Bir ömür beklersem

774 25 23
                                    

Bu hayali kurgum Façalıların cenazesinden başlıyor.
Keyifli Okumalar :)

İnsanlar sevdiklerinin zor zamanında yanında olmak ister. Bu İlyas Çakırbeyli için de öyle ama, bir türlü gidemiyordu sevdiği kadının yanına bu geçirdiği zor günler de. Karısı aynı ande hem babası gibi gördüğü abisini hemde yeğenini kaybetmişti. Sadece uzaktan onun acısını izleyebiliyordu. Ne kadar çok isterdi yanına gitmeyi, onu teselli etmeyi. Yanına gidebilse Rado'ları bittirdikten sonra, uzaklara yeni bir hayat kurmaya gideceklerini söyleyecek. O bu kadar kayıp vermişken, bu kadar acı çekiyorken, onu bu hayatın içinde daha fazla tutamazdı. Ona daha mutlu olacağını bir hayat vermek istiyordu.

"Benim işim seni dünyanın en mutlu kadını yapmak, sor niye?

"Niyeymiş ?"

"Ben çünkü seni seviyorum Ömür"

Ne kadar ona gitmek istese de, son yaşadıklarıları tartışmalardan dolayı gidemezdi. Hangi sıfatla gidecekti ? Boşanmak üzere olduğu kocası olarak mı ? Üstelik ilk adımı atması gereken Ömür'dü ona göre. Herkesin ortasında ona hiç hakketmediği sözlerle hakaret etmişti. Onu aldatmak ile suçlamıştı ve masum olduğunu öğrendikten sonra geri adım bile atmamıştı. Birde üstüne üstelik boşanma davası açmıştı. Birbirlerini bu kadar yıpratmışken, kalbinde aşkla hareket edemiyordu.

Ne demişti şair, En uzak mesafe kilometreler değil, iki kafa arasındaki mesafedir, birbirini anlamayan.

Ömür ise kendisi bu kadar acı çekiyorken, yanına bir defa bile gelmeyen sevdiği adama çok kırgındı. Bu kadar mı uzaklaşmıştı ondan, bir başın sağ olsun diyemeyecek kadar ? Beraber geçirdikleri o kadar güzel zamanın hiç mi hatırı yoktu ? Biliyordu kocası hiç esnek biri değildi, zor bir adamdı ama karısı bu durumdayken bile gurur yapması Ömür'e ağır geliyordu. Verdiği kayıplar yüzünden o kadar tükenmişti ki, ne yemek yiyebiliyordu nede uyku uyuyabiliyordu. Bu günlerde kocasına o kadar ihtiyacı vardı ki. Kimseyi değil sadece sevdiği adamın yanında olmasını istemişti. Çektiği acılardan onun kollarına sığınmak istiyordu. Ama tek başına göğüslemek zorunda kalmıştı acılarını. Kendini zamanla teselli ediyordu. Abisini, yeğenini hiç unutmayacaktı ama biliyordu zamanla geçekti bu acı, onların yokluğuyla yaşamayı öğrenecekti. Behzat'ın iyi olduğundan emin olduktan sonra Londra'ya dönecekti, ordan yardım edecekti abisine. Artık bu şehir de onu bağlayan bir şey kalmamıştı.

Yavaş yavaş cenaze töreni dağılıyordu, Ömür her ne kadar daha fazla kalmak istese de. Kadınlar onu kolundan tutup uzaklaştırdılar.

"Tamam bırakın beni ! Kendim yürüyebilirim."

Bu zor günün de bile kimsenin desteğini, ona acımasını istemiyordu. Karısını uzaktan izleyen İlyas, onun bu hallerine kızıyordu içinden. Ne kadar da inatçıydı.

"Ömür... Ömür" diye söylendi bildiğimiz İlyas Çakırbeyli sesiyle.

Ömür destek almadan yürürken, başı dönmeye başladı, bir an gözü karardı ve dengesini kaybetti. Tam yere düşecekken, onu tutan kollarla tekrar doğruldu.

"Ömür Hanım iyi misiniz ?" Bu ses Yaman Korkmaz'a aitti.

"İyiyim, iyi. Sağolun." dedi başını ona doğru çevirerek.

"Size eşlik edeyim, başınız yine dönebilir"

İtiraz etmedi, tek başına yürüyemeyeceğini anlamıştı. Başını olumlu anlamda salladı.

Bu olanlara şahit olan İlyas'ın tüm kıskançlık damarları attı. Kendisi karısının yanına gidemiyorken, O adam şimdi karısının koluna girmişti. Yaman ve karısını yan yana, kol kola görmek onu deliye çevirmişti. Kıskançlıktan gözü dönen İlyas onlara doğru ilermeye başladı. Kötü şeyler yaşanacağını anlayan Hızır, kardeşinin kolundan tuttu.

Ömür ve İlyas Hayali KurgularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin