3~ Felix

536 60 73
                                    

"Lan Felix, bu senin övüp övüp bitiremediğin hoca ne zaman gelecek acaba? Dersin bitmesine de az kaldı zaten." Sincaba benzeyen oğlan, elindeki mavi boya tüpünü paletine dökmeye çalışırken bir yandanda arkadaşı Felix'e söylenmeye devam ediyordu. Artık sabrı kalmayan sarışın derin bir nefes alıp başını hemen yanında oturan oğlana çevirerek "Ne bileyim ben Jisung? Kahin miyim? Gelir işte birazdan." demiş, arkadaşını geçiştirmişti sitem ederek. Oda kendi tuvaliyle uğraşıyordu bu sırada. Daha tam olarak tamamlanmamış işe bir kez daha bakerken alnından akan minik ter damlalarını elinin tersiyle silmişti. Eh, yaz tatili olduğundan olmalıydı ki hava epey bir sıcaktı diyebiliriz.

"Tamam ya ne kızıyorsun hemen? Alındım, gücendim." Kumral saçlara sahip sincap çocuğun sahte bir şekilde alınganlık taslamasını kabul edilmeliydi ki olukça sevimli gözüküyor, bir yandan da hala elleri arasındaki inatla açılmamayı tercih eden akrilik tüp boyayla uğraşıyordu, tâaki boya aniden patlayıp yüzüne sıçrayana kadar, zaten pekte büyük olmayan sınıfta büyük bir çığlık duyuldu haliyle, aynı zamanda arkadaşının kahkahadan yeri boylaması aynı saniyeler içinde gerçekleşmişti. Tüm sınıfın ilgi odağı olması bir yana, rezilliklerini herkese kanıtlıyorlardı. Felix kahkahasını zar zor durdurup nefeslerini düzene bindirmeye çalışıyordu.
"Ne duruyorsun lavaboya gitsene ulan!"

Jisung bunu duyar duymaz arkasına bile bakmadan elindeki boyayı bir yerlere fırlatmış ve koşa koşa sınıftan çıkmıştı. Felix gülümsemesini saklayamadan yaptığı tuval çalışmasına devam etmeye başlamışken kapıdan içeri öğretmenleri girmişti. Haliyle Felix'in masum bakışları anında öğretmenine yönelmiş, bugün giydiği şık kombin yanı sıra, bakımlı yüzünü ve sarı, arkaya taranmış güzel saçlarını da es geçmemişti. Tabii öğretmeninde sınıfa geldiği gibi keskin gözlerinin Felix'i aradığını da unutmamak gerek.

"Gençler, Jisung'un neden koşarak tuvalete girdiğini biriniz açıklayabilir mi?"

Öğretmenin kurduğu cümleyle birlikte Minho denen kızıl saçlı oğlan ayağa fırlamış ve endişeli bir edayla hocanın yanına gitmişti. Evet, bu çapkın kızıl, Jisung için fırsat kolluyordu. Hafifçe parmak uçlarına çıkıp öğretmenle boylarını eşitleyerek eliyle dudaklarını gizlemiş, başkaların duyamayacağı alçak bir tınıyla birşeyler zırvalamış ve sınıftan çıkmıştı. Artık sınıfta sadece altı-yedi kişi ya vardı, ya yoktu. Zaten kursa yazılanların yarısından fazlası gelmiyordu.

Çilli oğlan içten içe Kızıl saçlının, Hyunjin hocaya ne dediği hakkında kafasında senaryolar kurarken, kendisine oranla adeta devasa olan öğretmeninin usulca minik bedenine karşı adımlamaya başladığını fark edememişti, bakışlarını tekrar tuvala çevirdiğinden. Bir müddet sonunda açıkta kalan ensesinde sıcak bir nefes hissettiğinde irkilmiş, başını ürkekçe bedeniyle beraber oturduğu yerden çevirip ayağa kalkmıştı. Masum gözleri, öğretmeni olduğunu anladığı yoğun gözlerle bitişiverdi hızlıca, ardından kısa bir bakışma geçip gidivermişti aralarında.

"Felix.."

İşittiği kalın ama ona rağmen yatıştırıcılık barındıran bir tonlamada olmayı başaran ses sahibi, yüzüne çarpık bir sırıtma yerleştirerek oğlanın fark edemeyeceği bir şekilde elini minik bedenin ince beline yerleştirdi "Korkuttum mu seni ufaklık?" demeden önce.

Seslice yutkundu Felix bu sözlerle bakışlarını kaçırırken, elbetteki bir anlığına da olsa ürkmüştü fakat çocuk gibi görünmek istemedi. Onun yerine başını olumsuz anlamda iki yana sallayıp öğretmenine karşı çıkmıştı.

"H-hayır.."

Hwang, açıkçası pek inanmasada yinede onaylayan birkaç mırıltı çıkardı dolgun dudaklarından. "Tuval nasıl gidiyor? Başlamışsın renklendirmeye."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 11 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

My painter \\ HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin