yanında flörtleşip duran jisung ve felix ikilisinden gözlerini ayırdı minho. çalan hareketli müzik eşliğinde dans eden insanların çoğunu tanıdığını fark etti.
"vay be jeongin çok güzel olmuş" sohbete dahil olmadığı halde felix'in söylediği şeyle ona doğru dönüp sırtmıştı minho. "senin kadar olmamış"
jisung duymamıştı ya da cevap vermemişti, sonradan utanan felix duymamasını tercih ederdi.
"bu niye durgun." minho'yu dürtmüştü kıvırcık saçlı hoş çocuk. "aşık o ya."
gülümsedi jisung "seungmin değil mi?" aldığı onayla aklına geleni söyledi jisung
"gitsene yanına."
"gidince ne olacak bilmiyorsun sanki, ısrar etsem yolar saçımı başımı."
"biliyorum da hiç öyle gözükmüyor dışardan, şuna bak." gözlerini sevdiği adama çevirdi felix. "minho hırçınlaştırdı onu zaten, ne olduysa ayrıldıktan sonra oldu."
kaşları kalkmış bir şekilde baktı minho.
"yemeğini ye minho, sigara içme minho, sçını kurut minho, hatırlamıyorsun sanki?" aklına gelenlerle kahkaha attı felix. "daha dün ne yediğimi hatırlamıyorum."
"sigara konusunda haklı sanki."
sigara dumanını üflerken konuştu büyük olan. "onun yanında hiç bir zaman içmedim."
"sağlığın açısından düşü-" gelen konfeti sesi ile sıçradı kıvırcık saçlı. hemen yanındaki felix'in çenesine vurmuştu kafasını.
"iyi misin?" endişeyle konuşan jisung, sarı saçlının çenesini okşuyordu. ani temasla irkildi felix. "iyiyim iyiyim." kelimelerinin güven vermesi amacıyla gülümsemişti. çenesine konan öpücükle fazlasıyla kasılmıştı.
..
pastalar dağıtılmış, çoğu kişi dağılmıştı. "biz üçlü mü takılsak ya sevdim ben." kolunu sardığı beli okşadı felix. "sen sevdiysen takılırız."
"dimi minho." bir minho'ya bir de baktığı yöne çevirdi gözlerini. jae seungmin'i kucağında arabaya doğru götürüyordu. önlem amaçlı minho'nun kolundan tutmuştu.
"düzgün dur, ben ne olduğunu sorup gelirim."
felix mantıklı hareket ederdi, minho da onun emirleri karşısında uysallaşırdı.
"kıskandın mı?" terçe baktı minho, ceketini alıp kalkmıştı.
"nereye?"
"eve jisung."
