Karanlık

22 5 4
                                    

Selamlar. Uzun zaman sonra yazdığım bir şeyi paylaşmanın heyecanını yaşıyorum. Yazarken bana eşlik ettiği için @ali_Yaccolu'na teşekkürlerimi sunuyor ve sizleri hikaye ile baş başa bırakıyorum. İyi okumalar dilerim <33

...

Teklifleri fazla hayalperestçe ve mantıksız görüldüğü için işinden kovulalı neredeyse bir yıl oluyordu. Ama patronlarının unuttukları bir şey vardı, o aklına koyduğu şeyi yapmak için her yolu deneyebilirdi. Şu anda üzerinde çalıştığı proje için de eski meslektaşlarını satranç tahtasındaki değersiz piyonlar gibi kullanmaktan çekinmemişti. Ona gerekli malzemeleri getirmeleri karşılığında, hepsine başarılı olma durumuna karşılık büyük sözler vermişti ama bu sözleri yerine getirmesine gerek yoktu. Geçmişteki atalarından zeki olanların dediği gibi 'Söz uçar, yazı kalırdı.'

Karşısında duruyordu, hayatının şaheseri, boyutlar arası seyahat cihazı...

Mutlulukla cihazı çalıştırırken hesaplamalarında olmayan bir şey olmuştu, cihazından bir çatırdama sesi gelmişti ve sonrası yoktu.

Kollarını iki yana açıp kendini serbest bırakırken hissettiği yegane şey bir düşüş hissi ve yerini tam olarak anlayamadığı tiz bir çığlık sesiydi.

...

Yaşam Perisi, büyük patlama olduğunda etrafa saçılan birçok foton ile birlikte yeni doğan yıldızları seyretmek için oluşan bebek evrende seyehate çıktı. Zamanla bu evrende fark ettiği kendini koruyamayan varlıkları şeytanlara karşı korurdu. Aiki ise zihnini karanlıkla kaplamış, tahtasında insanlar olan bir satranç oyuncusuydu ya da sadece bir fizikçi.

İkisi de düşlerinin peşine düşmüş, düşerek hiçliğe, asla tam varlık olamayan griliğe teğet bir yerde kalakalmışlardı.

"N-neredeyim ben?"

Yaşam Perisi boyutlararası yolculuğa alışık olduğu için yavaş yavaş kendine gelmeye başlarken Aiki hala zihninin döndüğünü hissediyordu.

Aiki çevresini incelerken; kendisinden daha kısa boylu, tatlı bir kahveyi anımsatan saçlara ve o saçlara eşlik eden, insanın aklına kelebekleri getiren sarı kanatların içinde yıldızların ışıklarını saklıyormuş gibi gözüken varlığa odaklanarak ''Sen kimsin, daha doğrusu nesin sen?'' diye sordu.


"Ben bir Periyim, sen de insan olmalısın? Fakat beni nasıl görüyorsun ki..." Aiki perinin konuşmasına izin vermeden, "Boyutlararası geçişin etkisi olabilir, muhtemelen bu yüzden seni görebiliyorum. Burası gerçeklik mi yoksa yarım yamalak hatırladığım bir rüyanın içi mi emin değilim gerçi." diye tamamladı sözlerini.

Aiki düşünme veya izin alma gereği duymadan perinin kanatlarından birini kavrarken, onu incelemeye başladı ''Tekrar soracağım, nesin sen? İnsana benzesen de değilsin ama başka bir boyutta belki genetiğimizi değiştirerek bu tip eklemeler yapmışızdır ama yine de garip. En azından aciz ve ölümlü insanlığı aşmayı başarmışsınız...'' dedi ve ona koz olarak ne sunabileceğini düşünmeye başladı. İnsanlığı aşmasını sağlayacak o şey neyse onu istiyordu.

"Hey, ölümlü olmak acizlik değildir. Bazen keşke ben de ölümlü olsam diyorum... Sonuçta sonsuz bir zamana sahip olmak bana yaşamın kıymetini bahşetmiyor." duraksadı ve karşısında 'sen öyle san' gibi bir yüz ifadesi takınan Aikiye baktı. "Ayrıca ben herhangi bir insan soyundan gelmiyorum. Yıldız tozlarından oluşan perilerin soyundan geliyorum."

Aiki, görmediği için hiçbir zaman perilere inanmadı. Yani bu ana kadar.

Aiki'nin gözleri anlamlandıramadığı duygularla titrerken ''Sonsuzluk demek, sonsuz bir yaşam, tüm evrenin bilgisini öğrenebilmek için yeterli bir süre, hatta tüm evrenlerin bilgisini...'' dedi ve titreyen ellerine bakarak ''...Hey peri veya her neysen; geldiğin yerde değersiz insanların ömrünü uzatmak için olan çalışmalar ne durumda?'' diye sordu.

Hiçlikteki AnlaşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin