ölen insanlar gidebilir...
Bl:oh!özür dilerim,b-ben suçluyum.
Kg:hayır senin suçun değil,ah!tamam!
Şimdi seni Şilla ya götürmemiz lazım!Bl:sarayınıza mı?ama yuan-
Kg:babamın sarayı,benim kendi evim de var,yani senin kalacağın yer ve evet ilk şilla sonra yuan.
Bl:pekii efendim.
Kg:o zaman yola koyulalım.
Bl:...
Kg:sana bir at getirmelerini söyleyeceğim.
Bl:peki efendim-
Kang ın ağzımı kapatması ve bir köşeye çekmesi ile sustum,bir yere bakıyordu,onun baktığı yere baktım bu bir yuan askeri,ama neden saklandık ki?elini ağzımdan çekip konuştu...
Kg:(kısık sesle)şşhhh sessiz ol!yuan askeri var,seni görmesin üstünde goryeo ya ait kıyafetler var...
Bl:o beni bulursa...
Kg:bir daha asla yuandan çıkamazsın...
Bl:...
Kg:sen burada bekle!ben kıyafet bulmaya gidiyorum...
Benden uzaklaşırken,refleks olarak kolunu tuttum...
Bl:bekle!beni bırakma!
Kg:...
Bl:lütfen...
Kg:Sakin ol!bana inan, seni kurtaricam...söz!
Bl:sana inanıyorum prens kang...
Hafif tebessüm etti,ben saman yığınlarının arasına çöktüm,onun gelmesini bekledim...
Kang yujin den...
Neden bilmem ama bana bir ayrı yakın geldi onu kurtarmam lazım!onun için gidip hemen hanbok bulmam lazım...
Bütün kumaş satan yerlere girdim ama hiç birinde dikilmiş yoktu,son şans olarak bir yer kalmıştı,ya çalıcaktım yada insan gibi isteyecektim...bence ikinci tercih daha iyi...
Bulduğum bir evin bahçe kapısını sakince çaldım,yaşlı bir teyze açtı sanırım bu evin hizmetçisiydi,ondan izin isteyip içeri girdim,kocaman bir bahçe vardı,bahçede meyve ağaçları vardı,Ağaçların üstü hep çiçek doluydu...
Bahçeyi incelerken bir şey fark ettim, ben ve kapının hemen yanında çamaşır ipleri var!teyze gelmeden parçaları alıp kaçsam ne olur ki?ben bunları düşünürken birden hapı tekme ile açıldı,içeriden bir kız çıktı,beyaz porselen ten rengi,siyah saçları,siyah çekik gözleri,küçük burnuna eşlik eden dolgun dudakları,biçimli vücudu ile sevişiyor du adeta...
X:Sende kimsin?
Kg:a-ah!ben şey...sizden bir şey istemem gerekiyor...
X:ne?ne isteyeceksin?
Kg:rica etsem bana...hanbok verir misiniz?
X:hanbok mu?
Kg:evet!
Yanındakı yaşlı kadına eğildi,benim duymadığımı sandı ama duydum.
X:Kendi mi giyecek acaba?
X1:olabilir,hanımım...
Kg:Öhöm vericek misiniz?
X:hayır!
Kg:ah!Hadi ama parası neyse vericektim.
X:parası neyse mi...
Kg:evet?
X:hmm...30 gümüşe ne dersin?
Kg:ne!hey ben o kadar zengin miyim!
X:görüşürüz...
Kg:hey!dur!dur!
X:sağlıcakla kalın...
Kg:20 gümüş!
X:28!
Kg:23!
X:25!
Kg:tamam 25 gümüş!
İki elini birbirine vurdu ve tatlı bir gülüş sundu.
Parayı kızın nedimesi olduğunu düşündüğüm kişiye verdim ve çamaşır iplerine doğru gittim,gördüğüm tatlı pembe bir Hanbok u alıp çıkış kapısına yöneldim ki.
X:hey!dur orada!o benim en değerli hanbok um!maviyi al lütfen!
Kg:sana parasını ödedim ama!
X:ama diyorum ki o en sevdiğim,verir misin!
Kg:hmm,hayır!
X:bana bak!
Kg:görüşürüz!umarim:]
X:yah!ver şu Han bok u!düşün şunun peşine!
As:emredersiniz hanımım!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forget me[MYG]
FanfictionMor menekşe ve çam ağacının hikayesini bilirmisiniz? Gelin ben anlatayım size