pişman olacaksın.

183 12 17
                                    

[2.BÖLÜM]

"It's happening again
Oh, I don't give a fuck about your friends. I'm right here, here
oh, baby, take a look around
I'm the only one that hasn't walked out. I'm right here, here."
chase atlantic / right here

⛓️

Tebrikleri alıp sahneden indiğimden bu yana sadece on beş dakika geçti. Üzerimi değişip kendi kıyafetlerimi üzerime geçirdiğim de kapıda beni bekleyen Seojun'u daha fazla bekletmek istemedim. Kapıyı açıp odadan çıkacakken gözlerim hâlâ orada duran eteğe takıldı. Seojun fark etmiş ve sadece "Alabilirsin, eminim bir gün kendi isteğinle giyersin." dedi.

Almış mıydım, evet almıştım.
Kendi isteğimle giyer miydim, işte bunu bilmiyordum.

Çantamı alıp çocukların yanına döndüğümde biraz daha içtik. Lakin Taehyung ortalıkta yoktu. Çocuklara sorduğumda ise makul bir cevapla karşılaşamadım. Gözüm bir yerlede onu ararken muhabbetlerine de katılmaya çalışıyordum.

Ve sadece beklediğimle kaldım. Taehyung asla yanımıza gelmedi. Jimin, "O böyledir. Birden ortadan kaybolur. Nereye, kiminle gittiğini asla bilemezsin." dedi.

Hoseok ise gülerek, "O bizden farklı derken ciddiydik." diyerek topluca oturduğumuzda açılan konuya atıfta bulundu. "Kim bilir kimin altına girmiştir."

"Bu biraz fazla değil mi?"

"Ne fazla değil mi?"

"Onu böyle aşağılamanız. Hemen bu tabir çok alçakça. Onu tanımıyorum ama eminim ki bunu hak etmiyordur." Kendimi onu savunurken bulmayı bende beklemediğimden sözlerimden sonra duraksadım. Ama bunu sınırlara inanan biri olduğum için dediğimi düşündüm. "Bak Jeongguk," diyen Yoongi idi. "Taehyung'u hepimiz çok seviyoruz ama bilmediğin şeyler var ve biz sadece seni uyarabiliriz. Onu tanımadığından ötürü de kendin öğrenmen gerektiğine karar verdik. Eminim böylesi daha iyidir. Hem Taehyung seks hayatına önem verir. Onun işi gibi oldu artık. Bir nevi kendi sınırlarında dolaşıyor."

"Yine de böyle bahsetmeniz hoş değil." dedim. Kendime inanamıyordum. Cidden onu savunuyordum. "O zaman zamanla alışırsın."

Hepsiyle vedalaşıp dağılmak üzereyken Seojun'un yardım çağırısı beni durdurdu. Bu yüzden Jimin'e sonra eve geleceğimi söylerek ayrıldım ve Seojun'un yanına gittim. Dağılmamız mekanın kapanış saatine yakındı ve içeride çok az insan vardı.

"Neden beni çağırdın?" dediğimde ise bir koridora girdik ki tahminlerim üzerine burası bardakilerin geceyi geçirmek için çıktıkları bir yerdi. Seojun sessizliği korurken yükselen inlemeler bu tahminimi doğruladı.

Birlikte 123 numaralı odaya geldiğimizde konuşmaya karar verdi. "Taehyung içeride. Çıkması için diz çöküp yalvarmadığım kaldı. Şayet onu da yapsam şu an ki yüksek egosuyla yarışamam."

"Ben ne yapabilirim ki?" dedim merakla. Ona karşı bir üstünlüğüm olabileceğini mi düşünüyordu? Bunu düşünüyorsa yanılıyordu. "Seni istiyor."

"Beni mi?"

"Evet, seni. Sen gelmezsen gitmeyeceğini söyledi."

"İçeriye beni mi istiyor?"

"Evet evet. Gayet basit bir cümle aslında. Sen sahneden indikten sonra yine o depresif havasına büründü ve buraya geldi. Bu o da ona ait. Yani sadece kendi kullanıyor. Her neyse saatlerdir orada ve büyük ihtimalle de deli gibi sarhoş. Seni istediğini söyleyince ben de getirdim." dedi kısaca bana olayı özetleyerek. Bu inanılmazdı. Gerçekten inanılmazdı. Seojun elime anahtarı tutuşturup kaçarak yanımdan gittiğinde dudaklarımdan birkaç küfürü ardından yolladım.

What Are We | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin