Yeniden Bölüm beş

592 46 2
                                    

23 gün önce...

Luhan..

İki gün geçmişti pandamızın gitmesinin üstünden. Hala yüreğimiz kan ağlıyordu ve mezuniyet törenimiz zehir oluyordu. Bize hep " harika bir takım alacağım size sonra herkesi kıskandırarak dans edeceksiniz. Kameramı unutturma bana Kris " derdi, takımlarımıza bakıyordum şu an inanılmaz bit şekilde mükemmellerdi. Tao gerçekten iyi iş çıkarmıştı.

Gitmek istemiyordum, onunda orada olması gerekti, bizi çekmesi ve annemiz gibi utandırması. Herkese bizim küçüklük hatıralarımızı anlatması ve bizimde kızarmamız. Ama artık bunları yapacak biri kalmamıştı.

Kris'in ağızından düşmeyen anılarla kaplıydı beynim. " bana  beni ilk sevdiğini söylediğinde ilk karşılaştığımız marketin masalarında oturuyorduk. Ne zaman onu sevdiğimi hatırlayamasamda bir anda o olmuştu hayatım. O lanet hapisten çıktıktan aylar sonra bir cümle kurmuştu ' belkide hiç bulaşmamalıydım bu işlere, içimde kötü bir his var hayatım. Sanki beraber olamayacağız gibi geliyor. Korkuyorum. ' bu cümleler artık daha anlamlı geliyor bana. Kendi yarattığı sorunlar içinde boğulmak istememiş, korkuyordu ama korkusu sadece onu daha çabuk aldı benden. Ve ben izlemekle yetindim.. "

Bu cümleleri beynimde fink atarken geçmiş beni tedirgin ediyordu. Tao'yu bizden koparan kişi bir gün Jongin'i de benden alabilirdi. Bunları düşünmek istemiyordum, kafamı iki yana sallayıp tuttuğum nefesimi verdim titrek bir şekilde. İçeri geçip Jongin'in yanına oturdum.

- hayatım belkide gitmemeliyiz

- bende onu düşünüyordum ama Tao onları giymemizi isterdi, mezuniyetimizi yaşamamızı.

- biliyorum ama hiç içimden gelmiyor.

- ne yapalım biliyor musun LuLu, kıyafetlerimizi giyip yanına gidelim. Bizi görmekten mutlu olacaktır. Hem diplomamızı bile göremedi öyle değil mi ?

Gözlerine baktığımda gülümsese bile gözlerinden dökülen boncuk boncuk yaşlar ile kalbim parçalanmıştı. Uzanıp yaşları sildim.

- haklısın bir tanem.

*

Soğuk taşlarda yürürken biraz daha, biraz daha doluyordu gözlerim. Boğazımda oluşmuş yumru yutkunmama engel olurken mezarın önüne geçip gözümden dökülen yaşlar ile  gülümsedim.

- merhaba Tao hyung. Nasıl olmuşum ? Teşekkür ederim takım için. Bak burada da diplomamız var.

- burada olup sana sarılmak için neler vermezdim hyung. O lanet kameran ile bizi sürekli çekmeni özledim.

- bütün çektiklerini izledik ve ... Ve gerçekten teşekkür ederiz.

- bize yaptığımız hatayı hatırlattığın için.

Eğilip çiçeklerimi mezar taşının önüne koydum. Mezar taşını elimle temizleyip bunu yapana küfür ettim.

- orada olmayı hak etmiyorsun hyung, burada bize sarılıp kutlaman her ne kadar harika olsakta dalga gecmen gerekirdi. Neden gittin ki ?

Artık dayanamıyordum bu acıya.
, Jongin kollarını bana doladığında ona dönüp kollarımı boynuna doladım. Hıçkırıklar içinde ağladığımı hatırlıyorum en son. Jongin'in kollarında uyuya kalmadan önce..

Kyungsoo...

- şerif lütfen birşey söyleyin artık.

Bacağımı titretirken bir cevap bekliyordum ama o lanet olası bilgisayarına bakmaya devam ediyordu.

BakıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin