5

101 13 1
                                    

yine seungminle konuşmak için minho'dan uzak bir alanı seçmişti felix. minho ise umursamaz tavırlarıyla onları izliyordu.

"yanlış hesapladığıma inanamıyorum" kıkırdadı felix. "olur öyle ya"
"tek bir hatam nelere yol açmış."

felix eskisi gibi iletişimde olmalarına sevinse de bir yandan arada kalmış hissediyordu. ikisiyle de yakındı ama onlar bir birlerinin suratına bakmıyordu. eskiler her zaman aklının bir köşesindeydi bir türlü alışamadığı durum sinirini bozuyordu.

kendi de şaşırıyordu bu kadar umursamasına, bunlar bir yana minho'yu abisi olarak görüyordu, seungmin'i ne kadar istediğini biliyordu ve aralarının düzelmesi için çabalayacaktı. o an söz vermişti. kendi kendine tabii.

ikili gözlerini yanlarına yaklaşan uzun boylu adama çevirdi.

"seni tanıyor gibiyim ama.." hemen seungmin'in önündeki sandalyeye yaslanarak konuşuyordu. "nereden ki?" gözleri büyüyen çocuğun sesi çekingen çıkmıştı. "yang jeongin ile bir alakan var mı?"

felix ve seungmin ikilisi aynı anda bir birlerine dönmüşlerdi, tanıdık isimle oldukça şaşırmışlardı. "evet liseli olduğum dönemlerde oldukça yakındık hatta üniversitede de görüşürdük."

"siz tanıyor musunuz?" başını salladı uzun olan. "o zaman sen kim seungmin olmalısın."

"evet ama nereden tanıyorsunuz?" felix sohbete katılmadan sakince adamın yüzünü inceliyordu. kim olduğunu biliyordu ama sohbete katılmak istememişti. bir kaç kere anca konuştuğu bu adamla pekte bir samimiyeti yoktu

uzun boylu adam yüzüne düşen saçları düzeltti, gözlüğünü çıkardı. "düşün bakalım kimim ben?"

iyice yüz hatlarını inceledikten sonra, aklına gelen isimle gözleri parladı seungmin'in "jae hyung mu yoksa?"

jae duyduğu doğru tahminle kollarını küçük olanın beline sardı, bu hareketle tahmininin onaylandığını anladı seungmin. oda sırtına bır yerlere sarmıştı kollarını.

minho'yla göz göze gelip, saçmalamamasını uman felix kendi adını duymasıyla yanındakilere döndü.

"felixle burada mı tanıştınız?" başını iki yanına salladı seungmin. felix minho konusunu açmamak için yaptığını düşünmeden önce alınmıştı.

"hyung ne çok değişmişsin." gülümsedi jae "ee senelerdir görüşmüyoruz."

"en son ne zaman?" yüzü seungmin'e dönükken söyledi felix.

"aslında jeongin sayesinde konuşuyorduk, çokta yakın olduğumuz söylenemez, ben ilk senemi bitirince mezun olmuştu."

"o zaman minho yoktu değil mi?" minho'nun adını duymasıyla yutkundu seungmin. felix'in gözlerine ne alaka şimdi dercesine bakarken kafasını iki yana salladı.

"minho'yla da mı tanışıyorsunuz?" seungmin cevap vermeyince felix atıldı.

"üniversite ikiydi yanlış hatırlamıyorsam, o zamandan beri ilişkileri vardı, bir kaç ay önce ayrıldılar."

minho'ya bakarak konuşmuştu, minho o an ne konuşulduğu hakkında meraktan çalıyordu.

"vay be, neden hiç bahsetmediniz?"

"buraya gelmeden önce ayrılmışlardı, minho'nun ilk geldiğinde ki triplerinin nedeni de bi nevi bu." son cümleyi seungmin'e bakarak söylemeye özen göstermişti.

"başta soğuktu zaten, etkilenmiş demek ki."
yüzündeki gülümsemeyi bozmadan "neyse canım geçmiş, gitmiş ben de bir turlayayım napıyormuş millet."

"görüşürüz hyung."

seungmin görüşürüz derken felix elini sallamayı tercih etmişti

"bu kadar şeyi anlatmana gerek var mıydı cidden?" gider gitmez söylemişti seungmin.
"kimin ne olduğunu bilsin hem ne söyledim sanki."

"sarıldığı için böyle davranıyorsun değil mi?"
kafa salladı felix. "henüz o konuda minho kadar takıntılı değilim." seungmin gülümsemeden edememişti. "gelme lütfen."
deyip, felix'in yanağını sıkmayı unutmadan kalkmıştı.

blue hotel, 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin