0.3

16 2 0
                                    

Mer-ha-ba-larrrrrrrrrrrrrrrrrrrr

Yeni bölüm biraz gecikti biliyorummmm
Kusuruma bakmayıverinn gariiii ;)

Bu bölüm biraz sakin geçsin istiyorum. Umarım beğenirsinizzz ♡♡♡

--------

"Sana mesaj attım ilk başta mesajımı görmedin."

Demek ben dans ederken mesaj atan oydu.

"Belki bu mesajı görürsün diye bir mesaj daha attım ama mesajlar tek tik olmaya başladı."

Yani babam telefonu kırdığı zaman.

"Bir kaç kez aradım ama telefonun kapalıydı."

Başımla onayladım. Konuşmaya başladı.

"Sen de biliyorsun ki ben emniyette komiser olarak çalışıyorum. Senin ismini öğrendikten sonra bütün bilgilerine ulaştım. E haliyle adresinide öğrendim."

(Biraz olağanüstü gibi durabilir ama gerçekten polisler bilgilerimizi öğrenebilirmiş)

"Evine geldiğimizde evde sadece 2 kadın ve baban olduğunu düşündüğüm bir adam vardı. Ve birde sen tabii ki..."

Sustu. Ve bir süre sadece kucağımda olan ellerimi izledi.

Gözleri hâlâ elimde iken konuşmaya devam etti.

"Sen yerde yatıyordun...ve vicudunda yer yer kan izleri vardı. Anlın kanıyordu. Kollarında üzerinde olan elbisenin açık bıraktığı omuzunda kemer izleri vardı."

Bakışları ellerimden gözlerime doğru kaydı.

"Babanı ve kadınları polis arkadaşlarım tutuklayıp emniyete getirdiler. Senin için ambulansı aradık. Ambulans ile hastaneye geldin. Daha sonra doktor muayne sonrasında ameliyayhaneye alınman gerektiğini söyledi. Ameliyattan sonra 17 saat boyumca uyudun... Ve işte şimdi de 17 saatlik uykundan uyanmış oldun."

Söylediklerinde sadece tek bir şeye takılmıştım. 'Ameliyathaneye alınman gerektiğini söyledi.' Ameliyathane... Yani ben ameliyathaneye alınmıştım ama neden ki? Bir hastalığımda yoktu.

"Ameliyat mı? Ama benim bir hastalığım yok ki , yoksa acil bir durum mu oldu?"

"İç kanama geçirmişsin eğer ameliyathaneye alınmasaydın belki de..."

O cümlesini bitirmeden önce sözünü kestim.

"A-anladım devam etmene gerek yok."

Başını kaldırdı. Onu izleyen gözlerime baktı. Gözlerimizi hiç ayırmadı , ayırmadım. Ta ki odanın kapısı açılana kadar.

İkimizinde gözleri kapıya bakıyordu. Gelen doktor önlüğü giymiş bir kadındı.

"Uyanmışsın, nasıl hissediyordun Aden?"

"İyi hissediyorum sadece omzum biraz sızlıyor."

Doktor yanıma yaklaştı ağrıyan omzuma bakmak için çarşafı eline aldı ama açmadı. Gözleri ile Emir'ye baktı. Emir durumu anlayınca odadan çıktı.

Doktor çarşafı açıp omzumu inceledi. Ve bir kaç merhem önerdi. Yapmam gereken ve yapmamam gereken bir kaç şeye değindi. Ve birazdan yemeğimin geleceğini söyleyerek odadan çıktı.

Yerimde kıpırdandım. Bana neden hastane kıyafeti giydirmemişlerdi ki? Bir an önce üstüme yapışması gereken çarşaftan kurtulmalıydım.

Odanın kapısı iki kere tıklandı. Ben gelmesini söyleyince içeriye Emir girdi elinde yemek tabilotu ile birlikte...

Beni akrabalarımdan daha çok o önemsiyordu. Beni o cehennemden kurtardı , benim uyanmamı beklerken uyuyakaldı , bana yemek getirdi. Gerçekten onun hakkını nasıl öderdim hiç bilmiyorum.

Yatağıma doğru yaklaştı , yatağın masasını önüme getirip üstüne tabilotu koydu.

"Lütfen yemeklerinin hepsini bitir."

"Bitiririm tabii o kadar zahmet etmişsin de... Sen kendine neden yemek getirmedin?"

"Sen beni boşver. Yemeğini ye sen."

Elime kaşığı alıp yemeye başladım. Yemekte bulgur pilavı ve yoğurt vardı. Emir beni izliyordu! Hem de yemek yerken! Utanmış mıydım? Evet. Utanmıştım.

İçinde yemek bulunan kaşığı ağızıma doğru götürürken bakışlarım Emir'deydi. Elini çenesine koymuş beni izlemeye devam ediyordu. Bir an önce yemeğimi bitirmeliydim. Çünkü şuan çok çekiniyordum. Pilavımı bitirmek için hızlı hızlı kaşıkladım. Yoğurttan bir kaşık daha alacakken Emir'in sinirli bakışlarına maruz kaldım. Elini uzatıp elimdeki kaşığı alıp bulgur pilavının içine döktükten sonra kaşıkla tabilottaki yoğurdun hepsini pilavın üstüne döktü. Sonra kaşığı tekrar elime verdi. Gözlerime baktı.

"Eğer bulgur pilavının yanında yoğurt varsa karıştırman gerekir. Karıştırmadan yenmez ne o öyle bir ondan bir ondan."

Bu söylediğine kıkırdadım. Ne gülüyorsun der gibi baktı. Hiç gülmeyen ben onun yanında bir kez daha güldüm. Ben onun yanında gülüyordum. Hiç bir zaman gülmeyen ben...

Bakışlarım tekrardan Emir'e kaydığında onunda güldüğünü gördüm. Ayağa kalktı , masanın üstündeki tabilotu alıp kapıya doğru ilerledi. Kapı kolunu tutup kapıyı açtıktan sonra bana bakarak konusmaya başladı.

"Ben bunu götürüp geleyim."

Başımı olumlu anlamda salladım. Kapıyı kapattı. İçimden sebebini bilmediğim halde derin bir oh çektim. Kafamı yatağın solunda bulunan duvardaki pencereye çevirdim güneş yüzüme vuruyordu. Elimi gözlerimin önüne getirip gözlerimi güneş ışınlarından koruma altına aldım. Bir süre böyle kaldıktan sonra bakışlarım iki kez tıklanan kapıya gitti. İçeriden gel diye seslenince dışarda olan kişi içeriye girdi.

{Aaa acaba kim gelmiş yaa çok merak ettimmm sjdksjsjdjfgsjk}

Gelen Emir'di.

{ Yok canımmmmmmmm}

Elinde hastane kıyafetleri vardı. Kıyafeti incelemeye başladım. Lacivert renkli ,  muhtmelen diz kapağıma kadar gelecek olan, üstünde deseni olmayan bir kıyafetti.

Emir yatağa yaklaştı. O yaklaştıkça kalbimin seslerini kulaklarımda duyabiliyordum. Kıyafetleri uzattı sonra her zaman ki gibi incilerini göstererek gülümsedi.

"Bu şekilde rahat edemezsin diye düşündüm. Ama aslında vermeleri lazımdı. Vermeyi unutmuş olabilirler."

"Teşekkür ederim. Benimle çok ilgilendin. Gerçekten hakkını nasıl ödeyeceğimi hiç bilmiyorum."

Gülümsedi.

"Rica ederim."

Odadan çıkıp kapıyı kapattı. Üstümü zar zor değiştirdikten sonra lavobodan çıkıp tekrardan yatağa uzandım. Bütün kaslarım ağrıyordu. Bir an önce iyileşip buradan çıkmak istediğimi düşünürken gözlerime düşen ağırlıkla gözlerimi kapattım...

--------

Bölüm nasıldı diye sormayacağım çünkü sıkıcı olduğunu düşünüyorum çünkü herhangi bir olay olmadı...

Umarım diğer bölümde daha iyi yazabilirimmm ;)

Bir sonraki bölümde görüşürüzzz♡



Ateşle DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin