Ödemeyi yaptıktan sonra çıktı binadan Kenan. Arabasına binip kapıyı kapattı. Telefonuna bir göz attı, annesinden bir mesaj gelmişti. Nerde kaldığını soruyordu, babası yine sinirlenmeye başlamıştı. Cevap vermedi. Arabayı çalıştırıp kasabaya doğru yola çıktı. Eve gidince kendisini yine azar bekliyordu, belki piyango çıkardı bu akşam kim bilir. Yüzüne yerdi yine tokadı.
Yağmur yağmaya başlamıştı. Sevmezdi yağmuru, o günü hatırlatırdı ona. Annesinin acı içinde bağrışını, babasının ona nefretle bakmaya başladığı, kardeşini kaybettiği o günü.
Yağmur dinmiş, Kenanda ağıla varmıştı. Hafifce kornaya bastı. Arabadan indi o sırada ağılın kapısı açıldı. Tanerle ile Ramazan kendisine doğru koşmaya başladı. Taner heyecanla sordu.
"Kenan abi oldu mu, aldın mı?" Gözleriyle arabanın kasasını işaret etti. Bırandayı kaldıran Ramazan sevinçle Kenan abisine sarıldı, Tanerde ona eşlik etti.
"Hadi bırakın sarılmayıda şunu içeriye taşıyalım, Ramazan el arabası" Başını sallayan Ramazan içeriye koştu.
"Kızlar buradamı" diye sordu Tanere. Cevabını almadan gelenleri gördü. Dilek, Asuman, Cemile ve kuçağındaki oğlu.
"Abi almışsın" diye sevinçle konuştu Dilek.
Kenan gülümsedi. Ramazan geldi. Motoru el arabasına yüklediler. İçeri doğru giderken. Kenan."Dilek arabada poşetler var alır mısın onları?"
Tamam anlamında başını sallayan Dilek, poşetleri alıp peşlerinden içeri geçti.
Kızlar masaya oturdu. Erkekler ise motoru düzgünce kenara koyup masaya geçtiler. Kenan oğlunu Cemileden alıp kucakladı. Kokusunu içine çekti. Huylanan bebek kıkırdadı. Cemilenin yanına oturdu."Sağ olasın Cemile, sende olmasan"
"Ne demek abi. Yiğenim o benim, teyzesi bakmıcakta kim bakıcak."
Kız Kardeş gibiydi Cemile. Hem Kenan hemde Elif için. Belki de o yüzden çok seviyordu onu annesini arıyordu onda. Yeniden oğluna döndü Kenan, konuşmaya başladı onunla.
"Oğlum, canım, aslanım benim. Özledin mi babayı ha özledin mi? Yusuf'um benim."
Kardeşinin adını vermişti oğluna.
Tanerlere döndü yeniden.
"Çocuklar poşette yemek var çıkarında yiyeyim açıkmışsınızdır hepiniz. İçeçek vardı dimi."
"Vardı abi ben getiriyim hemen" dedi Asuman. Ramazan durdurdu onu.
"Asuman napıyon, sen hamilesin ben getiririm." Güldü herkes. Dilek,
"Ee yarın Yusuf'un doğum günü abi napıyoz." Burukca gülümsedi Kenan.
"Annem hazırlamış bişeyler sağ olsun. Öğlen mezarlığa gidicem ordan eve geçerim. Öğlenden sonra gelirsiniz zaten."
"Tamam bizde gidicektik zaten beraber gider beraber döneriz." Minnettar bir şekilde gülümsedi Kenan.
"Yok siz gidersiniz yine ama ben tek gidiyim. Tamam mı?." İtiraz etmek isteselerde kimse etmedi.
Yemekler yendi, çaylar içildi, kahkahalar eşliğinde sohbetler edildi, eskiler anıldı, geleceğe dair hayallerden bahsedildi.
Zaman akıp gitti. Saniyeler dakikaya dakikalar saatlere dönüştü. Yusufun gözlerinin kapandığını gören Kenan gitme vaktinin geldiğini karar verdi."Gençler saat baya geç oldu. Yusufunda uykusu geldi. Muammer amcanızda delirmiştir şimdi. Kalkayım ben artık." Beylere, "Siz kalıcakmısınız daha?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tersine Dönmüş Dünya
Short StoryŞimdi her şey tam tersi. Ailesini bulmaya gelen Veysel, onu bekleyen ise Kenan.