Peygamber Aleyhisselam, mescitte toplanmış Medineli Müslüman kadınlara nasihat ediyordu. Onlardan bela ve musibetlere karşı sabırlı olmalarını istiyor; bela ve musibetlere en çok Peygamberlerin, velilerin ve salih kulların uğradığını anlatıyordu.
Kısacası Yüce Allah sevdiklerini acılara uğratıyordu. Onların sabırlarını ölçüp derecelerini yükseltmek için...
Peygamber sözlerine kulak veren sahabi bayanlardan biri gözlerini yummuş, derin düşüncelere dalmıştı. Keder ve üzüntüden yüzü solmuş, dudakları ağlamaklı olmuştu.
Peygamber Aleyhisselam konuşmasını bitirince sahabi bayan hemen ayağa kalktı, örtüsüne sıkıca büründü, kimseyle vedalaşmadan, diğer hanım sahabilerin şaşkın bakışları arasında hızlı adımlarla mescidi terk etti. Sokakta da hiç oyalanmadı. Doğruca eve yöneldi.
Evde kocası gülümseyerek onu karşıladı.
-Hoş geldin hanım! dedi tatlı tatlı. Ne bu surat? Yoksa yolda birileriyle kavga mı ettin?
Hanım sahabi soğuk bir sesle:
-Hayır! diye cevap verdi.
- O zaman yüzün neden bu kadar asık? Ayrıca çok da kederlisin... Yoksa Resulullah'ın sohbetinden gelmiyor musun?
Kadın sahabi zoraki, kelimeleri yutkuna yutkuna konuştu:
-Efendimizin sohbetinden geliyorum...
Eşinin bu hali adamı kaygılandırmıştı. Nedenini bilemediği bir huzursuzlukla içi daralmış, yüzündeki gülümseme silinmişti.
Adam, endişeli bakışlarla hanımını süzerek:
-Üzüntünün sebebini anlatır mısın? diye sordu.
-Hiç...
-Olur mu hiç? Sen daha önce Resulullah'ın sohbetlerinden dönerken gözlerin parlar, sevinç ve coşkudan için içine sığmaz, Resulullah'tan duyduğun her şeyi bana ballandıra ballandıra anlatırdın. Oysa şimdi... Sanki cenaze evinden dönmüşsün.
Hanım sahabi sustu. Arkasını döndü. Sonra sarsıla sarsıla ağlamaya başladı. Birden:
-Senden boşanmak istiyorum! diye hıçkırdı. Evet, evet kesinlikle senden boşanmak istiyorum.
Adam donmuştu adeta. Derin bir üzüntüyle karısına bakıyordu. Neye uğradığını şaşırmıştı. Kekeleyerek:
-Neden ama? dedi. Ne yaptım ki ben sana? Günahım ne?
Kadın sahabi ağlayarak:
-Sen salih, muttaki bir insan değilsin; Allah'ın sevdiği kullarından değilsin! diye boşanma nedenlerini sıraladı.
Adam, hanımını çok seviyordu. O ana kadar eşi de sevgisini ondan esirgemiyordu. Yuvalarına sevgi ve muhabbet hâkimdi. Şimdiyse karısı onda boşanmak istiyordu. Adam, hanımındaki bu ani değişime bir türlü anlam veremiyordu. Ne yapmıştı da eşinin gözünde günahkâr ve kötü bir adam olmuştu.
Adam eşini kararından vazgeçirmeye çalıştı. Lakin kadın sahabi kararlıydı. Kesinlikle boşanmak istiyordu.
Sonunda Peygamber Aleyhisselama gitmeye karar verdiler Peygamberi aralarında hakem yapacaklar, onun vereceği karara itirazsız uyacaklardı.
O dönemin Müslümanları öyle insanlardı; Allah'ın ve Peygamberinin hakemliğine başvururlar, onların verdiği karara en ufak bir hoşnutsuzluk duymadan uyarlardı. Velev ki bu karar onların dünyevi çıkarlarına aykırı da olsa...
Sahabi hanım ve kocası peygamber mescidinin yolunu tuttular. Adam o kadar sarsılmış ve üzülmüştü ki önünü göremeden yürüyordu. Kirpiklerini ıslatan gözyaşları, gözlerinin önünü bir sis perdesi gibi kapatmıştı.
Adamın yolunun üzerinde derin bir çukur vardı. Adam çukuru fark etmeden üzerine doğru yürüdü. Kadın sahabinin uyarısına fırsat kalmadan kocası çukura yuvarlandı. Boğuk bir çatırtı sesi duyuldu. Adam acıyla haykırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜMİN KADIN
ChickLitDeğerli Bacım; Ümmet-i Muhammed'in diğer kadınlarına öncülük etmek ister misin? Eğer cevabın "Evet" ise, o zaman güzelce oku ve titizlikle yerine getirmeye çalış. Sen bunları yaptığın zaman göreceksin ki, tüm iman etmiş kadınlar sana gıpta edecek v...