lotusun gözü - 1.0

38 8 4
                                    

"Bir selkie başka bir selkieyle sevişemez."

"Neden?"

Karşında merakla onu izleyen kişiyi süzerken yanına doğru yüzüp yaklaştı.

"Kuyruklarımızda yalnızca delikler var ve ellerimiz perdeli, sevişmemiz için biraz daha güçlü kuyruklar gerekiyor sanırım."

"Bir nevi vajinan da var yani."

"Sayılır."

Hyuck karşındaki adama su sıçratınca karşılıklı birbirlerine su atmaya başladılar ta ki suyun altından Mark belini kavrayıp kendisine yaslayana kadar.

"Sen hariç diğer selkielerden nefret edebilirim sanırım."

"İşime gelir."

Dudaklarını ıslak dudaklara sürtüp aralanan ağzının içine dilini sokarken bacaklarını Mark'ın beline doladı. Elini saçlarında gezdirirken dişlerini alt dudağına geçirip ayrıldı.

"Bir de kuyruğunla mı denesek?"

Sorduğu soruyla sinirlenirken parmaklarını göğüs ucuna yerleştirip sertçe çekiştirdi. Mark sızlanırken karaya çoktan çıkmış kıyafetlerini aramaya başlamıştı.

"Neye sinirlendin bu kadar?"

Gelen sesle hala suda olan adama bakarken aklı başına daha yeni yeni geliyordu. Kenarda duran deriyi görünce gözleri fal taşı gibi açıldı.

"Bunu yapacağını bildiğim için!"

Hızla derisine koşarken ondan hızlı davranıp deriyi yakaladı, Mark. Arkasına saklarken karşında ona göğüs gören selkieyi görünce sinirleri gerildi.

"Öncelikle senin olduğunu bilmiyordum-"

"Tamam şimdi ver."

Hyuck eline uzanmaya çalıştıkça Mark geriye doğru kaçıyordu. En sonunda pes edip çimenin üzerine oturunca o da biraz uzağına oturdu.

"Onsuz yaşayamam."

"Biliyorum."

"O halde neden?"

O kadar güzelsin ki kendime saklamak istiyorum diye içinden geçirdi lakin susmakla yetindi.

"Peki ya birin kölesi olmak zorunda kalırsan?"

"Önce ben sordum."

"Benim sorum öncelikli."

"Nedenmiş o?"

Alaylı sesine erirken ona doğru dönüp yaklaştı ve dudaklarını okşadı.

"Ben girdiğim için-"

Saçının çekilmesi ile çığlık atıp uzaklaştı. Sonra yine aynı sessizliğe büründüler.

"Kuyruğumu verecek misin?"

"Bir daha seninle olabilecek miyim?"

"Oyunbozan mısın sen?"

"Yalnız üçüncü soru oldu bu."

Gülüşüp bir sürü cevapsız sorular eşliğinde kalkıp ayrıldılar. Mark da derisini geri vermişti. O akşam birbirini hayal edip gözlerini kapatmışlardı lakin bilmedikleri şeyler vardı. Denizin içinde yüzerken annesi Hyuck'u en dibe doğru çekip kafasını ağrıtan soruları sordu.

"Dün neredeydin sen?"

"Başka bir kızı teselli ediyordum işte anne."

"Herkes dalgalardan korkusuna su yüzeyine bile yanaşmazken sen dışarıda mıydın Donghyuck?"

pullarını kader döşemiş , markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin