part one

246 43 147
                                    

Yıl = 2075

"han jisung! Yemeğini gelip alabilirsin"

Adının çağrılmasıyla oğlan, oturduğu siyah çarşaflı yataktan hafifçe kalkmış,
Kapının açılan küçük hücresinden yemeğini almıştı.

Hayatta kalan son insanlardan biri olduğundan dolayı yaklaşık iki yıldır bu küçük hücrede kalıyordu ve savaşmak için ağır bir şekilde eğitim alıyordu.

Bulunduğu odada sadece yatakla küçük bir yer masası vardı.

Her ne kadar günlerinde teklonoji oldukça gelişsede, insanlar burayı on sekizinci Yüzyıldaki gibi kullanıyor, kimseye merhamet etmiyorlardı.

Jisung her gün gelen klasık yemeğini yerken, bir anda kapısı açılmış, içeriye kafasına geçirdiği maskede soru işareti olan adamlardan biri girmişti.

"Yemek yemeniz için son on dakikanız var, sonrasında benimle birlikte spor salonuna gelmeniz emredildi"

Siyah saçlı çocuk, başında dikilen adamı kafasıyla onaylarken, her gün aklına gelen düşünceyi bir daha sorgulamaya başlamıştı.

'neden onlarda eğitilmiyor?'

Aslında oğlan'ın kaldığı bu yerde, insan sayısı görevlilerle birlikte neredeyse üç yüz'e çıkıyordu.

Ama kafasında maske olan adamlar, neredeyse hiçbir şey yapmıyor, sadece onlara gelen komutları uyguluyordu.

Jisung yemeğini bitirdikten sonra, çıplak ayaklarıyla yerden kalkmış, bembeyaz olan kıyafetleriyle önünde ona eşlik eden adamı takip etmeye başlamıştı.

Uzun beyaz kolidorda yürürken, siyah saçlı olan çocuk, arada sırada burada bir yere giderken karşılaştığı ondan küçük olduğunu bildiği gamzeli çocuğa baş selamı vermiş, ardından yoluna devam etmişti.

Uzun bir yürümenin ardından ikili spor salonuna gelmiş, jisung içeride gördüğü suratla gülümsemesini büyütmüştü.

"Hyunjin!"

Pembe -uzun- saçlı çocuk buradaki tek arkadaşının ona seslenmesiyle arkasını dönüp hızla ona koşmuş, sımsıkı sarılmıştı.

Sonrasında görevliler istemeseler de ikiliyi ayırmış, ikisinin sporunu başlatmıştı.

İki arkadaş'ın gittiği eğitimlerin çoğu aynıydı. Ve bu onları mutlu etmeye yeterli bir sebepti. İkisinin Dr burada birbirlerinden başka kimsesi yoktu.

Spor dersinin süresi dolduğunda, tavanın köşesinde olan megafonlardan her zamanki adamın sesi gelmeye başlamıştı.
Her zamanki gibi duyuru yapılacaktı. Ama sanki bu sefer farklı şeyler vardı.

"Evet, dikkatinize lütfen burayı dinleyin. Hücremizdeki insanların hepsini ortak salona çağırıyoruz, gelmeniz rica edilir"

"Sanki başka seçeneğimiz varmış gibi"

Pembe saçlı oğlan, sinir bozucu bir şekilde gülerek söylediği cümleye vurgu yapmış, sonrasında maskeli adamları umursamayarak çocukluk arkadaşının koluna girmişti.

"Gel jiji, bu varoşlar çok yavaş. Biz önden gidelim"

İkili ortak salona girdiğinde, burada kalan sekiz kişinin sekizi de tamamen gelmiş bulunmaktaydı.

Sarı saçlı çilli oğlan, mavi saçlı büyük olan oğlan ve gamzeli olan çocuk her zamanki gibi bir köşede,

Adının seungmin olduğunu bildikleri çocukta, her zamanki gibi yakışıklı bir suratı olan kızıl saçlı oğlanla ve buradaki en yapılı olan oğlanla yan yanaydı.

Sekiz kişilik olan bu hücrede, herkes gruplara ayrılmış, sadece arkadaşlarıyla konuşup onlarla takılmaya başlamıştı.

Jisung, her zamanki gibi kızıl saçlı oğlanı izlemekten kendini alıkoyamazken, hyunjin arkadaşının bu haline derin bir nefes vermiş, çocuğu kolundan çekerek omuzuna kendi kolunu atmıştı.

"Herkes geldiyse, konuşmamıza başlıyorum"

Megafonlardan gelen sesle, orada bulunan kişilerin dikkati o tarafa çekilmiş, herkes konuşacak olan adamı dinlemeye başlamıştı.

"Biliyorsunuz ki çoğunuza burada yıllardır eğitim veriyoruz. Uzun süredir devam eden bu eğitim hepinizin güçlendirmek amacıyla başladı ve devam ediyor, ama artık bununda yeterli olmadığı kanısına vardık. Bu yüzden sizin için özel bir ilaç çıkarttık. Bunu günün öğle vakti yemekten sonra bir kere kullanıp oldukça dinç kalacaksınız, ayrıca yakında olacak olan savaş için bu gerçekten önemli bir yöntem olacak. Şimdi ilaçlarınızı alınız. İyi günler"

Pembe saçlı oğlanla siyah saçlı oğlan, birbirine sorarcasına baktığında, hyunjin omuzunu silkmiş, sonrasında arkadaşının yeniden o kızıl saçlı çocuğa bakmaya başladığını görmüştü.

"Ondan gerçekten hoşlanıyorsun değil mi?"

Jisung'un yanağı yavaş yavaş allanmaya başladığında, yanındaki uzun boylu çocuk derin bir nefes vermiş. Sonrasında arkadaşının yanağından bir makas almıştı.

"Sen tuvalet için izin al, ben onun bir şekilde senin yanına gelmesini sağlayacağım"

Siyah saçlı olan, arkadaşına inanamazca baktığında, Pembe saçlı olan kafasını sallamış, bu da jisung'un hızla üstüne atlayıp ikisini yere yıkmasına sebep olmuştu.

"Teşekkür ederim hyun! Sen en iyisisin! Seni çok seviyorum!"

Salondaki diğer altı kişi gelen seslerle yerde yatan kişilere bakmış, ardından kendi işlerine devam etmişti.

Maskeli adamlar ellerinde tuttukları su ve ilaçlarla içeriye girmeye başlarken, jisung aniden birinden tuvalet izni almış, aldığı gibi koşarak lavaboya gitmişti.

Hyunjin ise aldığı suyu ve ilacıyla birlikte adını bilmediği kızıl saçlı oğlanın yanına ilerlemiş, yanlışlıkla elindeki suyu ona döküyormuş gibi yapıp, oğlanın üstüne resmen tüm suyu boşaltmıştı.

"Ne yaptığını sanıyorsun lan sen!"

Karşısındaki vücut kükrediğinde, hyunjin sakinliğini korumuş, yüzüne sinsi bir sırıtma ekleyip elini beline atmıştı.

"Bu günlerde çok sakarım, özür dilerim"

Sinirlenmiş olan oğlan 'of' sesi çıkararak maskeli görevlilerden birinden izin almış, ardından hızla tuvalete gitmişti.

Jisung kalbinin hızlanmasına engel olamazken, aniden kapı açılmış, kızıl saçlı oğlan, karanlık yerde omuzuna değen elle, arkasındaki kişiyi bileklerinden tutarak duvara yapıştırmıştı.

Siyah saçlı olan aniden sırtının soğuk metal duvara çarpmasıyla acı içinde inlemiş, sonrasında etrafı aydınlatan ışıkla, hoşlandığı çocuğun dibine girdiğini görmüştü.

İşte şimdi konuşma başlıyordu...

...

Hele şükür ilk bölümü yayimladim☠️

Yarın okul var ve benim için bu lisenin ilk günü olacak :')

Sizce fic nasıl olmuş? Fikirlerinizi alayım 😼

Yb için 25 vote 🥰

Hepinizi çok seviyorum 💫💘

Ece kaçar 😽

The Epidemic / minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin