turta

12 3 0
                                    

"Günaydın. Turta var mı?"

Jeongguk kafasını kaldırıp kendisine bakan adama gülümsemişti. Yine gelmişti. Turta alacaktı. Sanırım turtayı seviyordu bu adam.

Düşüncelerini bölüp adama cevap vermeye başladı." Evet efendim." eline kese kağıdını alıp turtaların olduğu rafa ilerledi.

"Ne kadar koymamı istersiniz?" adam çocuğa uzunca bakmaya devam etmişti. Galiba çocuğu izlemeye çok fazla dalmıştı. Jeongguk tekrar adama sordu," Efendim?"

Genç adam izlemeye daldığı yüzü çocuğun kendisine seslenmesiyle bıraktı.

"Ah üzgünüm. Dört tane yeterli." Çocuk, adamı onaylamış, turtaları kese kağıdına koymaya başlamıştı. O bunları yaparken adam hâlâ karşısındaki herkesi kıskandıracak derecede olan çocuğu izliyordu.

Dün öğretmen olduğu anaokuluna gitmeden fırına uğrayıp kendine atıştırmalık almak istemişti. Fakat girdiği fırında da kendisini böyle güzel bir çocuğun beklediğini bilmiyordu. Dün fırından çıkarken hep aklındaydı. Hiç çıkmamıştı. Bu yüzden de sabah uyanır uyanmaz tekrar fırına gelip çocuğu görmek istemişti. Fakat okulda çıkan birkaç sorun yüzünden geç gelmişti. Olsun. Onu izlemek için değerdi.

Karşısındaki çocuk o kadar güzeldi ki. Hangi kelime ile nasıl ifade etse bilemedi genç adam.

Nasıl bu kadar kendini çekilmiş buldu bilmiyordu. Fakat çok etkilenmişti küçük olandan.

Jeongguk işini bitirince kese kağıdını adama uzatmıştı. "Buyrun, turtalarınız." diyip şirince gülümsemişti. Jeongguk ilk defa bir günde bu kadar çok gülümsediğini düşündü. Bu adam ona ne yapıyordu böyle.

Adam kendisine uzatılan kese kağıdını alıp parasını uzatmıştı. Sanırım gitme vakti gelmişti. Ama istemiyordu. Çocuğun adını öğrenmek, en azından çocuk hakkında bir bilgi duymak istiyordu. Fakat nasıl olacağını bilmiyordu.

O sırada içinden evrene yolladığı mesajlar kabul edilmişti. Ustası mutfaktan çıkmıştı ve çocuğa seslenmişti.

"Jeongguk. Hadi oğlum. Hazırladım yemeğini. Ben buradayken sen gidip yemeğini ye." Ah öğrenmişti işte adını.

Jeongguk. Demek adı Jeongguk diye geçirdi içinden. Ne kadar da güzeldi öyle. Daha fazla orada dikilmeyip dükkandan mutlu bir şekilde çıkmıştı genç adam. Üzerinde adeta bir çocuk mutluluğu vardı.

Jeongguk ustasına dönüp kafasını sallamış, gülümseyerek oradan arka tarafa geçmişti. Yine yemesinden fazla olan yemekleri görünce kendi kendine gülmeden edemedi. Sanırım ustasıyla bir ara bu konuyu konuşmalıydı. Hemen onun için hazırlanmış masaya oturdu ve yiyeceği yemekleri yemeye başladı. Karnı doyana kadar yedikten sonra masayı toparlayıp kasa kısmına geçmişti.

"Teşekkür ederim ustam. Yarın da ben sana hazırlayacağım. Lütfen kahvaltı yapma." diye karşısında olan yaşlı adamı gülümsetmişti. Yaşlı adam olanlara anlam veremiyordu ama çocuğun bu hali çok hoşuna gitmişti.

"Tamam evlat. Yarın birlikte yaparız." demiş ve mutfağa geri gitmişti. Bir sürü işi vardı. Fırınları işlek bir caddede değildi fakat mahallelinin en sevdikleri fırındı. Çocuklar sabah ay çörekleri için sıraya girerlerdi. Bazen yetiştiremez, çocukların birbirleriyle tartışmalarına neden olurdu.

Gün öğleden sonra saat beşe geliyordu. Fırına gürültülü bir şekilde bir arkadaş grubu girdi. İçeride sayılı olan masalardan birine oturdular ve sipariş için Jeongguk'un gelmesini beklediler. Çocuk müşterileri bekletmemek için hızlıca kasa arkasından çıkıp grubun oturduğu masaya ilerledi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 08, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Feé morte Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin