3' ambigu

233 29 2
                                    

Saatlerdir oturmaktan tutulmuş bedenim ile sıkıcı bir yavaşlık eşliğinde ayağa kalktım, ayaktaki dengemi sağlamaya çalışır iken boş bakışlarımı amfinin içinde gezdirdim, arkada gördüğüm siyah saçlı genç adam gözüme çarptığında kaşlarımı çattım.

dersin bittiğinden haberi yok muydu yoksa burada zaman harcayıp patlamış başını dinlendirmeye mi çalışıyordu?

yanına adımlayacak iken telefonuma düşen bildirim ile sesli bir nefes alıp masanın üzerinde duran telefonumu ellerim arasına aldım, lalisadan geldiğini gördüğüm mesaja gülümseyip onu çok bekletmemek adına onaylar nitelikte birkaç cümle yazdım, onu özlemiştim.

elimdeki telefonu pantolonumun arka cebine sıkıştırıp masanın üzerindeki iki kalem ve karalanmaktan bırak artık beni diyen defterimin kapağını kapatıp ellerim arasına alarak ince sırt çantamın içine sıkıştırdım, hızlı olmam gerekiyordu çünkü küçük haşere çocuklar durumuna düşemezdim, lalisadan azar yememek istiyorsam hızlı olmalıydım. dakik bir insandı ve kendine göre belirli kuralları vardı, yapısı buydu.

çantamı sırtıma takıp amfinin içinden adeta koşar adımlar ile dışarı çıktım, ben koşarken arkamdan sert kapı sesi duysamda bu çok umrumda olmadı. burada sonuç olarak tek bir kapı yoktu, bir kapı çarpmasına ayıracak vaktim ve zamanımda yoktu.

sırtımdan her hızlı hareketimde daha doğrusu - her hızlı koşuşturmamda - aşağı kayan çantam beni yeterince sınamış olmasına rağmen bitmeyen merdivenlerde beni sınamak için büyük nedenlerin başında geliyordu. üstelik ben ilk kattaydım! bu kadar merdiven lüzumsuz ve gereksizdi.

merdivenlerde attığım son adımın ardından gördüğüm ışık haznesi ile yüzümü buruşturup hızlı adımlarla adımlarımı kapının dışına attım, dışarıda gördüğüm motor ve yanındaki lalisa ile gülümseyip tek koluma taktığım çantamı düzeltip diğer kolumdan da çantanın kolunu geçirip düzenli nefesler almaya çalıştım.

lalisa acele ettiğimi fark etmiş olacak ki gülümseyip kafasına kaskını geçirdikten sonra dudaklarını araladı. "biraz gezmeye ne dersin güzellik?" gözlerimi devirip ellerimi yavaşça havaya kaldırıp sağa sola salladım. "hiç almayayım aşırı yorgunum, kahve alalım karşıdan." yavaşça kafasını sallayıp motoronun üzerine yerleşti, ilk başta şaşırsam da kahve almak için içeri motorla giremeyeceği aklıma dank edince avucumun içini alnıma vurup lalisayı beklemeden karşı caddeye yavaş adımlarla ilerledim, yollar yine her zamanki gibi doluydu ve yavaş yürümek mümkün dahi değildi.

🐇🐿️

kafenin içine girip yer bulmamın üzerinden 5 dakika geçmesine rağmen lalisa hâlâ ortalıkta yoktu, motor için park yeri olanağı da fazlaydı ve zorlanacağı pek bir zaman dilimi yok sayılırdı.

gözlerimi dışarıda gezdirdiğim sırada uzun boylu esmer bir çocukla konuşan lalisa ile beraber kaşlarımı çattım. ben onu saatlerdir - aslında dakikalardır- beklememe rağmen o orada durup sıradan bir çocukla mı konuşuyordu? masanın üzerine koyduğum telefonumu ellerimin arasına alıp uygulamadan lalisanın adını bulup geriye doğru yaslandım.

(roseannepark x lalalalisa_m)

roseannepark: çekip gitmemi ister misin manobal? 🥰
istemezsin diye düşünüyorum, o zaman hemen şimdi içeriye geliyorsun.

lalisanın telefonuna düşen üst üste bildirimlerimin ardından telefonunu eline alıp yazdığım birkaç cümleyi okudu, okuduğu cümlelerin ardından göz devirip karşısındaki çocuğa eliyle kafeyi gösterdi. çocuk kafasını sallayıp lalisa ile kafeye ilerlediğinde kaşlarımı çattım. ben çocuk gider ve lalisa yanıma gelir diye düşünürken lalisa kuyruğu ile içeriye giriyordu.

gobluxure, rsk. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin