Pozitif duygulardan yoksun, koca bir yalvarışın içine hapsolmak iğrenç hissettirirdi. Aynaya bakınca kendi yansımanı görememek, hep ikincil kişiliklerle karşılaşmak ürkütücü hissettirmekten ziyade yorucuydu.
Bu karanlığın içine sürükleneli 2 yıl kadar olmuştu. İlk başta stres ve gün içi koşuşturmalara bağlanan halsizlik normal bir sağlık sorunu gibi görünmüştü. Taa ki gittikçe büyüyen ve hızla ilerleyen agresif tavırlar, sonu düşünülmeden alınan kararlar, sıklaşan kavgalar, yorgunluk, bitkinlik, bunalma ve uçlarda yaşanan duygulara dek.
Junmyeon için liste epeyce uzundu.
Tüm bu sorunlarla yaşayabilirdi. Eğer söz konusu kavga olsaydı barışlırdı. Değişen tavırlar, geçerdi. Yorgunluk elbet bir gün biterdi. Ama önemli olan yaşamayı başarabilmekti.
Junmyeon, tam 2 yıldır ağır depresyonun yanı sıra birtakım psikolojik rahatsızlıklar ile mücadele ediyordu. Gerçi onun için bu mücadele çoktan yarıda bırakılmış bir vazgeçiş haline gelmişti bile. Eğer bu 2 yıl zarfında Sehun onun bu büyük savaşında yanında olmasaydı tahmin edilen son çoktan gerçekleşmiş olabilirdi.
Sayısız intihar girişimi, sayısız ayrılık ve sayısız geri dönüş bu koca savaşın bir parçasıydı. Junmyeon, çoğu defa sorgularken bulurdu kendini. 'Neden' ile başlayan sorular zihninin büyük kısmını kaplardı ardından 'ya' soruları gelirdi.
'Neden ben?'
'Neden Sehun?'
'Neden bu kadar zor?'
'Ya ölürsem?'
'Ya Sehun dayanamazsa?'
'Ya Sehun benden nefret ediyorsa?'Yatağında uzanmış tavanı izlerken yine aynı sorular zihninin karanlık kısımlarından yayılmaya başlamıştı. Farkındaydı, yapmamalıydı. Beyaz tavanı tuval gibi kullanıp ipe asılı çizgiden bedenini hayal etti. Çizgiler gözlerinin önünde dans edip kayboldu, yerini balkon korkulukları aldı. Yine aynı çizgiden bedeni aşağı sarkmış durumdaydı.
Bedeni bir çuval gibi yatakta yatıyordu. Ruhsuz ve solgun. Hayır, henüz ölmemişti. Kulağında çınlayan o karanlık ikna edici sese rağmen hâlâ nefes alıyordu. Ritim tutan nefesine karşı yavaşça inip kalkan gözleri ayak uydurmaya çalışıyordu. Islak saçları tel tel olmuş beyaz yastığa dağılmış ve yer yer alnına yapışmıştı. Az evvel duş almış beyaz boğazlı kazağını ve çok dar olmayan kotunu giymişti. Sehun'u bekliyordu.
Bu esnada evin dış kapısının önünde elinde poşetlerle anahtarı kapı deliğine sokmaya çalışan Sehun, bir an önce elindeki ağırlıklardan kurtulmak istiyordu. Klik sesini duyunca kapıyı büyük bir gülümsemeyle ittirdi. Eve girdiği gibi erkek arkadaşına seslenmişti.
"Junmyeon, evdeyim."
Sehun, büyük salondan geçip mutfağa ilerledi. Elindeki alışveriş poşetlerini uygun bir yere bıraktıktan sonra hemen ellerini yıkamaya koyuldu. İki katlı evin merdiveninden gelen sesler Junmyeon'un aşağı indiği anlamına geliyordu. Mutfağın oturma odasını gören kısmından küçük erkek arkadaşının koltuğa oturduğunu görebiliyordu. Yalnızca sırtı görünüyordu. Bu bile ne kadar kırılgan ve oldukça sevimli olduğu konusundaki düşüncelerini yinelemesine sebep olmuştu.
Sehun, mutfak havlusu ile yıkadığı ellerini kuruladi ardından market posetlerine yöneldi. Dolapta muhafaza edilmesi gereken yiyecekleri yerleştirirken bir yandan da sevgilisi ile sohbet ediyordu.
"Tüm gün n'aptın?"
"Hiç."
Sehun sırıttı.
"Yalnızca 'hiç' mi?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Görünümlü Hayatlar // hunho
FanficPsikolojik rahatsızlıklar geçiren Junmyeon, sevgilisi Sehun tarafından bu boğucu dünyadan çıkmak için yardım ister. Sehun, onu bu karanlıktan kurtaracağına söz verir. (İntihar, kendine zara verme, psikolojik rahatsızlıklar vb. tetikleyici unsur içer...