Bir an dondum ve kaldım. O Turanın benim üvey abim olduğunu nereden biliyordu? Doktora dönüp baktım "Sen?" sesim titredi, fakat titreyen tek şey sesim değildi ruhumda aynı zamanda titriyordu.
"Sen nereden biliyorsun onun üvey abim olduğunu? soy adlarımızda aynı!"
"Otur, Dezli."
"Sana soru sordum doktor!" sesim yüksek çıkmıştı. Tanrı aşkına bu doktor benimle dalga mı geçiyordu?"Dezli, sabırlı bir adam değilim. uzatma otur."
sesi bu sefer sert çıkmıştı. Evet Dezli doktoru da sinirlendirmeyi başardın. Ne büyük başarı ama!Yavaş adımlar ile koltuğa yaklaştım. Ne olacağını bilmeyerek oturdum. Hayır ne olacağını biliyordum. Her psikolog gibi saçma vaatler verecekti eminim.
Doktora baktım o ise bana bakıyordu.
Konuşan kendisi olmuştu "O adamın üvey abin olduğunu nereden bildiğimi düşünüyorsun öyle değil mi?"
"Evet, artık söylecek misin?"
"Hayır, Dezli."
"Neden!"
"Öğrenmek için zamanın var."
"Ne zamanı?"
"Artık tedavimize dönelim."Haykırmak istiyorum. Ben iyiyim, tedavi edilmesi gereken kişi ben değilim onlar demek istiyorum. Sustum 20 yıllık hayatım boyunca hep sustum. eğer konuşursam canı yanacak olan kişinin ben olduğumu bildiğim için sustum. Ne derlerdi 'Haklı olanı dokuz köyden kovarlar' haklı olduğum için dokuz köyden kovuldum.
Ne ara gözümden düştü o lanet göz yaşı bilmiyorum ama bir anda doktorun konuşması ile göz yaşını fark edip gözümden akan yaşı sildim.
"İçten içe savaşa mı girdin? o yüzden mi düştü gözyaşı gözünden?" cevap vermedim. Hayır desem bile yalan olduğu belliydi zaten.
"Dezli, ne yaşadın? yada sorumu düzelteyim ne yaşattılar?"
"Hiç bişe yaşamadım!" hayır, çok şey yaşadım.
"Üvey abinden neden korkuyorsun?" durdum ve ona baktım "Korkmuyorum!"
"Neden durumu üvey abine bildireceğimi söylediğimde durdun? neden gitmedin Dezli? bu korktuğunu gösterir." sesi sakin çok sakin ve beni delirtiyor!Neden yaptım bilmiyorum fakat bir anda ayağa kalktım. "Korktuğum falan yok kafanda kurma doktor!" arkamı dönüp gidiyordum ki bir anda doktorun ayağa kalkıp beni kolumdan tutması bir oldu.
"Ne yapıyorsun? bırak."
Ani hareketle beni kendisine çevirdi ne olduğunu anlamadan beni kendisine yakınlaştırması ile korkmuştum. Kulağıma doğru fısıldayan ses ile "Sabrımı sınıyorsun Dezli. Fakat sana en başında söyledim ben sabırlı bir adam değilim." sesindeki o tını korkutmuştu. Bütün bedenimi bir anda kendi vücudu ile birleştirdi.Canım yanıyordu fakat canımı yakan şey kollarımı sımsıkı tutan elleri değildi. bedenime dokunuyordu ve bu bana ok gibi batıyordu. İstemiyordum kimsenin bana sormadan bedenime dokunmasını istemiyordum. Bu ızdıraptı, bu can yakıcı.
Bedenimiz hâlâ birleşik durumdayken konuştu "şimdi Dezli oturuyor musun yoksa abine durumu artık bildireyim mi?" Ne dedi duyamıyorum bedeni fazla yakın korkuyordum. Ne yaptığımı bilmez bir şekilde yalvarır biçimde konuşmaya başladım "Lütfen bana dokunma" istemediğim bir insanın bedenime dokunması canımı yakıyordu.
Doktor sessizleşti, ben ise yalvardım..
"İstediğin her şeyi yaparım, lütfen bana dokunma" hıçkırıklarımın arasından ne söylediğimi bilmiyordum. Doktor durumu görünce beni bıraktı ve kolumdan tutup sakinleşmem için beni koltuğa oturturmaya çalışmıştı ki elini koluma atınca çığlık atıp geriye kaçtım."Bana dokunma!"
"Dezli, bedenini istemiyorum!"
"Hayır oda öyle söyledi Hayır, hayır, hayır"
"Kim ne söyledi?"
"Bana dokunma.."
"Dezli sana dokunmayacağım, bedenini istemiyorum beni delirtme sana dokunmayacağım!"
"Oda böyle söyledi, yalan söylüyorsun!"
"Dezli kim sana ne yaptı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR KURTULUŞ YOLU
Teen Fiction"kurtarın beni çok geç olmadan ben kanlar içinde yere yığılmadan, avize'ye ip dolamadan, akıl hastanesinde yaşamadan. Kurtarın beni yalvarırım neye katlanabilirim ki artık? çok mu günahkar bir kulum ben? bu yüzden mi herşey? hiç cehenneme gitmemiş o...