[3/3]

56 86 0
                                    

bir aydır iki genç adam da ufak mahsende hapistiler. kıral bu süre zarfında küçük veya büyük fark etmeksizin bir kaç mühendislik işini de Jimin'e zorla yaptırmayı ihmal etmemişti. mahzenin küçük ve duvarın tavanla birleştiği noktada olan camından gelen geçeni izliyordu. yatakta boylu boyunca uzanırken arkasında tek dayanağı olan Taehyung genç adamın belini usul usul okşayıp, boynuna minik öpücükler bahşediyordu.

bir ay içinde ikili birbirine fazlasıyla alışmış, hatta karşılıklı duygular beslenmeye başlamıştı.

odada tek bir yatağın olması mesala bu olanlar için büyük bir etkendi. haftalık duş haklarında esmer, karşılıklı duş almak zorunda kaldığı Jimin'e utanmazca bakarken genç adam utançla mahrem yerlerini kapatmaya çalışıp sinirli nidalarla Taehyung'u uyarıyordu. Taehyung ise her seferinde hülyalı gözlerle genç adama çok güzelsin dedikten sonra kollarını çıplak ince bele sarıyor, kalın dudaklara tatlı öpücükler konduyordu.

Jimin'in gözünde Taehyung fazlasıyla saftı. kendine olan güveni bir yana dursun, geceleri uyurken kıpranan kirpikleri apayrı bir yana dursun. kesinlikle saftı.. ve bir o kadar da emindi kendinden. esmerin ilk aşkını ilan edişini hatırlayınca tebessüm etmeden edemedi Jimin. utana sıkıla dudaklarının arasından dökülen kelimeler çok tatlı geliyordu genç adama.

sonra aklına mahzen geldi. yüzündeki huzur barındıran sırıtış silindi ansızın. evet, belki sevdiği adam yanındayken tanrıya binlerce kez şükranlarını sunmalıydı.. yaptığı nankörlüktü belki? ama ne olursa olsun Taehyung ile el ele sahil kenarlarında yürüdüğünü, esmerin suyun içinde su damlalarının sayesinde parlayan teniyle kendisini sevdiğini hayal edince içinde bir burukluk istemsiz meydana geliyordu.

hûr olmayı kim istemezdi ki?

mahzen köşelerinde rutubet veya vebadan ölmek istemiyordu. Taehyung'un kollarında tarlalar boyu koşmak saçlarını papatyalarla donatıp, çiçeklerden iki tane yüzük yaptıktan sonra birisini kendine diğerini Taehyung'a armağan etmek istiyordu..

bunlar zihninde dört dönerken ufak pencerenin önüne konan kuş dikkatini çekti. iki kanatı konduğu pürüzlü mahzen camının mermeriyle buluşurken anında kapandı kanatları.. bembeyaz güvercinin kanatlarından düşen küçük bir tüy, rüzgârla beraber pencerenin demir parmaklıklarının aradından içeri süzülüp Taehyung ve Jimin'in uzandıkları yatağın bitimine düştü.

bununla beraber doğrulan sarışın genç, beyaz tüyü eline alarak inceledi. bir tek leke bile barındırmayan narin tüy, her şeyden güzel geldi o anlık gözüne. hafif tüyün iskelet kısmını incelerken bir yandan baş parmağını bir ileri bir geri götürerek yumuşak yapısını hissetmeye çalıştı.

düşündü.

o sırada ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışan Taehyung ise sessiz sedasız Jimin'i izliyor, konuşmasını bekliyordu. bazen aklına anlık fikirler düşünce şu an olduğu gibi biçimli kaşları çatılır, dudakları öne doğru büzülürdü.. ki bu görüntü Taehyung için, ressamın en değerli eseri kılacağı tablolardan farksızdı. ne düşündüğünü anlamaya çalışan bedenin omzuna çenesini dayadığı gibi, göğsü genç adamın sırtıyla buluşmuş, genişçe açtığı bacaklarının arasına yapboz parçası gibi oturmuştu Jimin.

"Taehyung.. buldum galiba." biraz umut ve biraz da endişeyle konuşan Jimin gözlerinden geçen parıltılarla Taehyung'a bakarken maalesef ki Taehyung'un odak noktası kurulan cümleler değil, ceylan gözlerde ve özellikle her kelimede tatlı tatlı kıpırdanan dudaklardaydı.

"sana diyorum!"

"ne diyorsun bana?" dedi alayla gülerken. her şeyi güzel olduğu gibi sinirlenişi de ayrı güzeldi. arada bile isteye onu sinir edip çileden çıkartırken, Jimin'in yumruk yaptığı ellerini göğsüne geçirişleri unutulmaz ve tekrar yaşanmaya değecek kadar tatlı olan anlardan yalnızca bir tanesiydi.

icarus.                                                    ─vmin✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin