okul bittikten sonra herkes evlere dağılmıştı.
akşam 7 gibi de buluşucaktık ve felix de gelecektijisung ile biz saat 5e kadar ek dersteydik saat 17.30 gibi eve gelip hızlıca bişeyler yemiştim ve üstümğ giyinmiştim o sırada saate baktığımda herkesin beni beklediğini tahmin edebiliyodum
binadan hızlıca indiğimde kemiklerimin ağrısını hissetmiştim hemde fazlaca. binanın kapısını araladığımda ise jisung'u görmüştüm
"hoşgeldin paşam" diyerek sımsıkı sarılmıştı
"şu çantamı tutsana bacığımı bağlamam gerek"
"bekle ben yaparım" çantamdan telefonumu ararken tanıdık ses ile önüme baktığımda tatlı gamzesi ile o güzel gülümsemesini görmüştüm hyunjin'in. huzur veriyodu o gülümseme bana
hemen yanındaki felix'e baktığımda ve göz göze geldiğimizde ben ona gülümsedim, o ise hyunjin'in kollarına daha da girerek sıkıca tutmuştu elini
"felix elimi bırakır mısın artık"
"o bacığını bağla-"
"sikicem seni de mallıklarını da yeter" seungmin bu sefer patlamıştı uzun zamandır felix'e bu kadar sinirliydi ve felix'in yüzüne bir tane yumruk atmıştı. bir tane daha vuracakken son anda tutmuştuk onu
ben ise bi anda olan bu şeyleri anlamaya çalışıyordum
hyunjin'e bakmıştım ilk başta, felix'i hemen arkasına alıp seungmin'le sözlü kavgaya başlamıştı ve şöyle bi ses duymuştum
"sevgilime ne hakla vuruyosun sen"
herkes şaşkınca hyunjin ve felix çiftine bakarken jisung ile bana dönmüştü ve beni köşeye çekmişti. uzakta olmamıza rapmen bağırışma seslerini duyuyorduk ve chan'ın o sinirli sesini duymuştum
"biz neyiz? orospu çocuğu mu? dalga mı geçiyosunuz bize neden söylemediniz"
hyunjin ve felix dışında bütün herkes yanımıza gelmişti. seungmin beni kaldırıp kolumdan tuttuğu gibi nereye olduğunu bilmediğim şekilde hızlı hızlı yürütüyodu
"yürü jeongin gidiyoruz"
"bekle bizde gelicez" minho bizim arkamızdan bağırıp diğerlerini toplayıp gelmişti arkamızdan hızlıca changbin felixler ile kalıcağını ve bişey olursa bize haber ediceğini söylemişti
biraz yürekten sonra hemen tıkanmış ve zor nefes almaya başlamıştım. bunu fark eden chan seungmin'in kolundan tutup onu durdurmuştu
"sinirli olduğunu biliyorum ve sinirlenince nasıl biri olduğunu da biliyorum ama biraz yavaş yürüyelim en azından jeongin'i düşünelim, lütfen"
seungmin bana dönmüştü hızlıca ve sıkıca sarılmıştı geçen seferki gibi
"özür dilerim, çok özür dilerim"
yakınlardaki bir parka oturmuş ben ağlayıp sızlanırken diğerleri beni teselli ediyordu. bazıları ise hyunjin'e aşık olduğumu yeni öğreniyordu
tam o sırada bir arama gelmişti. annem sanıp cebimden telefonumu alınca bu kişinin hyunjin olduğunu anladım
gelen sesli arama hyun 🍀
cevapsız arama hyun 🍀gelen sesli arama hyun🍀
cevapsız arama hyun🍀gelen sesli arama hyun🍀
cevapsız arama hyun🍀telefonları reddedip duruyordum ve artık kaç kere reddettiğimi saymayı bırakmıştım ama o vazgeçmeyip mesaj da yazıyordu
hyun 🍀;
jeonginim
nolur bak
yanlış anladın
bi an ağzımdan çıkıverdi
aramızda hiç bir şey yok
nerdesin şuan
iyi misin
konum at gelip alıyim seni
konuşalım en anazından
lütfen
jeongin
bak lütfensiz;
bir süre konuşmasak iyi olucak....
selaaam
nabersiniz
hasta hasta bölüm yazdım bence iyi oldu
yazım yanlışlarına sabah bakarım uyicam 😍
bide hastayım 😭
neyse sizi seviyorum 💗💗🍀🍀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
daisy
Fanfictionilaçlarıma baktım bir kere daha sonra kapı çaldı ve kimseyi göremedim yerde bir buket papatya ve bir not "hemen iyileş sevgilim seni özledim"