Hyunjin'den
Hayatımdaki en güzel akşamlardan birisiydi. Karşımda Minho ve önümde en sevdiğim yemekler var. Bu adam beni nasıl mutlu edeceğini nasıl bu kadar iyi bilebilir?
- Gözlerin hep böyle güzel miydi yoksa ben bizim çocukların gürültüsünden sana odaklanamıyor muydum?
Ah şöyle iltifatlar ediyor durduk yerde. Yemek boğazımda kalacak ve beni öldürecek gerçekten bu gidişle.
- Sevgilim günde yüz defa gözlerimin ve daha envai çeşit yerimin güzel olduğunu söyleyip duruyorsun
- Hım.. Hwang Hyunjin için sadece yüz defa mı söylemişim güzel olduğunu? Yüz bire ayıp etmişim. Yüz ikinin boynu bükük. Yüz üçe hiç girmiyorum bile.
- Sen delisin... Diyip kıkırdadım
- Sana deliyim sadece
Bu gece ayrı bir güzeldi. Her gece güzeldi ama bu gece beni çıldırtabilirdi kesinlikle. Yemekten sonra aşağıda bizim için oda ayırttığını söyledi. Bunu söyler söylemez içimi bir heyecan kapladı. İlk defa bizimkilerden ayrı zaman geçirecektik. Açıkçası çok heyecanlıydım.
Odanın anahtarını çevirip elimi ışığın üzerine koyduğum an Minho da elini elimin üzerine koyup ışığı açmama engel oldu. Beni duvara doğru yasladı ve kulağıma "bu gece ışığı açmayalım" diye fısıldadı...
Kendini geri bile çekmeden dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Dünyanın en güzel öpüşen insanı olabilirdi. Onun dudaklarında sihirli bir şey vardı sanki.
Tüm vücudum kor gibi yanıyordu. Minho'nun bana dokunan ellerini vücudum yakabilir diye endişe etmeye başlayabilirdim.
Ben de ona dokunmak istiyordum. Tişörtünü yavaşça çıkardım. Teni pürüzsüzdü. Ellerimi göğüslerinde gezdirmeye başladım. Ve ardından daha da aşağıya.. Önce dokunduğum yumuşak teninin aksine bu sertlik beni baştan çıkarıyordu. Elimi üzerinde daha çok gezdirmeye başladım ve çene kasları gerildi. Dudaklarını sıktı. Sonra yine dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Ardından beni yavaşça kucağına alıp yatağa götürdü...
O sabah uyandığımda her şey başka güzeldi. Geceyi Minho ile geçirmiştim. Ve artık birbirimize aittik. Tamamen öyleydik. Yorganın altında uzanan çıplak vücuduna baktım. Kusursuzdu. Ve gece bu vücut benim için deli oluyordu. Yavaşça gözlerini araladı ve yan dönüp elini şakağına dayayıp bana bakmaya başladı
- Uyandın mı bakayım sen?
Hmm diye cevap verdim burnumu burnuna sürterek.
- Hadi kahvaltıya gidelim kurt gibi açım, dedim.
Hazırlanıp asansöre doğru yürüdük ve asansör kapısı açılırken içerde öpüşen Chan ve Felix'i gördük...
- FELİX!
Felix:
- Hyunjinim bebeğim vallahi açıklayabilirim.- Açıkla!
Felix:
.....
Saniyeler sonra
......
- Açıklayamazmışım devam et eee Felix diye bağırıyordun en son- Felix neden Chan Hyungla sevgili olduğunuzu söylemedin ya?
- Daha dün olduk çünkü. Eve gelir gelmez sana söyleyecektim ilk iş.
Minho:
- Ya gruptaki tek çift biz olacaktık siz niye bozdunuz ki şimdi bunu?Chan:
- Biz bir süre söylemeyi düşünmüyoruz. Hala öyle sayılabilirsiniz teorik olarak.- Bi dk bundan daha önemli bir konumuz var. Neden saklamak istiyorsunuz? Diye sordum
- Çünkü ikimiz de hazır değiliz. Açıkçası sizden de bize saygı duyup saklamanızı istiyoruz. Hazır hissettiğimizde söyleyeceğiz. Biraz sevgili gözüyle bakılmadan rahat rahat birbirimizle zaman geçirmenin tadını çıkarmak istiyoruz.
- Evet, diye onayladı Felix
- Peki tamam nasıl isterseniz diye cevap verdim.
Yurda dönünce yarın giyeceğim kıyafeti seçmeye başladım. Versace etkinliği vardı ve elçi olarak katılmam gerekiyordu. Minho kıyafetimi seçmemde yardımcı oldu. Sonrasında zaten dünden yorgun olduğumuz için Minho'nun kollarında uykuya daldım.
Ertesi sabah erkenden duşa girip hazırlanma merasimine başladım. Minho'nun en çok beğendiğini giyip aksesuarlarımla kombini tamamlayarak çıktım. Oraya vardığımda birçok ünlü ile tanışma fırsatım oldu. Ünlü bir şarkıcı olan Troye Sivan ile aynı masada oturuyorduk ve açıkçası bana olan bakışları rahatsız edici boyutlara ulaşmıştı.
Bir ara çektiğim videoda da apaçık seçiliyordu bu. Sorunsuz geçen bir akşamın hemen ardından ben daha eve varmadan instada videolar paylaşılmıştı bile. Eve girdiğim zaman Minho'yu yatakta oturmuş gergin bir şekilde beklerken buldum. Ben gelince hemen ayağa kalktı.
- Kim o orospu çocuğu?!
- Kimden bahsediyorsun?
- Troy mu troll mü her ne haltsa o herif!
- Minho sadece aynı masada oturduğum bir adam!
- Hadi ya! Herif seni gözüyle yemiş amınakoyim. Sen de bi güzel teşekkür ediyosun!
- Ne yapsaydım? Nasıl her şey harika dersin diyip koysa mıydım Bi tane? Ben senin kameralar önünde Jisung'la yaptıklarına karışıyor muyum? Minsung neden Hyunho'dan daha meşhur diye soruyor muyum!?
- İkisi aynı şey mi HYUNJİN!?
- BANA SESİNİ YÜKSELTME!
- Tamam özür dilerim. Ama ikisi aynı şey mi? Birisi Jisung amınakoyim bizim Jisung farkında mısın? Öteki neydiği belirsiz sana kafayı takmış birisi.
Tam o an bildirim geldi. Troye beni paylaşmıştı tiktokunda. Bu Minho için bardağı taşıran son damlaydı....
- Telefonumu verir misin?
- Ne yapacaksın?
- Sen ver görürsün
Korkarak telefonunu uzattım. Doğruca dışarı çıktı ve camdan arabaya gittiğini gördüm. 5dk sonra bildirim geldi. Canlı yayın açmıştı. Canlı yayın ne alakaydı? İzlemeye başladım. Sakin görünüyordu.
Benimle alakalı bir soru soruldu. Ve cevabı aynen şöyleydi:
" Dürüstçe söyleyebilirim ki, Hyunjin benim!"
Diyerek gözlerini kıstı ve ekrana baktı. Neydi bu şimdi? Meydan okuma mı?
Ben bu adamla ne yapacağım????
Bebek çocuklarımla bir bölümün daha sonuna geldikkk.Smutu kısa tuttum çünkü utandııııım
Bu arada yorum yapııııın lütfeeeen
💚🥺💚🥺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Başkasın /Hyunho✨
Fanfiction"Sahi öldüm mü ben?" "Dirildin sevgilim, beni de dirilttin..." Stray kids ünlü bir müzik grubuydu. Hepsi çok iyi arkadaş hatta senelerin de verdiği güvenle artık kardeş gibilerdi. Fakat 2 si artık bir şeylerin değişmeye başladığını fark etti, ve b...